three

1.3K 154 47
                                    

"Nasıl yaptığını bilmiyorum." dedi Taehyung nefes nefese. Jeongguk hemen yanından kalkmıştı. Tıpkı arkadaşı gibi Jeongguk da hızlıca eğilip çizgiye dokunmuş, daha sonrasında keskin bir dönüş alıp diğer takım arkadaşlarının bulunduğu yere sahanın diğer ucuna geri koşmuştu. Zorlayıcı bir seanstı ve Jeongguk'un bacakları isyan edermişçesine ağrıyordu. Koçları cidden antrenmanlarını arttıracağını söylerken şaka yapmamıştı.

"Neyi yapıyormuşum?" dedi Jeongguk neredeyse tıslamıştı, açıkçası şu an cidden konuşmayı hiç istemiyordu, soluduğu havayı ve enerjisini korumayı umuyordu.

"Tıbbi çalışmalarınla uğraşırken bir de gününün bir kısmını nasıl basketbol oynamaya ayırabiliyorsun diyorum."

Jeongguk sırıtırken azıcık zorlanmıştı. "Üniversitenin ikinci sınıfına daha yeni geçmiş sayılırım, hyung. Tıbbi çalışmalarım üçüncü yılıma kadar pek başlıyor sayılmaz." (yn: keşke benim de böyle olsa.)

"Yine de, çalışmana odaklanabilecek kadar zaman ayırıyor musun?" derken seslice nefes verdi Taehyung, Jeongguk'un hızına kolayca ayak uydurabiliyordu.

Jeongguk sırıtırken başıyla da onayladı; dürüst olması gerekirse Taehyung'a cidden minnettardı. O olmasaydı alfa, tıp kariyerini yürütmek konusunda gerekli özgüvene asla sahip olamazdı, özellikle de başarabilecekleri konusunda kendisine dair çok fazla bir inanca sahip olmayan bir anne ile babaya sahipken. Ama Taehyung her adımında yanında olmuştu, Jeongguk üniversite sınavını ezdiğinde ve şimdi ikisinin de gittiği üniversitenin tıp fakültesine kabul edildiğinde.

Jeongguk tıp müfredatı hazır başlamamışken ve daha genel çalışmalar devam ediyorken takımda olabileceğini düşünmüştü.

Altı yıl üniversite okumak yine de son derece uzun bir süre gibi duruyordu. Umarım hayatta kalabilirdi.

Ayrıca kendisini çalışmalarından alıkoyabilecek başka çok da bir şeyi yoktu. İki oda arkadaşı da Jeongguk'un ders önceleri çalışmasına engel olmuşlardı, biraz olsun özgürlüğün tadına varabilmesi için. Kıçı tekmelendikten sonra o boş vakti de basketbol ile doldurmuştu.

Partilere gitmeyi sevdiği de pek söylenemezdi, Yoongi ve Namjoon ile apartmanında rahatça zaman geçirmeyi tercih ediyordu. Film izlerlerken notlarının da üzerlerinden geçiyorlardı, Jeongguk cidden onların birkaç işi aynı anda yapabilme özelliklerine imrendiğini söylemeliydi.

Daha sonrasında da Taehyung ders çalışmıyorken veya işe gitmiyorken birlikte video oyunları oynuyorlardı, bütün bunları düşününce hayatı şu anlık sakin ilerliyor diyebilirdi.

Yani, kısmen.

Çünkü daha arkadaşlarına belli bir omegadan alıp durduğu mektuplardan bahsetmemişti. Ateşli sözcüklerle oynayan bir omegadan. Bu Jeongguk'un kirli, küçük bir sırı olmak üzereydi ve Namjoon ile Yoongi ne kadar odasına asla gizlice giren tipler olmasalar da, yine de birisinin onun çekmecesinde öyle şeyler göreceği düşüncesi onu endişelendirmiyor değildi.

Keskin bir düdük sesinin havada yankılanması sonucu koşunun sona erdiğini anlamıştı. Herkes rahatlamışçasına nefes vermişti.

"Beş dakikalık esneme ve soğuma süresi, sonrasında da duşlara dalın." Koçun bağırması sonucu Jeongguk deminden beri aklında gezenlerin gitmesine izin vermişti, en azından bir süreliğine.



"Hey, hyung. Kütüphanede olacağını düşünmüştüm?" Jeongguk mutfağa girdiğinde Yoongi'yi evde akşam yemeği yaparken görmesiyle şaşırmıştı. Yoongi, bir alfa, tıp fakültesinin beşinci sınıf öğrencisi, çoktan kemerinin altında bir sürü deneyim bulunduruyor, hastaları muayene ediyor ve ameliyatları gözlemliyordu.

erotica | jikook abo [çeviri]Where stories live. Discover now