🌙

94 13 0
                                    

(Saat itibariyle korede 17 Temmuz. Yaniiiiii boncuğumun doğum günü❤❤)

Sabah gerine gerine uyandığımda yatağımda yalnız olduğumu fark ettim. Yine mi ay'a gitmişti? Büyük bir hızla yerimden doğrulup oturdum.

-Mimi uyan artıl! Bak misafirlerimiz var. Nefes nefese oturduğum yataktan Seohan'ın sesini duyunca sakince kalktım. Odamdan çıkıp oturma odasına girdim.

-Omo...Woobin, Mingi! Hoş geldiniz!

Mingi:
-Hoş bulduk unnie! Diye bana kocaman gülümsedi. Pilavlar ile önce Woobin içeri girdi. Ardından Seohan elinde tava ile odaya girdi. Belimden kavrayıp dudağıma minik bir öpücük kondurduktan sonra kahvaltıya oturdu.

-Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum. Dedim ve hemen elimi yüzümü yıkayarak sofraya geldim. Sevgilimin yanına oturdum ve o da önüme yemek koydu.

-Mimi biliyor musun? Mingi'yi de kulübe kaydedecez.

-O cidden mi?

-Evet unnie. Şey...dün kovuldum.

-Önemli değil. Biz de Seohan'ı kaydedecez. O zaman haftaya 4'ümüz beraber mi kampa gidiyoruz! Woah!

Ben&Woobin:
-Yess! Diye haykırıp yemeğimize başladık.

Yemekten sonra Woobin ve Mingi kayda gitti ve biz de temizlik yaptık. Perdelerimi yıkamıştım ama asamıyordum. Her zaman perdelerimi Hawon asardı.

-SEOHAN-AAAAAHHH! SEOHAN-AAAAHHH!

-Ne oldu?

-Perdelerimi asar mısın?

-Amanın. Benim minik sevgilimin boyu mu yetmiyor? Dedikten sonra arkadan sarıldı ve yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı. Sonra beni bırakıp sandalyeye çıktı ve perdeleri asmaya başladı.

O perdeleri asarken telefonuma gelen bildirim ile oradan ayrıldım. Telefonumu alıp gelen bildirimi açıp baktım. Seohan'ın kimliği hazır olmuştu.

-Kim? Perdeleri asıp yanıma gelmişti.

-Kimliğin hazır. Gelip almamızı söylediler.

-Gidelim o zaman. Zaten evde pek yapacak bir şey yok.

-Evet öyle. Gidelim. Dedim ve hazırlanmak için odaya gittik. Bir çırpıda hazırlanıp evden çıktık. Taksi tutup kimliği almaya gittik. Kimliği aldıktan sonra kulübe gittik. Odama geçtik ve derhal onun kaydını yaptık. Sonra kalkıp bize kahve getirdim. O da sandalyeme oturmuştu. Kahvelerimizi masaya bırakıp yanına gittim ve masaya yaslandım.

-Tebrikler Kang Seohan! Artık bir dünya vatandaşısın.

-Bu ne ya? Daha öncesinde uzaylıymışım gibi konuşma. Yarı dünyadandım zaten.

-Peki öyle olsun. Ve...teşekkürler.

-Neden?

-Hayatıma girdiğin için.

-Kalbim sana deli gibi atmasaydı hayatına girmeyi reddederdim Hyemi. Bana bunun için teşekkür etme güzelim. Dediğinde ona gülümsemeden edemedim.

-Pekiiii...ne zaman evleniyoruz?

-Bilmem. Ne zaman evlenmeliyiz?

-Bana kalsa bugün direk halledelim işi. Ama sen...

-Hayır. Önce halletmem gereken bir şey var.

-Neymiş o?

-Sonra görürsün! Dedim ve oradan kalktım. Kahvelerimizi bitirdikten sonra çıktık ve eve geri geldik. Üstümüzü değiştirirken kapı çaldı. İkimizin de üstünde bir şey yoktu. Benim üstümde sadece iç çamaşırı vardı. Birbirimize baktıktan sonra Seohan gidip kapıyı açtı. Merakımdan başımı eğip baktım. Hawon'du. Üstümü bir anlığına unutup kapıya gittim. Yanlış anlıyabilirdi. Ama bu benim işime gelirdi.

~MOON'S SON~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin