18.BÖLÜM: ÇETİN SOYER

4.3K 166 30
                                    

Arkadaşlar yazmaya yeniden başlıyorum. Bu bölümden sonra her hafta bir bölüm kesin atıcam. Hangi gün olacak bilmiyorum kafama göre yazdıkça atıcam. Lütfen yorumlarınızla ve oylarınızla destek verin...❤❤❤

Tunayla arabada nereye gideceğimizle ilgili kavga edip duruyorduk. Tuna nereyi istesem beğenmiyordu muzurluk çıkartıyordu ama iddiayı ben kazandığım için tamam demek zorunda kalmıştı. İlk önce çok aç olduğum için yemek yemeğe gitmek istedim. O güzel bir restorana gitmek istesede benim gitmek istediğim kebapçıya gelmek zorunda kaldı. Çünkü son zamanlarda canım acayip kebap çekiyordu. Yemeklerimizi söyledikten sonra muhabbet etmeye başladık. Tuna aslında iyi çocuktu ama bazı hareketleri biraz itici gelmiyor değildi. İlk başta güzel bir şekilde tanışmış ve itici taraflarını görmemiş olsaydım onunla iyi arkadaş olabilirdik hatta daha fazlasıda olabilirdik ama şuan bu söz konusu hile değildi. Yemeklerimiz geldikten sonra sanırım 'hayvan' gibi yemeğe daldığım için tuna bana dik dik bakıyordu. Sanki hiç yemek yiğen insan görmemiş gibi bakıyordu daha doğrusu. Ona 'ne' dermiş gibi kafa sallayıp ağzımı peçeteyle sildim. Ağızımdakini bitirip "noldu?" diye sordum tuna "daha önce çok fazla kızla buluştum hiç biri çekinmekten etrafa bakmaktan yemeklerini yiğememişti. Seninde öyle olacağını düşünmüştüm ama şimdi görüyorumki çok yanılmışım." dedikten sonra gülmeye başladı. Bende güldüm ve konjşmaya başladım. "o tarz kızları anlamıyorum madem utanıp yiğemeyeceksin neden yemek yemege çıkıyosunki?" Tuna güldü ve eliyle yememi işaret etti. Yemeğime geri gömüldüm ve tunadan önce bitirdim. Tuna ikinci bir şok yaşasada bozuntuya vermeden o da yemeğini bitirdi. Arabaya binip bir avm ye gittik. Eğlence bölümüne girip araba ve motor yarışı oynadık. Tabiki tuna kazandı. Bana dil çıkararak kaçtığında elimdeki kahveyi kafasına atmamak için zor duruyordum ama eglenmiştimde. En son oyuncak makinesine geldiğimizde tuna bana iki saattir istediğim oyuncağı alamamıştı. Pokemon oyuncağıydı o ve ben cok istiyordum. En sonunda ben oyuncagın başına geçtim ve oyuncağımi kendim aldım. Tuna muzurluk çıkartıp "parayı ben attım makineye ben almış sayılırım." diyip duruyordu ama en son ona kötü kötü bakınca susup milsakesine odaklandı. Sabahtan beri nereye gitmek istiyorsam götürmüştüm onu. Ee doğal olarakta ona ödetmiştim. Kölemdi sonuçta. Şimdide mağazaları gezip ona saçma kıyafetler giyidiriyordum. En son zorla bayan mağazasına girdirip bir elbise ve bir kaç parca eşya vermiş ve kabine yollamıştım. Çıktığı gibi çekmek icin kameramı ayarlamıştım. Tuna kısa bir süre sonra kapıdan kafasını çıkardı. "ya eylül ben bu kılıkta çıkamam."
"ya çıkıcaksın tuna. Kolemsin" dediğimde bir küfür mırıldandı.
"küfür etme. Çık hadi." dedim. Tuna etrafa bakıp dışarı çıktı. Anında fotoğraflarını çektim. O kadar komiktiki gülmekten yarılmıştım. Etrafta çalışanlarda tunaya bakıp gülüyorlardı.

