Bölüm 33

2.7K 93 0
                                    

( Emir SAYLAN 'dan...)

Leyla yepyeni bir kimliğe bürünmüştü. Bizi şaşırtıyordu. Neşeli, heyecanlı, çocuksu bir kız olmuştu. Yüzünden tebessümü eksik olmuyordu. Canayakın, sevecen bir görüntüsü vardı. Aklından geçeni pat diye söylüyordu. Kısa sürede alışmıştı bizlere. Geçmişiyle ilgili pek soru sormuyordu. Doktor da geçmişin onda bir takım travmalara yol açabileceğini düşündüğünden bazı şeyleri anlatmamamızı istemişti. Abisini, ölümünü... Belki kendi hatırlayacaktı her şeyi ya da tam olarak iyileştiğinden emin olduğumuzda biz anlatacaktık olup biteni. Şimdilik hiçbir şeyden bahsetmeyecektik.

Doktor böyle söylemişti ama benim içim hiç rahat değildi. Kim olduğumu öğrendiğinde vereceği tepki... Üstelik kayıtlarda kayıptı. Bir türlü nereye koyduğumuzu hatırlayamıyordum ya da kayıtlar bıraktığım yerde yoktu. Odada aramadığım yer kalmadı ama hiç birini bulamadım. Bu hiç iyi olmamıştı çünkü o kayıtlar, Leyla'nın her şeyi daha kolay kabullenmesini sağlayacaktı. Ama hiç biri ortada yoktu.

Günlerimiz yine hastane odasında geçiyordu. Hep Leyla'nın yanındaydım. Ben ona eskisi kadar yakın davranamasamda o bana oldukça yakındı. Bu da beni cesaretlendiriyor, yavaş yavaş onun bu yeni haline alışmaya başlıyordum. Aramızda yeniden özel bir bağ kurulmuştu.

Ameliyattan 3 hafta sonra hastaneden ayrıldık. Onu evine götürdüğümüzde tatlı bir heyecan yaşadı. Evini çok beğenmişti.

( Melek ARSLAN 'dan...)

Leyla'yı evine hep birlikte götürdük. Diğerleri otururken ben Leyla'nın odasına çıktım. Bavulunu boşaltıp eşyalarını yerleştirdim. Boşalmasına rağmen hala ağırlığı olan ve dolaba kaldırırken içinde bir şeyler olduğunu fark ettiğim bavulu açmaya yeltendim ki aşağıdan bana seslendiler. Ben de onu öylece dolaba kaldırıp aşağı indim. İçindekilerin o kadar önemli olduğunu bilseydim...

( Emir SAYLAN 'dan...)

Eve geldikten sonra Leyla'da bir takım gariplikler olduğunu fark ettik. Şöyle ki... Eve döndükten bir süre sonra babası işleri dolayısıyla Ankara'ya dönmeye mecbur kaldı. Giderken Leyla'yı da götürmek istedi. Ben götürmemesini rica ettim. Babası aynı şeyi Leyla'ya söylediğinde Leyla, hepimizi şaşırtan bir tepki verdi.

L: Ankara'ya gitmeye korkuyorum. İstemiyorum!

Aynı şeyi daha öncede yapmıştı Leyla. Okulu bittiğinde babası ona Ankara'ya dönmesini söylediğinde yine aynı tepkiyi vermiş, aynı cümleleri sarf etmişti. Durum böyle olunca Murat Bey gitti, Zeynep Hanım Leyla ile kaldı. Aslında Leyla annesinin de dönmesini istemişti. Hafızasını kaybetmeden önce nasılsa şimdi de öyle yaşamak istiyordu.

Leyla'nın gariplikleri bu tepkisiyle sınırlı kalmadı. Çoğu zaman evindeki eşyaların yerlerini rahatlıkla buluyordu. Halbuki hiçbir şey hatırlamıyordu. Dışarı çıktığımızda da yine,sürekli gittiği yerlere gidiyordu. Sebebini sorduğumuzda da ayaklarının kendiliğinden gittiğini söylüyordu. Durumu doktoruyla paylaştığımızda bu belirtilerin hafıza kaybının geçici olduğunun işareti olabileceğini söylemişti. Ama yine de hiçbir şeyden emin olamazdık.

Bir süre sonra Leyla geçmişiyle ilgili fazlaca soru sormaya başladı. Zeynep Hanım da ben de sorduğu her soruyu cevaplamaya çalışıyorduk. Nerede tanıştık, nasıl tanıştık, aşkımızı nasıl itiraf ettik? Her şeyi en ince detayına kadar soruyordu ama ben her şeyi detaylarıyla anlatamıyordum. Zeynep Hanım'ın oğlunun ölümünü anlatamadığı gibi...

Hayatıyla ilgili gerçekleri öğrendikçe aklı karışıyordu Leyla'nın. Artık rüyalar görmeye başlamıştı. Annesinin birkaç günlüğüne Ankara'ya gittiği günlerdi. Ben Leyla ile kalıyordum. Önce o yattı sonra da ben geçtim odama. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum? Leyla'nın sesiyle açtım gözlerimi. Hemen odasına koştum. Uyandığını sanmıştım ama hala uyuyor, sayıklıyordu. Yanına yaklaştım. Kanter içinde kalmıştı. Sanırım kötü bir rüya görüyordu. Söylediklerine bakılırsa da abisini.

Melek Misin Şeytan Mı?Where stories live. Discover now