Bölüm 30

2.7K 101 0
                                    

( Emir SAYLAN 'dan...)

Ameliyat günü gelip çatmıştı. Birlikte geçireceğimiz sayılı saatler kalmıştı sadece. Mutlu görünsem de derin bir hüzün kaplamıştı içimi. Sonsuz bir korku... Onu kaybedebilirdim. Ölebilirdi. Bu ihtimali aklımın ucundan bile geçirmek istemiyordum. Onsuz yaşamam mümkün değildi. Hafızasını kaybetse, beni hatırlamasa, bir daha sevmese de yaşamalıydı. Bir yerlerde nefes aldığını bilmeliydim. Onun var olduğunu...

Kollarımda uyuyordu. Bir melek gibi... Yüzünde huzurlu bir ifade. Saçlarını okşayıp alnından öptüğümde açtı gözlerini. Gülümsediğimde gülümsedi tüm tatlılığıyla.

L: Günaydın aşkım.

Aşkım! Ne güzel söylüyordu. O aşkım dediğinde dünya duruyordu sanki. İçimden bir kuş havalanıyordu deli gibi kanat çırparak. İçim içime sığmıyordu. Ama az sonra, o ameliyata girdiğinde unutacaktı her şeyi. Aşkını, aşkım deyişini... Kalbime bir bıçak saplandığını hissettim. Tarifsiz bir acı...

E: Günaydın gülüm.

Bir öpücük kondurdum dudaklarına. Bir daha... Bir daha... Onu son kez öptüğümü düşündükçe çıldıracak gibi oluyordum.

Karşılık verdiğindeyse tutkulu bir öpüşmeye dönüştü masum öpücükler.

Kollarımdaydı, sımsıkı sarmıştım.

( Leyla BAYRI 'dan...)

İçimi kaplayan korku öylesine büyüktü ki rahatlamaya, kendimi güvende hissetmeye ihtiyacım vardı. Bunu sağlayan tek şey de onun dudaklarıydı. Kollarındaydım. Dudakları dudaklarımda, nefesi tenimde... O da korkuyordu, biliyordum bunu.

İçimizdeki korkunun esiri olmuş büyük bir ateşin ortasında alev alev yanıyorduk.

( Emir SAYLAN 'dan...)

Hem öpüşüyor hem de konuşuyorduk fısıltıyı andıran bir sesle.

E: Seni seviyorum.

L: Aşığım sana.

E: Çok seviyorum.

L: Deli gibi aşığım.

E: Ne olursa olsun...

L: Vazgeçme benden.

E: Asla! Asla vazgeçmem senden!

( Leyla BAYRI 'dan...)

Ameliyata gireceğim için kahvaltı yapmayacaktım. Ama Emir... O da aç kalmamalıydı. Tüm itirazlarına rağmen kahvaltı yapması için ısrar ettim. Sonunda kazanan ben olmuştum. Yanımda değil ama kantine inip bir şeyler yemeyi kabul etmişti. Tabi benim isteğim üzerine Ahu'nun denetiminde. Nasılsa ben de yalnız değildim. Annem, babam, Feride Hanım, Sami Bey... Herkes yanımdaydı.

Ama bir ara... Yalnız kaldım odada. Kalktım. Yazdığım defteri ve kayıt kasetlerini güvenilir bir yere koymalı, yerini de Emir'e söylemeliydim. Ameliyattan sonra ilk işim kayıtları izleyip defteri okumak olmalıydı. Bavulun arkasındaki belli belirsiz bölmeye kasetleri ve defteri yerleştirip fermuarı çektim. Hiç belli bile olmamıştı. Bavulu yerine koyup dolabı kapattığımda doktorum ve birkaç hemşire geldi odaya.

K: Vakit geldi!

Doktor birkaç ilaç verdi bana. Sonra da odadan çıkıp, hazırlanmam için beni hemşirelerle baş başa bıraktı. Ameliyat kıyafetlerini giyip sedyeye yattım. Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. İçim alev alev yanıyordu. Odanın kapısından çıkar çıkmaz kalabalık sardı sedyenin etrafını. Annem ve babam ellerimden tutmuş endişeli gözlerle bana bakıyorlardı.

Melek Misin Şeytan Mı?Where stories live. Discover now