EGG!- 12. Bölüm:"Makyaj"

3.8K 248 24
                                    

   Merhaba canlarım! Yeni bölüm geç geldiği için çok özür dilerim sizlerden ve tatile girdiğimiz için de diğer yeni bölüm en kısa sürede yazıp yayınlayacağım. Umarım tatiliniz güzel geçiyordur, sözü fazla uzatmak istemiyorum, yine aşağıda minnacık sorularım var onları da yanıtlamayı unutmayın! 

Seviliyorsunuz... İyi okumalar.

Şarkı: The Neighbourhood- Wires

  Bekledi. Birkaç kez nefes alıp verdi. Tek bir kelime her şeye yeterdi, bir evet bütün hikayeyi değiştirirdi; büyün duyguları, bütün düşünceleri...
"Afra, ben yüzümü saklamıyorum senden, başkalarından geleceğimi saklıyorum."

   "Bu ne demek oluyor?" dedim, Gece ve İdil ne olduğu anlamaya çalışıyor, büyük ihtimalle biran önce telefon konuşmamı sonlandırmamı ve onlara anlatmamı istiyorlardı. 
Her şey tekrar en başa mı saracaktı? Tüm gittiğimiz yollardaki izlerimiz silinecek ve biz o 'start' yazısının bulunduğu bölüme tekrardan mı sıralanacaktık? "Bu ne saçma bir durum! Ne amaçla veya neden sakladığın umrumda değil." 
  Her şey başa saramazdı; ben Ateş'in yüzünü gördüğümden beri, Ateş'in şu an benimle konuştuğundan beri tüm şeyler değişmişti. "O aptal yüzünü al ve bir daha karşımıza çıkma. Eğer tekrar geveleyeceksen aynı şeyleri, hisseleri bırak ve git. Senin yardımına ihtiyacımız yok, bu kadar koşuşturmak yeter." 
Sessizce bekledi. Düzenli ve derin nefes alışverişi duyuluyordu, daha ne kadar sessizliğe hapsolabilirdi bilmiyorum ama ben bu sessizlikte ezilmekten çok yorulmuştum. 
"Şunu unutma Ateş, bir yanlışını göreyim, küçük bir ipucu bulayım... İşte o zaman seni ben yerin yedi kat altına sokacağım, duydun mu beni?!" dediğimde alnımdan bugünün yorgunluğunu taşıyan iki damla ter aktı. "Bana cevap ver, susma." 
Susmamasını istememin nedeni belki bir daha bu sesi duyamayacağım inancı belki de sadece kendi kendime konuşuyormuş hissini yaşamamdandı. Gözlerimin nedensizce dolduğunu hissettim.  Sonunda Ateş dünyasından uyandı ve sözcüklerle antlaşmaya varabildi dudakları. 
"İyi akşamlar Afra..."
Telefonu kapatırken tüm bildiğim bedduaları sıralıyordum, "Umarım başına en sevmediğin şey gelir!"
Gece yanıma gelmiş her şeyi anlamışçasına sırtımı sıvazlarken, İdil üzgün bakışlarını yolluyordu. Aklımda hep keşkeler kalmıştı; keşke hiç gitmeseydim o ambulansa binerken, onunla kalsaydım.  Ateş... Ateş'in kızgın küllerinde kavruluyordum; sesinde, gözlerinde, yüzünde, benliğinde...
O kendi şehrinin ıssız ve karanlık sokaklarında yaşayan adamı biranlığına görmüş ve yine karanlığın en uç noktasına gitmesine izin vermiştim, ne yazıktı bana. 

  Dışarı çıktığımızda karanlık gününe çoktan başlamıştı, arabanın üzerinde ise küçük bir paket konulmuş, bırakılıp gidilmişti. Ateş'in hediyesi olmalıydı, hızla adımlarla arabanın yanına gittim. Paketi alıp ve Ateş'e karşı olan tüm sinirim üstüme sinmişken hırsla açtım. 
Açtığım paketin beni eski bir anıya sürükleyeceğini bilemezdim, gizemini koruyan bir adamın peşinde sürüklenirken komik duruma düşmemin yardımcısı olan bir nesnenin tekrar beni bulacağını bilemezdim.
Ateş'i takip ederken bir kafede Gece'yle bu şapkayı takmıştım ve o, beni arabanın altında ezilmekten kurtarırken şapkamı da almayı ihmal etmemişti. Şimdi onu bana geri vermesi... Bilemiyorum duygularım iç içe geçmiş ve çok karışık bir haldeydi. 
Şapkanın iç kısmında özenle bırakılmış beyaz notu aldım. 
'Sevdiğin bir şeyin kaybını çok iyi bilirim. Onu sana geri veriyorum ama bu bazı şeyleri sana vermeyeceğim gerçeğini değiştirmez. Teşekkürler Afra, hayatımı kurtardın.' 
Ve sonuna eklenmiş Ateş Bozkurt ismiyle imzası.

Eyvah, Gizli Görev!Место, где живут истории. Откройте их для себя