▪70▪ Merhamet 🔞

10.4K 568 1.5K
                                    

Savaşmak.

Sevişmek.

Royal Club'da yaşananlar, insanı sesli harfler konusunda kararsız bırakıyordu.

Çünkü içeride nefret ve ihtiras dolu, acının zevk verdiği bedenler birbirleriyle çarpışıyordu.

Bunun olacağı tahmin edilemezdi.

Burun buruna geldiklerinde kavga etmeleri gerekirdi. Öpüşmeleri değil.

Aynı anda dudakları hareket etmişti. Namjoon, Seokjin'in yanaklarını avuçlarının içine hapsettiği sırada Seokjin de onun yakalarından tutuyordu. İkiliyi takip etmek güçtü. İçlerinde birikmiş öfkeyi bir diğerine aktarmak istiyorlardı. Öyle ki dişler kırılacakmış gibi birbirleriyle çarpıyor ve çarpma sesleri öpücüklerin güçlü şapırtısına rağmen ayırt edilebiliyordu.

"Senden nefret ediyorum."

Nefes almak için bir saniyeliğine ayrıldıklarında Seokjin boğuk sesiyle konuşmuş, kollarını Namjoon'un boynuna dolayıp kaldığı yerden öpmeye devam etmişti. Namjoon o boşlukta ellerini indirip özlediği adamın ince beline sarılmıştı.

"Ben de."

Onun yumuşak dudaklarının içindeyken konuştu Namjoon. Kalın ve kısık sesi, Seokjin'in hoşuna gitmiş ve öncekinden de hızlı bir öpüşmeyi başlatmıştı. Dudakları, iki savaşçının savaş dansıyla hareket ediyordu. Bir ara Namjoon, Seokjin'in belindeki elini sıklaştırıp sertçe kendine bastırdı. Kasıklarının sıkışması ikisine de tatlı bir sızı vermiş, birbirlerinin dudakları arasında inlemelerini sağlamıştı.

Seokjin bu atağı karşılıksız bırakamazdı. Kontrolü ele alıp hala öpüşürlerken masalardan birine doğru Namjoon'u sürükledi. Masa onların hızını durdurmak için neredeyse devriliyordu. Seokjin hemen bacakları arasına girip onu daha da hissederken, Namjoon'un alt dudağını dişledi.

"Ah!"

Acıyla dudakları ayrıldı. Namjoon parmağıyla çenesine akmakta olan ıslaklığı silmeden hemen önce, Seokjin'in öpüşmekten kızarmış dudaklarının sağ kenarında kendi kanını gördü. Seokjin gözlerini ona dikmiş, dilini çıkarıp kanı yalamıştı. Bu hareketin oldukça seksi olduğunu alt bölgelerinde hisseden gri saçlı adam intikamını almak için Seokjin'in iki bileğinden de tutup onu karşılarındaki duvara götürdü. Sırtı duvara tok bir sesle çarpıp acıyla inlediğinde, Namjoon ödeştiklerini düşünmüştü.

Fakat Seokjin yine atağa geçti. İki kolunu da duvara sabitleyip ona kızgınlıkla bakan Namjoon'un öne çıkmış çenesine kafasını eğdi ve ıslak diliyle kanı yalayarak dudaklarına doğru bir yol çizdi. Hatta durmadan, pıhtılaşmaya başlayan yaranın üzerinde dilini açlıkla dolaştırdıktan sonra dudaklarını arasına alıp emmeye başladı. Kanın metalik tadından hoşlanmasının tek nedeninin Namjoon'un şu an acıyla inlemesi olduğunu biliyordu. Ayrıca onun etli dudağı da oldukça lezzetliydi.

"Siktir..."

Seokjin'in hareketi genç adamı azdırmıştı. Dilinin yavaşça –aslında normal bir hızlaydı- izlediği kısa yol bile, verdiği ıslak hisle onu delirtmişti işte. Öpüşmeyi tekrar başlattı. Kendini ona bastırmaktan çekinmiyor, sıkıştırıp ezilmesini istiyordu.

"Öpme beni." dedi Seokjin. Namjoon'un hapsinden sağ kolunu kurtarıp onun ensesindeki saçları yakaladı ve geri çekti.

"Peki."

Siyah gömlekli, dudaklarının hedefini onun sağ çene kemiğine yöneltti. Oraya öpücükler bıraktı ve sevdiği kısma, boynuna gelene kadar durmadı. Terlemiş boynu tuzlu bir tatla beraber harika kokusuyla dudaklarının arasındaydı. Seokjin belini bükmüş ona daha çok yaslanırken, gözlerini kapatıp hissetmekten hoşlandığı ıslaklığa bıraktı kendini.

Ex, Next? | NamjinTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang