Bölüm 2

7.5K 253 15
                                    

( Emir SAYLAN 'dan...)

Yine, uykusuz gecelerimden birini geçirmiştim. Sabah erkenden çıktım evden. Holdinge vardığımda saat 8'di. Güvenlikler dışında kimse yoktu. Asansöre binip odamın bulunduğu kata çıktım. Ofisim, iki bölmeden oluşuyordu. Kapıdan girişte ilk bölmede, asistanıma ait bir masa vardı. Sonra bir kapı daha... Bu kapı benim odama açılıyordu.

Asansörden, ofisime doğru yürürken bir şarkı mırıldanmaya başlamıştım. Yalnız olduğumu düşünüyordum. Ofisin kapısını açıp içeri girdim. Dilimde hala aynı şarkı... Hızlı adımlarla odama yönelmiştim ki asistan masasının önünden geçerken kalakaldım. Afallamıştım. Leyla masanın başına dikilmiş kendinden emin, umursamaz bakışlarını bana yöneltmişti.

L: Günaydın efendim.

E: Gü-Günaydın.

Rezil olmuştum yine. Durumu kurtarmak istercesine çatılmış kaşlarla sordum.

E: Mesainin dokuzda başladığını bilmiyor musun?

L: Biliyorum.

E: Niye erken geldin o zaman?

L: Siz niye erken geldiniz?

Bu soru şaşırtmıştı beni. "Sana ne?" diyebilirdim ama diyemedim işte.

E: İşim var.

L: O zaman benim de işim var.

Ne demek istediğini anlamamıştım. Bakışlarımda bunu yansıtmış olacak ki... Açıklama yapmaya başladı.

L: Benim işim sizinle. Siz burada olduğunuza göre, benim de burada olmam doğal değil mi?

Yine bozmuştu beni. Ne diyeceğimi bilememiştim.

E: Peki.

Odama yöneldim. Tam içeri giriyordum ki...

L: Kahvenizi şimdi mi alırsınız, 9'u bekleyecek misiniz?

Dönüp ona baktım.

E: Mesainin dokuzda başladığını söylemiştim. Elemanlar burada değildir.

L: Ben buradayım.

Yine aynı şeyi yapmıştı. Kontrolü eline almıştı. Sinirlenmiştim.

E: Tamam. O zaman hemen istiyorum.

L: Peki efendim.

Kapıya yöneldi hemen. Bu sırada bir fikir gelmişti aklıma. Onu bozabilirdim. Tam çıkacakken...

E: Türk kahvesi...

Dönüp bana baktı. Yüzümde sinsi bir gülüş, devam ettim.

E: Türk kahvesi istiyorum.

L: Peki efendim.

Dedi yine ve çıkıp gitti. Bir kez daha, öyle kalakalmıştım. Halbuki ben onun Türk kahvesi yapmayı bilmediğini düşünmüştüm. Ama o tekrar ters köşe yapmıştı beni. İşin garibi ben kahve sevmezdim. Ne hazır kahveyi ne de Türk kahvesini... Önceki gün de o gün de gıcıklık olsun diye söylemiştim kahve istediğimi.

Odama geçtim. On dakika sonra, elinde tepsiyle içeri girdi. Masaya yaklaştı. Önce peçeteyi sonra kahveyi sonra da bir bardak sodayı bıraktı.

L: Afiyet olsun.

Çıkmak için kapıya yöneldi.

E: Bugün...

Döndü, durup bana baktı.

E: Bir toplantım vardı galiba.

L: Saat 11'de, Karataş İnşaat yetkilileriyle... Toplantı dosyası hazır. Masanıza bıraktım.

Melek Misin Şeytan Mı?Where stories live. Discover now