31.BÖLÜM: KAMP

2.9K 112 24
                                    

Arkadaşlar dediğim gibi her cuma bölüm atıcam. Yorum atmayı ve oy↙↙↙ vermeyi unutmayın💙 sizleri seviyorum iyi okumalar💙.

Sabah kalktığımda okula geç kalmak üzereydim. Üzerimi değiştirip hemen hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı dağnık bir topuz yapıp çantamı hazırladım. Annem beni nasıl kaldırmamıştı? Sonradan hatırladım. Dün akşam bana sabah erken çıkacağını bir kaç tane alarm kurmamı söylemişti. Bense tabiki tek alarm kurmuş ve uyanamamıştım. Telefonuma o sırada bir mesaj geldi.

Burak'tan: Kapıdayım. Okula geç kalmak istemezsin bence;)

Eylül'den: 10 dakikaya kapıdayım.

Eşyalarımı alarak aşağıya indim. Buz dolabından bir kaç şey ağzıma atıp ayakkabılarımı giyidim. Evden çıktığımda Burak her zamanki gibi arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Yanına gidip "günaydın" dedim.
"Günaydın." diyip arabanın kapısını açtı.
"Bugün değişik bir şekilde kibarsınız Burak bey."
"İçimden geldi." ikimizde gülüp arabaya bindik. Okula kısa sürede varmıştık. Ders zili yaklaşık 10 dakika önce çalmıştı. Normalde gitsem hoca derse almaz geç kağıdı getirmemi isterdi ama yanımda okulun sahibinin oğlu varken bu mümkün değildi. Burakla birlikte sınıfa girdik. Hoca ve sınıftakiler bize bir süre baktı. Yavaşça yerime geçerek oturdum ve ders devam etti.
Tenefüs olduğunda Burak hâlâ sırasında uyuyordu. Kafası bana dönüktü. Elini yavaşça kaldırıp saçlarına dokundum. Yumuşak dalgalı saçları vardı. Bir kaç saniye saçlarıyla oynayıp elimi indirdim. Burak gözlerini açıp bana baktı ve güldü. Uyumuyordu. Hemen önümd döndüm ve defterlerimle ilgilenmeye başladım. Burak yerinden kalkıp kulağıma eğildi.
"Biraz daha oynasaydın. Hoşuma gitmişti." dedi.
"Bence sus yoksa ben seni sustururum."
"Öperek mi? Eğer öyleyse hiç susmam." ona döndüm ve yumruğunu gösterdim.
"Yumruk atarak." dedim ve yapma bir şekilde güldüm. Sırıtıp önüne döndü.
O sırada elif yanımıza geldi.
Elif "naber eylül?"
"İyi senden naber?"
Elif "iyiyim bende. