23. BÖLÜM: "Geride Bırakmak"

11.3K 709 34
                                    


*

Dünya ne çok çeşit insandan oluşuyordu?

Ne farklı karakterler, yüzler düşünceler vardı. Kimi karanlığı severdi kimi aydınlığı, kimi konuşmayı severdi kimi susmayı, kimi merak edilmeyi severdi kimi yok olmayı...

Bazısı sorgulamayı sevmez, zorluk gördüğü an kaçardı. Hayatın heyecanlı tarafından alırdı hep tatları. Gerçekçi kısımlar başladığı an kaçmak, bağımsız olmak isterlerdi. Bazısı da vardı ki hepsini bir arada yürütmeyi severdi. Yaşamın gerçekleri arasında serpiştirirdi heyecanını. Karanlığı aydınlık ile buluşturmak, suskunluğu sözlerle bozmak, yok olanı merakıyla geri getirmek isterdi.

İşte Serhat tam olarak böyleydi. Ne beyazdı o ne de siyah. Hayatı hel kül renginde yaşardı. Beyazı siyaha sıçratarak yaşardı.

Şimdi ise bugüne değin örtüler altında gizlediği sevdası aşikar olmuşken bunu asla saklanmayacak hatta anlatabileceği kadar kişi ile paylaşacaktı. Gerçeklerden kaçmayacaktı. Karşısında oturan adamın niyetini elbette biliyordu fakat asla geri adım atmaya niyeti yoktu. Şimdiye değin haykırdığı sevdasını bugün de gizlemeyecekti.

"Anlat bakayım. Ne zamandır var bu durum?" diye sordu Musa başlangıcı yaparak.

"Hangi durum?" diye karşılık verdi Serhat da doğal olarak. Çünkü ortada durum olabilecek ne bir olay vardı ne de başlangıcı olan bir şeyler..

Gözlerini devirerek bedenini geriye attım Musa. "Hadi ama Serhat, neyden bahsettiğimi iyi biliyorsun. Melek diyorum, ne zamandır böylesiniz?!"

Tıpkı onun gibi geriye yaslanan genç adam hafif bir tebessümle "Nasılız?" diye sordu bir kez daha rahatlıkla. Musa her ne kadar ciddi bir şeyler konuşmaya çalıştıkça bilakis Serhat sinir bozucu bir şekilde rahattı.

Sabır dilercesine bir soluk alan Musa duruşunu bozmadı lakin üzerindeki rahatlık da silinmişti. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!" diye çıkıştı arkadaşına diklenerek. Aksine Serhat "Yoo" diye bir karşılık vermişti omuzunu silkerek. Anında yerinde dikleşen öteki hızla "Bana bak-" diye atılmıştı ki ellerini masaya verecek şekilde öne eğildi karşısındaki.

"Asıl sen bana bak Musa" dedi ciddiyetle. "Sen benim için hiç olmayan bir şey soruyorsun, ne dememi bekliyorsun ki"

"Nasıl yani?"

"Yani dostum, kızma ama Melek benim için hep vardı zaten. Yani bana ne zamandan beri diye sorduğunda sana net bir cevap veremem. Çünkü o kendimi bildim bileli var benim için. Onun için ne olur bilmem ama ben açık konuşayım onunla bir yuva kurmak istiyorum"

Karşısındakinin fazlasıyla dürüst olan adama şöyle bir baktı Musa. Asla kalkıp da 'Sen benim kardeşime nasıl bakarsın?!' diye saçmalamayacaktı lakin ortada böyle bir husus var ise onların rahatça dolaşmalarına izin de veremezdi. Aklının bir köşesine bu konuyu Melek ile de konuşmayı yazıp öne doğru eğildi gergince. "Yani sen diyorsun ki-"

"Evet, ben Melek'i seviyorum! Hem de kendin leş canımdan daha çok"

Ahenkle havalanan kaşıyla "O belli oluyor" diye mırıldandı diğeri. "Onun da sana boş olmadığı bariz ortada. Öyleyse bu konuyu babama da danışalım"

"Danışalım" diye karşılık verdi Serhat. İstediği şey tam olarak bu iken hiç de itiraz etmeyecekti açıkçası. Zira sevdiği kız ile rahatça konuşabilmek onun için de çok iyi olurdu.

Başını sallayıp yerinden ayaklandı Musa. "Bakalım Melek hala seni istiyor mu?" diyerek yanında uzaklaştı ağır adımlarla. Az evvel Melek'in onun gözlerine baka baka kurduğu kelimeleri ima etmişti. Sıkıntıyla oflayarak kendini geriye attı genç adam. 'Bir de o vardı değil mi?' diye mırıldandı kendi kendine.

DELİ GÖNÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin