32.BÖLÜM: İYİKİ VARSIN

2.7K 116 31
                                    

Arkadaşlar artık salı günleride bölüm atıcam. Lütfen yorum ve oy↙↙↙ atmayı unutmayın💙💙💙.

Çetin ve tunayı takip edip ağaçların arkasına daldım. İlerde bir çalılığın arkasına gizlendim. Daha ileriye gidemezdim ama ne konuştuklarını da duymuyordum. Çetin elleriyle bir yerleri işaret ediyordu. Sanki plan yapıyor gibiydiler. Ama ne planı? Umarım kampta kız düşürmek için onları korkutma şakası falan yapmayı planlamıyorlardır çünkü öyle bir şey olursa elife ikisinide dövdürürdüm. Ses çıkarmadan oturduğum sandalyeye geri döndüm. Akşam olmak üzereydi herkes çadırlarını kurmuştu. Selinle arabadan eşyalarımızı alıp çadırımıza yerleştirdik. Selin uyku tulumunu yerleştirdi. Bende battaniyelerimi. Uyku tulumunun içinde hayatta duramazdım. Çok dar bir alandı. Boğulur öbür dünyayı boylardım onun içinde. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra ateşin etrafına oturduk. Hocalar ateşte sucuk pişiriyorlardı. Kampların olmazsa olmazı ekmek arası sucuktu zaten. Hepimiz yemeklerimizi alıp yedik. Ben sağ tarafımda Burak yanında berke, solumda elif, yanında sırayla serhat,mert ve selin oturuyordu. Hocalar bir kaç kuraldan ve yapmamız gereken şeylerden bahsedip bizi yalnız bıraktılar. Herkes kendi arkadaş grubuyla bir yerlere uzaklaşıyordu. Bizde kendi etrafımızda daire yapmıştık.
Selin "ya bir şeyler yapalım mı?"
Elif "ne gibi?"
Selin "oyun falan mı oynasak?"
Elif "DC de de düşüp bayiliyim."
Selin "Neden olmasın?"
"Biraz daha yaratıcı şeyler bul selin."
Burak "birileri korktu galiba."
"Bana mı dedin sen onu?"
Burak" ben ortaya söyledim. Sen üstüne alındın."
"Tamam getirin şişe oynayalım."
Selin "kafana diktiğin gazoz şişesini ver onla oynayalım." seline şişeyi uzattım.
Selin "ama olmadı bu oturma düzeni. Herkes sevdiğiyle falan oturmuş. Yer değişelim." herkes oflasada yer değiştirmeye başladı. Ben yerimden kalkmadım. Daha yeni ısıtmıştım burayı. Şimdiki oturma düzenimiz solumda mert, yanında sırasıyla elif, berke ve Burak vardı. Sağımda serhat, yanında da selin vardı. Burak tam karşıma oturmuştu. Şişelerin bizim aramızda durması çok olasıydı ama benim için sorun yoktu. Ne olabilirdi ki? Şişeyi ilk selin çevirdi ve elif ile Burak çıktı.
Elif " doğruluk mu cesaret mi?"
Burak "tabiki cesaret."
Elif " tamamdır. O zaman burada en çekici bulduğun kişiyi yanağından öp." elif bunu bilerek yapmıştı. Ben olduğumu biliyordu.
Burak "memnuniyetle." yerinden kalkıp yanıma geldi ve dudağımın kenarından öptü. Ben kaskatı kesilmişken yerine geçip bana sırıtarak bakmaya devam etti. Şişeyi bu sefer Burak çeviriyordu. Berke ile serhat çıktı.
Berke "doğruluk mu cesaret mi?"
Serhat "doğruluk."
Berke " son bir hafta içinde en çok heyecanlandığın anı anlat."
Serhat biraz düşündükten sonra cevap verdi.
Serhat" sanırım elifle tuvalette kaldığımızda bana sarıldığı andı." berke ve selin anında 'ooo' lamaya başlamıştı. Elif utanıp başını öne eğdi ve gülümsedi. Bu sefer serhat çevirdi. Ben ile berke çıktı.
"Doğruluk mu cesaret mi?"
Berke "doğruluk kankacım."
"Serviste yanına oturan kız kimdi? Sabahtan beri soruyorum söylemiyorsun. Elime düştün bak."
Berke "hiç kimse..."
"Berke!"
Berke "tamam ya. Ne biliyim konuşuyoruz öyle işte."
"Vay be bu günleride görecek miydim? Berke ve bir kızla konuşmak." herkes güldü ve berke şişeyi çevirdi. Burak ve bana geldi.
Burak "doğruluk mu..."
"Cesaret" dedim sözünü bitirmeden.
Burak "güzell." diyip Piç gülüşü yaptı. Gerçekten tırsmıştım biraz. Bu şimdi beni öp falan da diyebilirdi.
Burak "ben bu hakkımı sonraya saklayabiliyor muyum?"
"Söyle işte şimdi."
Burak "ben sonraya saklamak istiyorum. Sizlik sıkıntı var mı?" herkes 'yok' der gibi kafasını salladı. Eğer ben karşı çıkarsam mızmız diye adımı çıkartırdı bu.
"Tamam." dedim ve şişeyi çevirdim. Selin ile merte geldi.
Selin "doğruluk mu cesaret mi?"
Mert "doğruluk gülüm."
Selin "telefonunun şifresi ne bitanem." herkes kahkaha atmıştı. Mert ciddileşmişti.
Mert " kızım başka bir şey sor söyleyemem." dedi.
Selin" neden bir şey mi gizliyorsun?"
Mert bir kaç şey söylesede en sonunda şifreyi söyledi. Şifresi çıkma tarihleriydi.
Selin "demek bu yüzden söylemiyordun bana. Seni çok seviyorum." diyip metre sarıldı. O an boşluğuma gelip kusuyormuş gibi yaptım. Burak ve berke görmüş olacak ki kahkaha atmaya başladılar. Onlarla birlikte bende gülmeye başladım. Ateşin başında elif, serhat, Burak ve ben kalmıştık. Selin ve mert çadıra gitmiş Berkede yorgun olduğunu söyleyip uyumaya gitmişti. 
Elif "eee biz napıyoruz?"
Serhat "sen ne yapmak istersin sevgilim?" elif utanmıştı. Gülüp başını öne eğdi. Serhatta gülmeye başladı. Çok tatlılardı.
"Neyse saat geç oldu ben yatmaya gidiyim." ayağa kalktığında Burak da benimle kalktı.
Burak "bende yatiyim o zaman. İyi geceler." dedi ve birlikte çadıra doğru ilerledik. Çadıra vardığımızda burağa dönüp "iyi geceler." dedim.
Burak "sadece bu kadar mı?"
"Ne bekliyordun?"
Burak "ne biliyim bir öpücük falan."
"Sen bugün yeterince aldın zaten." sessizce "selinle mert çıkmasına rağmen biz daha çok öpüşüyoruz." dedim. Burak gülmeye başladı ve "duydum." dedi ve çadırına girdi. Bende utanarak çadıra girdim ama girmemle çıkmam bir oldu. Selinle mert sarmaş dolaş uyuyakalmıştı. Selini dürtmeye başladım ama uyanmıyordu. O sırada başının yanındaki hapları gördüm. Selinin uyku problemi vardı. Bu yüzden uyku ilacı kullanırdı. Sanırım yine içmişti ve onu uyandırmak kesinlikle imkansızdı. Çadırdan çıkıp burağın çadırına gittim. O yardım edebilirdi. Çadırına tıklattım. Fermuarı açıp sırıttı ve "ne kadar çabuk özledin beni?" dedi. Yapmacık bir gülüşle
"Hııı... Ne demezsin?"
Burak "Noldu?"
"Ya mert ve selin bizim çadırda uyuyakalmış. Selin ilac kullandığı için hayatta uyanmaz. Sanırım mertte içmiş."
Burak "benden ne istiyorsun yani?"
"Merti sırtına alıp çadırınıza getirsrne."
Burak "ne? Saçmalama ben taşımam o davarı."
"E ben napıcam o zaman? Bu soğukta dışarda mı yatiyim?"
Burak "bu çadır iki kişilik istersen gelebilirsiniz." diyip sırıttı.
"Çok beklersiniz." diyip ayağa kalktım.
Burak "valla kızım dışarda donmak istiyorsan benim sorunun değil. Ben teklifte bulundum." dedi ve çadırın fermuarını kapattı.
"Öküz ya."
Burak "duydum!"
"Öf be." diyip çadıra gittim. Bir kaç kez dürtmeme rağmen kalkmamışlardı yine. Ateşin başına elifin yanına döndüm. Onunla kalabilirdim.
"Elif?"
"Noldu eylül? Sen yatmamış mıydın?" ona durumu anlattım.
Elif "eylül gerçekten gel derdim ama bugün sonradan bir hoca daha geldi. Benimle kalıyor." bir kaç küfür mırıldandım.
Elif "ne yapabiliriz ki? Mert kimle kalıyormuş?"
"Burakla."
"E tamam burakla kalın siz bu gecelik. Sanki hiç birlikte uyumadınız?"
Serhat "ne burakla birlikte mi uyudun sen? Ne zaman?" serhatın sorularından kacmak için hemen çadırıma döndüm. Eşyalarımın üzerinde yatıyorlardı. Onları da alamazdım. Burağın çadırına yastığımı alıp gittim. Fermuarı açıp gülerek beni içeriye aldı. İçeriye girdiğimde iki tane uyku tulumu vardı. Biri çift kişilikti.
"Burak battaniyen yok mu?"
"Ne battaniyesi kızım. Uyku tulumu var işte."
"Ben uyku tulumuyla yatamıyorum çok dar orası."
"Bu çift kişilik bununla yat daha geniş." uyku tulumunun içine girmemle çıkmam bir oldu.
"Bu çift kişilikken böyleyse tek kişiliği düşünemiyorum. Ben kalamam bunda."
Burak "e kızım napiyim şimdi battaniye yok."
"Ya tamam sen yat. Ben hallederim bir şekilde." dedim.
Burak "olmaz öyle. Dur ben halledicem." diyip ayağa kalktı. Çadırın altına çift kişilik olan uyku tulumunu serdi.
Burak "tamam başka çare yok. Bunun üzerinde yatıcaz üzerimizede ceketini sereriz."
"Olmaz."
Burak "neden?"
"Çok yakın oluruz."
Burak "valla eylül başka yapabilecek bir şeyim yok." tamam der gibi başımı salladım ve yastığımı uyku tulumunun üstüne koydum. Burak kıyafetlerimin üzerine üşümemem için kendi kazaklarından birini giydirdi. Uzandığımızda da üzerime ceketini örttü.
"E sen üşürsün böyle sende ceketin içine gir."
Burak " bana bir şey olmaz. Sen ısınmana bak." dedi. Burağa yaklaşıp onu ceketin altına aldım. Uyumadan önce kulağıma 'iyiki varsın' dediğini hayal meyal hatırlıyorum.

Bence güzel bir bölüm oldu. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve oy↙↙↙ atmayı unutmayın💙💙.

Çete GüzeliWhere stories live. Discover now