Herkes gördüğü için tuna gözlük ve  şapkasını takıp podyumdaymış gibi salınarak önümde yürümeye başladı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Herkes gördüğü için tuna gözlük ve şapkasını takıp podyumdaymış gibi salınarak önümde yürümeye başladı. Tam önüme geldiğinde kafasını dizine kadar indirip hızlıca kalktı saçlarını savurmaya çalışmıştı ama kafasına çapka olduğunu unutmuştu. Bu komik hallerine gülüp bol bol fotoğraf ćektim.
Mağazadan çıktıktan sonra tuna beni eve bıraktı. Çok eglenmiştim bugün özelliklede en son mağazada hâlâ gülüyordum. Tunaysa gülmemem için beni uyarıyor ve çemkiriyordu.
"en son dedeler falan dik dik bakınca bana kabine kaçtım hemen." ben daha çok gulerken o da gülmeye başladı.
"ya eylül birlikte ćektiğimiz fotoğrafları paylaşabilirsinde sakın diyim onu paylaşma. Bir itibarım var benim." tamam der gibi kafamı salladım. O sırada eve gelmiştik. Tunaya dönüp "iyiki sinemaya gitmemişiz bak çok eğelendik." tunada başıni salladı ve gülmeye başladı. Bende gülünca uzun uzun bana baktı ve ben kemerimi çıkartırken yanağımdan öptü. Gülümsemem bir anda düştü tunaya döndüğümde "sadece arkadaşça bir öpücüktü." dedi. Kafamı sallayıp iyi geceler dedim ve arabadan indim. Odama girdiğimde üzerimi değiştirip direk yattım.
Sabah alarmımla uyandığımda hâlâ ayaklarım ağırıyordu. Tunayla dün çok fazla gezmiştik. Yataktan kalkıp üzerime siyah pantolon ve gri bir penye geçirdim. Saçımı yandan bir örgü yapıp gözlüğümü taktım. Hfif bir makyaj yapıp aşağıya indim. Annem kahvaltıyı hazırlamıştı bile ona günaydın diyip sofraya oturdum.
"dün akşam kimleydin?"
"okuldan bir arkadaşla takıldık öyle."
"hmm... kimmiş o arkadaş?"
"sen tanımazsın melike sultan. Ben kalkiyim yoksa geç kalıcam hadi bayss."
"kız dur iki lokma bir şey ye..."
"okulda atıştırırım ben." annemin elinden zor kurtulup evden kendimi dışarı zor attım. Eğer ona tunadan bahsetseydim kesinlikle konuyu didiklerdi. Dedikodu yapamazdım sabah sabah.
Okula vardığımda selin koşarak yanıma geldi.
"bebeğim yarın serhat sen ve ben pikniye gidelim diyoruz ne dersin zaten hafta sonu annişlerimizde gelir takılırız." bu gerçekten güzel bir fikirdi onaylayıp selinle sınıfa girdik. Burağın yanına oturduğumda kafasını kaldırdı. "günaydın." "günaydın"
"dün ne yaptın?" tunayla buluştuğumu ona söylemeli miydim bilmiyordum. Gerçi söylesemde söylemesemde bir şey değişmezdi. Yinede kafamı şişirmemesi için ona "evdeydim öyle takıldım kafama göre sen?" dedim. O sırada hoca girdi ve konuşmamız yarım kaldı. Hoca yoklama alırken burak "bende evdeydim." dedi. Ders bittiğinde sınıftan selinle çıktık. Yanımıza elifi aldık ve bahçeye çıktık. Okulun penceresinden serhat burak ve mert bize bakıyor ve bir şeyler konuşuyorlardı. Ne konuştuklarını tabiki bilmiyorduk ama güldükleri ve konuşmadan zevk aldıkları çok belliydi. Anlaşmalarına sevinmiştim. Selinde şuan mertle olan romantik ilk öpüşmesini anlatıyordu bize. "sonra böyle bir yakınlaştık. Tam o sırada korna sesi duyduk. Yeşil ışık yanmı çoktan." elif gülmeye başladı "sonra noldu?"
" sonra ben utandım. Cama doğru döndüm o sırada mert çenemden tutup kafamı kendisine doğru çevirdi ve öptü. Arabayıda otomatiğe almış sanırım."
"yaaa çok romantikkk." dedi elif. Bende gülerek karşılık verdim. Zil çaldığındada sınıfa girene kadar selinle dalga geçtik. Elifin bu zamana kadar sevgililerden yana pek şansı olmamış. Hepsinin farklı karakterlerde olduğunu ama tek ortak özelliklerinin salak olmaları olduğunu söylemişti. Son iki senedirde kimseyle yakın olmadığını söylemişti. Elifi bırakıp sınıfa girdik. Mert ve burakda arkamızdan sınıfa girdi. Hocada geldiğinde ders işlemeye başladık.
Burakla derste olan atışmalarımız dışında gün çok sıkıcı geçmişti. Burakla nedense kavga etmek hoşuma gitmişti hatta günün en eğlenceli olan şeyi o bile olabilirdi. Çıkışta selin ve serhatla eve yürüdük. Bu akşam serhat ve nalan teyze bizde kalacaklardı. Yarın sabahta erkenden pikniye gidecektik.
Sabah erken kalkıp kahvaltımızı yaptık. Daha sonra yola çıkıp çimenlik güzel bir piknik alanına geldik. Masalar yerine yere bir şey serip üzerine oturmayı tercih etmiştik. Annelerimiz sohbet ederken bizde dolaşmaya çıkmıştık. Selin mertle olan anılarını serhatada anlatıyor. Mertin kendisi hakkında bir şey söyleyip söylemediğini serhata sürekli sorup duruyordu. En sonunda serhat bir şey söylemediğine dair onu ikna etmiş ve elifle ilgili sorular sormaya başlamıştı. O sırada bir salıncak gördüm ve koşarak yanına gittim. Üzerine oturduğumda serhat geldi ve beni sallamaya başladı.
"ya selin hadi kızım ya başka bir şeylerde söylemiş olmalı."
"ya bir şey söylemedi diyorum serhat."
"öfff selin kesin bir şey söyledi."
"serhat ne konuşuyosunuz bilmiyorum ama sen elife karşı bir şeyler mi hissediyorsun?" sorduğum soruyla serhat salıncağı sallamayı bıraktı ve yanımdaki salıncağa oturdu. Bende salıncağımı durdurup konuşmasıni bekledim.
"aslında şey... Pek sevme falan gibi değil... Hoşlanma gibide değil aslında."
"serhat başka ne gibi olabilir?" dedi selin
"ya beğeniyorum. Yani ilgimi çekiyo biraz o kadar." sonunda itiraf edince dilimize düşmüştü. Serhatla tüm gün dalga geçmiştik. Elifinde ona karşı bir ilgisi olduğunu hissediyordum ama bunu serhata söylememiştim. Eğer öyle bir şey yoksa boşuna ümitlendirmek istemezdim.
Eve vardığımızda çok yorulmuştum. Selin ve serhat evlerine gitmişlerdi. Saat 22.30 olmuştu. Duş alıp üzerimi değiştirdim ve kendimi yatağa bıraktım çok uykum vardı.

