EGG!- 22. Bölüm:"Kedi Sıtkı"

2K 166 56
                                    

     Bu sefer erken geldim, oley! Umarım bu bölümü beğenirsiniz, kısa bir bölüm oldu fakat 21. bölümün devamı gibi düşünün. Daha fazla sizi sıkmadan... İyi okumalar, seviliyorsunuz.

        Benim babam, arkamda hep desteğini hissedemesem de benim için çok fedakarlıklar yapan babam... Bazen ne kadar birbirimizle kavga etsek de sonrasında barıştığımız ve gülüştüğümüz babam... Bana onca laf söylese de inadımdan konuşmadığım günlerde bile babam... O benim babam. Ve bir insan babasının ölüm tarihini bilirdi. Elimdeki kağıda tekrardan baktım; belki kontrol etmek ve tarihi yanlış anladığıma inanmak içindi bakmam, belki de sadece babamın arkamdan bir işler çevirdiğini düşünmek için.

     Ama ne olursa olsun bunun ardında karanlıkta kalan şeyleri açığa çıkarmayı görev bellemiştim. Elimdekileri çekmeceye tıkıştırıp , ayağa kalktım. Gözümdeki yaşların yeri delicek derecede hızlı akmasına aldırmadan odadan çıktım. Ne zaman bu kadar dolmuştum babama karşı. Öldüğünden beri doğru düzgün ağlamazken şimdi bunu yapmam nedendi?
 
~İdil'in ağzından~

    İlk planımı gerçekleştirip odadan çıktıktan sonra Ateş bir süre sonra tekrar koridorda göründü. Bu sefer yüzünde sakin olmaya çalışan bir ifade vardı. Ama en önemlisi üstündekilerdi... Sanki bir toplantıya değil de sahile kız kesmeye giden erkeklere benzemişti; diz üstünde bir şort giymiş, üstüne de mavi bir tişört geçirmişti . Aslında komik değildi, ama bu onun tarzına hiç benzediği söylenemezdi ve yüz ifadesiyle de tüm bu olanlar birleşince insanın kahkaha atası geliyordu. Ateş odaya girdiğinde onun arkasından ilerleyen Afra benim yanıma yaklaştı fakat Afra'da eğlenmektense daha çok yıkılmışlığın resmi vardı; bir şeylere mi darılmıştı? Çünkü gözleri sadece aşağıya bakıyor, dudaklarını ise büzmüş dojunulsa ağlayacaktı. Moralini düzeltmek için laf attım ortaya.

"Ne oldu böyle Ateş'e? Sanırım takımlar bir işe yaradı desene."

"Hiç sorma İdil." Dedi Afra bıkkınlığının yanında düşünceli bir şekilde. "Sevda'ya kızacaktı ama kendimi feda ettim."

    Ne kadar Afra'nın  bu haline üzülsem de içimdeki sevinç nidaları bu sefer Flash Tv'dekileri bile geçecek şekilde ayağa kalkmışlardı. Her şeyin istediğim gibi gitmesi şansımı nasıl da belli ediyordu. Ama yapacak daha çok işim vardı. Onu bugününü deli etmeyi planlıyordum. Ateş Bey'in benden çekeceği vardı.

"Daha dur, bombaları sırayla patlatıyorum. Elimde daha çok şeyler var."

   Afra gülümseyip üstündeki kara bulutlarını gösterirken kollarını birbirine bağladı.

"Hadi bakalım. Görelim seni İdil."

    Birkaç dakika boyuna hatta yarım saat falan olmalı; üçümüz oturduk yanlarındaki misafir odasına, kapıyı da açık bıraktık ki onları duyalım. Gece ve Afra ne kadar sıkılmış olsalar da yaptıklarım sonrasında çok güleceklerine emindim. Sadece biraz beklemeleri gerekiyordu o kadar. Ama benim yardımcımı biran önce getirmem gerekiyordu çünkü onun bu oyunda çok fazla yardımı dokunacaktı.

"Ben yardımcımı alıp geliyorum."
dediğimde Afra da benimle ayaklanıp kolumdan tuttu.

"Nereye gidiyorsun? " diye sordu sesine vuran merakıyla. "Ve yardımcın kim?"

"Birazdan göreceksiniz."

    Birkaç dakika sonrasında elimdekiyle geri döndüm odaya. İkisi de şaşkınlıkla kolumda mırıldanıp duran benim tatlı hayvanıma göz gezdirdi.

Eyvah, Gizli Görev!Where stories live. Discover now