~Bölüm 5~

9.2K 403 6
                                    

Düğün ve nikah aynı gün yapılacakmış. Bu cumartesiye ayarlamışlar. Tam tamına 5 gün var.  Peki bana soran var mı? Doğru bildiniz YOK!

Resmen düğünüme davetli gibi gideceğim. Umursadığımdan değil ama insan bir bana da sorar ya.

Bir de gelmişler bana gelinliğini seçtin mi diye soruyorlar. Ne yapayım ben gelinliği. Ben sadece nikah olsun diyorum. Neymiş öyle çok dikkat çekermiş, Mardin'in ağasına yakışmazmış. Bana ne?

Mecburen bir tane gelinlik seçip fotoğrafını yolladım onlara.

Şimdi de içtima alanındayım. Karşımda duran askerler bugün onlara yapacağım eziyetten(!) habersiz karşımda duruyorlar.

"Asker eksiklerimiz var mı?"

"Yok komutanım!"

"50 tur tüm bahçeyi koşun bakalım."

"Komutanım yapmayın..."

"55 tur. İtiraz eden başka arkadaşlarımız var mı?"

"Yok komutanım!"

"Aferin. Hazır ol! Başla!"

Onlar komando marşı söyleyerek koşmaya başladığında içimden onların bu haline gülüyordum. Onlar fazla uzaklaşmadan bende koşmaya başladım.

__________

Koşu bitmişti ama tam anlamıyla biz de bitmiştik. Ama böyle durmak olmaz.

"Asker 40 şınav 40 mekik başlayın. Bitiren 40 barfiks çeksin."

Onlar şınav çekmeye başladığında bende onları izliyordum. Ben sabah mekik şınav tamamladığım için barfiks demirinin yanına ilerledim.

40 barfiks çektiğimde kan ter içinde kalmıştım. O sırada kaynatanları görünce hemen bağırdım.

"Siz! 40 mekik 40 şınav daha çekin. Dinlenmek yok. Yatın hemen!"

"Emredersiniz komutanım!"

Neyse ki sabah içtiması bitmişti. Askerleri tam gönderecekken bir patlama sesi duyuldu.

Hemen silahlarımızı çıkardık sesin geldiği yöne doğru tedbirlice ilerlemeye başladık.

Girişin ilerisindeki otobüs patlamıştı. Bir anda kurşun yağmuruna tutulduk. Çatışma başlamıştı.
O sırada Durmuş abi telsizden, "Ben yüzbaşı durmuş. Güney tarafında saldırı altındayız. Arka tarafta desteğe ihtiyacımız var!"

Ben de "Ben binbaşı Zeynep. Ön tarafta da durum hiç iyi değil acil desteğe ihtiyacımız var 7 kişiyiz!"

O sırada bir yandan telsizle konuşmaya bir yandan çatışmaya çalışıyordum.

Şerefsizlerden birisini karın boşluğundan bir diğerini tam kalbinin üstünden vurdum. Neyse ki bizden yaralanan yoktu henüz.

Onların boşluğundan yararlanıp "Koruyun beni!" dedim ve hızlıca bekçi kulubesinin arkasına geçtim.

Şimdi daha iyi hedef alıyordum. Şerefsizler bitmiyordu. Birini vursan iki tane daha geliyordu. Bölünerek mi çoğalıyor bu şerefsizler?!

Mermim çok az kalmıştı. Yavaş yavaş silah sesleri azalıyordu.

Dışarı çıkıp 2 şerefsizi daha vurdum. Hızlıca tekrar yerime geçtim. Anladığım kadarıyla geri çekiliyorlardı. Ama neden? Bu kalabalıkla hayli hayli bizi vururlardı. Bence farklı bir amaçları vardı ama ne?

Korkutmak? Tehdit etmek? Emin değildim.

Kontrollü bir şekilde dışarı çıktım. Ortalıkta kimse gözükmüyordu.

Hemen telsize konuşmaya başladım "Bu taraf geri çek- ".

Vücudumda karnımı kaplayan bir sızı ve kaburgalarımda bir sıcaklık hissettim.  Gözüm karardı geriye doğru yalpaladım. O sırada askerlerin sesini duyuyordum ama tepki vercek durumda değildim. Sanki her şey ağır çekimde ilerliyordu. Daha önce de çok vuruldum bu sefer de bir şey olmaz diye geçirdim içimden. Olmazdı değil mi? Gerçi olsa sevinirdim. Şehit olmaktan güzel ölüm mü vardı şu dünyada?

"Komutanıııım!!!"

Koşma sesleri... Direnmeye çalışıyordum fakat bu canımı daha çok yakıyordu. Acı resmen vicudumu ele geçirmişti. Bir anda tüm dermanım kesildi arkaya doğru bıraktım kendimi. O sırada bir çift kol tuttu beni ama kim olduğuna dahi bakamayacak durumdaydım.

"Komutanım duyuyor musunuz?"

"Durmuş komutanım! Zeynep komutanım vuruldu!"

Sesleri duyuyordum fakat tepki veremiyordum. Tam kendimi boşluğa bırakacakken bir haykırış duydum.

"Zeyneepp!" Kuzey. "Dayan birtanem. Uyuma olur mu? Beni bırakma. Hem sen söz verdin kendini de düşünecektin. O yüzden asla gidemezsin. Bana bak konuş benimle güzelim. Hadi!"

Dayanacaktım sırf Kuzey ve Güney abim için dayanacaktım. Nasıl ben onlarsız yapamazsam onlar da bensiz yapamazdı biliyordum. Kendim için değil onlar için endişeleniyordum. Ben olmasam nasıl toparlanacaklardı ki? Dayan Zeynep!

O sırada Aslan abinin sesini duydum. Aslan abi bizim burada çalışan askeri doktordu.

"Açılın!"

Beni bir sedyeye yatırdılar. Ondan sonra tamamen kapandı bilincim. En son hatırladığım şey benim elimi sımsıkı tutmuş Kuzey'in elleriydi...
.
.
.
Biraz kısa bir bölümdü hatta baya kısaydı fakat birkaç gün yazamayacağım için burayı hemen atmak istedim. O yüzden aceleye geldi. Kusura bakmayın.

✨Bölümü nasıl buldunuz?

Unutulmaz (Sezon 1:Tamamlandı)Where stories live. Discover now