Pazar günü tüm gün yatmış ve film izlemiştim. Şimdide pazartesi olmuş ve serhatla okula gidiyordum. Hafta sonu her zamanki gibi hızlı gećmiş ve ben zevkine varamamıştım. Okula vardığımızda ikimizinde çok uykusu vardı. O da benim gibi dün geç saate kalmış ve uykusunu alamamıştı. Sınıfa girdiğimizde tanınmadık bir yüz gördüm. Sanırım yan sınıflardandı ya da bizim sınıfa yeni gelmişti. Sırama oturup kafamı sıraya gömdüm. Burak daha sınıfta yoktu.
Zil sesiyle birlikte kafamı kaldırdım. Hoca tam o sırada sınıfa girdi. Burak hâlâ yoktu. Demin gördüğüm çocukta halâ tahtadaydı. Hoca girip öğrenciyle selamlaştı ve sohbet etmeye başladı. Sanırım onu tanıyordu. Uzun zaman oldu gibi şeyler söylemesine göre daha önce bu okulda olduğunu anlamıştım. Çocuk sınıfa döndü. O sırada göz göze geldik. Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan konuşmaya başladı. "Merhaba arkadaşlar daha önce bu okulda olmama rağmen belki beni tanımayanlarınız vardır. Ben ÇETİN SOYER umarım iyi anlaşırız." sözlerini bitirdikten sonra bana göz kırptı. Bir dakika o çetin soyer mi demişti? ç.s. o muydu? ona tekrardan baktığımda bu sefer bana daha büyük bir gülümseme gönderdi. O sırada kapı açıldı ve herkesin dikkati o yöne çevrildi.

Arkadaşlar uzun zaman sonra yazdım biliyorsunuz. Lütfen yorum ve oy ↙ vererek destek olunuz🙏🙏

Çete GüzeliWhere stories live. Discover now