EGG!-17. Bölüm:"Yüz"

3.2K 212 44
                                    

Merhaba, canlarım... Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Fazla konuşmak istemiyorum ve hemen bölümü okumanızı istiyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz. Seviliyorsunuz... Ha bu arada, alttaki küçük sorularımı yanıtlamadan sakın geçmeyin :D

!! Şarkıyı lütfen ikinci kez Afra'nın ağzından yazdığımda dinleyin!! (Dinlemeden okumayın lütfen.)

Şarkı: Aşk Kırıntıları - Teoman

İnsanın değer verdiği şeyleri kaybetmenin acısı, bütün acıların üstündedir. Hele ki gözlerinin önünde gitmesi, bir yıldız kayması gibi...
Ateş'in de önünde bir şeylerin kayıp gitmesini istiyordum, bazen acı çekmesini, umutsuzluğa düşmenin nasıl bir şey olduğunu görmesini ve yıkılışını izlemek istiyordum. Nedensizce yıkılışını görmek istiyordum.
Ama bu sefer ona şans tanıyacaktım; gözlerinin önünde değerlilerinin kül olmasını izlemesine izin vermeyecektim. Bu onun için büyük acı olurdu, işi su altından yürütüp onu deli etmek istiyordum.

Ve o şans benim elime çoktan geçmişti.

"Ne yapıyorsun?" dedi İdil üst katın koridorunda bana doğru yaklaşırken.
"Ateş'in takım elbiselerini kuru temizlemeye göndermem gerekiyormuş." elimdeki karışık şekilde konulmuş takım elbiselerini gösterip hızlıca merdivenlerden aşağı yol aldım.
İdil arkamdan hızlı ayak sesleriyle bana yetişip önümü kesti, kollarını birbirine bağlayıp gözlerindeki bu zamana kadar görmediğim sinsi bakışlarını yolladı. Ne yapmaya çalıştığını, bakışlarından ne çıkarmam gerektiğini bilemiyordum ama tek bildiğim İdil'de bir şeylerin farklı olduğuydu.
"Aklımda süper fikirler doluşmaya başladı bak." dedi o garip bakışlarına neşeli ses tonunu da katarak. "Ateş'in bu takımlarının diyorum kim bilir belki de kuru temizlemeye giderken üzerinden araba geçer?"
Ne kadar gülesim olmasa da İdil'in bu sözlerini küçük bir kahkaha ile cevap verdim.

"İdil fazla hızlı gitmeyelim." dedim elimde düşmek üzere olan kıyafetleri düzeltmeye çalışırken.
"Ateş sinsi biri, yüz ifadelerimizden bile her şeyi çözecek gibi duruyor."

Gün geçtikçe Ateş'i tanımaya başladığımın farkındaydım, Ateş şirkete geldiğinde doğruyu söylemişti; daha ilk başta bize ortak olarak o sır dolu kendi şehrinin kapısını açmıştı. Ve zaman geçtikçe o şehrin sokaklarında daha dolaşıp o karanlık sokaklarını keşfe çıkıyordum. Onu artık yarı yarıya tanıdığıma göre bu bizi ters yola sürüklerdi.

"Hadi ama, bundan bir şey anlamayacaktır." dedi benim tavrımdan sıkılmış bir şekilde. "Kuru temizlemeciyle ben görüşürüm, hatta yapacakları hataya karşılık Ateş'e küçük bedava çekler bile hazırlayabilirim, buna emin olabilirsin."
İdil öyle bakışlar atıyordu ki bütün kötü düşüncelerim toz olup, zihnimin en gerilerine yollandılar. Yapacağımız tehlikeli olabilirdi fakat biz bu eve girdiğimizde de zaten büyük bir tehlikenin ortasında bulunmuştuk; bu bizim için sadece güneşli havada yağmurun çiselemesine benzerdi. Bu yüzden başımla onayladım onu.
"Tamam, al bakalım bunları. Artık bu görevi sana devrediyorum."
Elimdekileri İdil'e yükledikten sonra hızla mutfağa yapmam gereken işlere doğru yöneldim.

İdil'in ağzından;

Büyük bir eğlence beni bekliyordu, aklımda bir sürü fikir vardı fakat içlerinden hangisinin daha iyi olacağını Ateş için bilemiyordum.
Hayat benim için eğlenceden ibaretti. Bazen ciddi olmam gereken olaylar, konular oluyordu; ne kadar ciddi bir tavır takınsam da bu benim için kısa bir süre sürüyordu. İş hayatıma gelince ise gayet basit ve eğlenceliydi; şirkete sık sık uğrasam da Afra ve Gece benim yerime çokça iş yükleniyorlardı. Ateş'in evindeki işimi ise garip bir şekilde beğenmiştim; bahçeyle, çiçeklerle, böceklerle uğraşmak güzeldi. Hayır, hayır, hayır... Böceklerle uğraşmayı sevmiyordum.

Eyvah, Gizli Görev!Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum