EGG!-9. Bölüm: "Ev"

4.8K 272 19
                                    

Merhaba arkadaşlar. Siz de fark etmişsinizdir ki dokuzuncu bölümü sildim. Büyük bir yanlışlık yaptığımı fark ettim, dokuzuncu bölümü tamamen unutun lütfen. Hiç olmamış gibi devam etmek istiyorum,  benim yanımda duran ve benimle devam eden okuyucularıma teşekkür ederim.
Çok geç yazdığımın farkındayım fakat sınavlarım üst üste gelmişti, hikayemi oturtmaya çalışıyordum, lütfen beni affedin. Seviliyorsunuz...

Media: the_Fadikkk canım okuyucum tarafından yapıldı. Temsili bir çalışma. Ona çok teşekkür ederim.

Şarkı: David Guetta- She Wolf

 Heyecan artık sadece kalbimde durmuyor bir virüs gibi çoğalmış geziyordu damarlarımda.
Karşımdaki ise sadece bekliyordu meşhur ismimi. Kahverengi gözlerini üzerime çekmişti.
"Adım A-"
İşte tam bu anda her şeyin durmasını ve sesimi bölen kişiye yönelmek isterken sadece durakladım.
"Afet hâ? Güzel isimmiş."
Birkaç gün öncesine kadar duyduğum melodik ve kalın ses, şimdi yine kulaklarımı doldurarak beni şaşırtmayı başarabiliyordu. Nasıl oluyordu da her seferinde bu sesi duyduğumda kötü bir şeylerin beni beklediğini seziyordum?
İşte bu sorunun şıklarını bile kafamda oluşturamazken çözmeyi düşünmek imkansızdı. Bu yüzden es geçiyordum her seferinde.

  Hayat insana olmadık şeyler sunabiliyordu; bazen elindekini alıyordu senden, bazense yeni şeyler katmayı başarıyordu.
Hani derler ya ne ekersen onu biçersin. Ben de tohumlar bozuk çıktı. Cesaret ve güç ektim, büyütmeye çalıştım, belki her gün sulamadım ama iyi baktım. Fakat şu an başarısızlık ve öfke biçiyorum.
  Ben Afra.
  Ersoy şirketinin üç varisinden biri.
 Ateş Bozkurt'u hayatıma sokarak büyük bir hata yaptım ve büyük bir girişimde bulundum.
Şimdi o kişinin evinde annesine yardımcı oluyorum.
Ve başıma geleceklerden habersiz yoluma ilerliyorum. Yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyor önümezdeki maçlarda iyi bir sonuç elde etmeyi ümit ediyoruz.
Son sözüm ise "Ey hayat sen nelere kadirsin."
  İsmimin Afet olarak tanıtılması ne kadar sinirlerimi gerse de annesinin elinde CV'min olmamasına dua ediyordum, Utku sağolsun bu konuda çok başarılıydı.
   Şu an duygularım birbirine karışmış tam anlamıyla altüst olmuştu. Her o karşıma çıktığında benle, bizle ilgili bir şeyler karıştırsa; hissettiklerim yıkılıyor, döküntünün altında adeta eziliyordu.
Arkamı dönmek ve ona bakmak istiyordum, hesap sormak istiyordum, ona bağırmak istiyordum.
İçimdeki tüm nefreti kusmak ve sonunda arkama bile bakmadan buradan uzaklaşmak istiyordum. Ama yapamadım... Yapamazdım.
"Afet mi?"
Ateş'in annesinin sözleri üzerine dikkatimi karşımda merakla bekleyen kadına yönelttim. Ateş'in sesine rağmen hiç ona kulak kabartmamış tüm ilgisini bana yöneltmişti.
Afet mi? Ne biçim isimdi bu?
Önceden isim olayını düşünemeyerek en büyük hataya düşmüş bulunmaktaydık. Afet desem, sürekli bana o isimle çağrılmasını istemezdim. Farklı bir şeyler düşünmeye çalışırken elim terlemeye başlamıştı, yavaşça kotuma sürttüm elimi.
"Evet," dedim terddütle "Adım Afet, Afet Arkın."
Hala arkamda mıydı? Hala orada duruyor ve bizi seyrediyor muydu?
Kafamı çevirsem ve ona baksam beni tanımasından korkuyordum. Gözlerimi halının desenlerinden alıp terli ellerime çevirdim.
"CV olmayınca... Gerçi biliyorsun seni gönderen Sevda'ya güvenirim. Onun için gerek de yok zaten."
Hızlı konuşmasına rağmen kelimeler güzel bir telafuzla çıkıyordu ağzından. Kadının merakından büyümüş gözleri yavaşça küçülüp eski halini aldı.
Ama benim aklım orada değildi ki, aklım Ateş'te kalmıştı; öyle bir gelip ortalığı karıştırmasında kalmıştı.

Eyvah, Gizli Görev!Where stories live. Discover now