7. BÖLÜM: "Düşünceler ve Tercihler"

17.3K 1K 396
                                    

NOT: Eğik yazı ile yazılan yerler geçmiş zamanı anlatmaktadır.

*

Yine gitmişti adam, yine..

Lakin geçen seferkinden farklı olarak ailesinin onu yolculamasına izin vermişti. Büyüklerinin ellerini öpüp akranlarıyla sarılmıştı. Yanına da yalnızca koluna taktığı orta boy valizini almıştı.

Dün gece yaşadıklarını unutamıyordu genç kız. Gerçekten deliydi bu adam. Nasıl anlık bir kararla onunla evlenebileceğini söylerdi. Evlenmek, ömrünün geri kalanını bir başkasıyla yaşamak bir anda verilecek kadar önemsiz bir karar mıydı onun için?! Elbette bunu ciddiye almayacaktı kadın. Belli ki öylesine söylenmiş sözlerdi.

O ailesi ile bahçede vedalaşırken çıkmamıştı dışarı. Bir de o aklıyla zoru olan adamı yolculamayacaktı. Fakat her ne kadar çıkmasa da merak basmıştı içini işte. Pencerenin önünde nasıl olsa fark etmez diyerek onları izlemişti.

Ah ama ne yazık ki kaderde tesadüf diye bir gerçek de vardı. Serhat ağabeyine sarıldığı sıra görmüştü onu. Kaskatı kesilmişti bedeni. Artık çekilmek istese de yapamıyordu. Nasıl da dik dik bakmıştı gözlerine. Keza o vakitten sonra bakışları konuşmuştu sadece.

'Bekleyecek misin?'

'Hayır!'

İstediği yanıtı alamayınca başka bir şey yapmadan dönüp gitmişti. Ne çok şey yaşanmıştı onun yokluğunda.

Hemen ardından çok geçmeden Asya doğum yapmıştı. Minik oğullarını kucaklarına almışlardı. Elbette onların eşsiz mutluluğu ve bebeğe en iyi şekilde bakıma telaşeleri diğer her şeyi göz ardı etmelerine neden oluyordu. Böylece Melek de görünmezliğinden istifade edip yasını tutabiliyordu rahat rahat.

İçinde öldürdüğü duyguların yasını tutuyordu genç kız. Karmakarışıklığın getirdiği ne yapacağını bilmezlik onu derin bir kuyuya çekmişti sanki. Yalnızca düşünüyordu, başka ne gelirdi ki elinden zaten..

🌀

Kara kara düşünen bir başkası daha vardı aynı zamanlarda. Hasta yatağında yatarken pencere önünde uyuyakalan kıza baktı zavallıcık sırf ona bakmak için gece gündüz yanında kalıyor, işlerini görüyordu.

Ortada büyük bir yanlış vardı ve bu derhal çözülmeliydi. Az bir vakit kalan ömrü tükenmeden el atmalıydı bu meseleye. O kara gecede çok yorulduğunu hissedip düğünden erken ayrılmıştı. Henüz yarım saat geçmeden kan ter içinde kapıya dayanmıştı oğlu. Kafası yerinde değildi, sürekli bir şeyler geveleyip duruyordu..

🔹 AYLAR ÖNCE 🔹

"Allah ne etmesin seni, ne bu halin?!" diye azarladı yaşlı kadın sarhoş oğlunu. Tüm aksaklıkları kafasının bulantılı olmasından değildi. Yoğun bir panik duygusu sarmıştı adamı.

"Bir çekil ana yav!" diyerek hızla odaya yol aldı. Kendini sekiye bıraktığı an lambadan sızan hafif ışık yüzünün halini ortaya sermişti.

Arkasından gelen yaşlı kadın onu görünce "Ne bu suratını hali oğul, kim yaptı?!" diye bağırınca oğlu rahatsız olarak ellerini kulaklarına kapatıp ofladı.

"Ana, zaten canım burnumda sen de kafamı patlatma!"

Yaşlı kadın hemen geri dönüp kap ve havlu alırken hızlıca içine sıcak su ekleyip oğluna yaklaştı. Yüzünü kanlardan arındırırken "Kim yaptı bunu?" diye sordu bir kez daha.

DELİ GÖNÜLWhere stories live. Discover now