6. BÖLÜM: "Fütüvvet"

19.6K 1.2K 530
                                    

*

Birkaç aydır yolunu ezbere bildiği eve varan Gülsüm gelin her dışarı çıktıkları zaman açık bıraktıkları kapıdan girdi içeri. Kocasından başka kimsenin olmadığını bildiğinden rahatça "Fırat?" diye seslendi boşluğa doğru.

Fakat geri dönüş almadı. Bir kere daha seslenip aynı sonuçla karşılaşınca "Nerede bu adam?" diye kendi kendine konuşup mutfağa doğru yol aldı. Her neredeyse illaki gelirdi nasıl olsa ve yiyecek bir şeyler hazırlamalıydı. Henüz bıçak kullanacak cesareti kendinde bulamadığından hazır olan yiyecekleri çıkarmaya başladı.

Kaç dakika geçmişti bilmiyordu ama arkasından "Yenge?" diye seslenen ses ile başını hafifçe yana çevirip "Buyur ağabey" diye karşılık verdi.

Serhat yengesinin tek sofra kurmaya çalıştığını görünce "Ben hallederim burayı, sen Fırat'a bak istersen seni çağırıyordu diye" ufak bir yalan söyledi. Bu halde onlara yiyecek bir şey hazırlama derdine düşüp kendini yaralanmasından korkmuştu. Lakin bilmediği şey vardı ki o da Gülsüm'ün evin her yerini ondan daha iyi bildiğiydi.

"Yok ağabey, olur mu hiç ben bakayım bir geri gelip kurarım" dedi mahcup bir eda ile gelin hanım.

Serhat "Olur olur, sen git yukarıya. Bak şimdi kavga çıkarır ha" diye şakalaştı anlayışlı bir tavırla.

Gülsüm el mecbur diyerek çıktı mutfaktan.

Temkinli bir şekilde merdivenleri tırmanıp hemen sol tarafta bulunan kapıya döndü. Gözlerinin işe yaramadığına lanet ediyordu hayatına. Çoğu zaman tepki bulmak için seslenme ihtiyacı duyuyordu ve karşılık alamayınca kendini aptal gibi hissediyordu.

"Fırat?" diye seslendi odaya doğru bir kez daha. İçeri girip kapıyı kapattığında tekrar seslenecekti ki sonunda duymayı beklediği sesi işitti. "Buradayım"

Sesin geldiği yöne doğru ilerleyip oturacak bir şey aradı. O anda elinde hissettiği sıcaklık irkilmesine yol açsa da kocası olduğunu bildiğinden kendisini yönlendirmesine izin verdi.

Genç adam içinde çöken sıkıntı nedeniyle geldiği gibi odaya çekilmişti. Olaylara anlam vermeye çalıştıkça başına ağrılar saplanıyordu. Ellerini kafasına götürürken odaya giren karısının ne yapacağını bilmez tavırlarına son vermek için elinden tutup yanına çekti.

Oturduğu an elini tavırlı bir şekilde çeken kadın "Niye ses etmiyon, bağırıp duruyorum burada! Biliyorsun hoşlanmıyorum" dedi. Hep kızdığı zamanlarda yaptığı gibi başını başka yöne çevirip o asi burnunu havaya dikmişti.

Bu anlarda yüzünde kırık bir sırıtma ile onu izliyordu istemsizce adam. Onun sessizleşmesi karısının tekrar homurdanmasına yol açmıştı. "Bak hala çıkmıyor sesi! Adam, ne oldu sana konuşmuyorsun?!" diye azarladı sona doğru.

Fırat onu daha fazla merakta bırakmak istemediği için en sonunda çıkardı sesini.

"Meraklanma güzelim, iyiyim ben"

Karısı onun yatıştırıcı sesini dinlerken omuzundan sarılıp kendine çekince bir an afallasa da dikliğinden ödün vermedi. "Bırak!" diyerek kızdı.

"Ne yaptım ki ben?"

"Bir şey olmuş!" diyerek çevirdi başını adamdan yana. "Bir şey olmuş, bana demiyorsun"

Adam, "Yav yok." derken tekrar sarılmıştı kadına. Tabii bu sefer geri çekilmesine izin vermemişti. "Serhat'a sıkıldı canım. Bir şey saklıyor gülüm, biliyorum ben hem de hepimizi duman edecek bir şey saklıyor"

DELİ GÖNÜLTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang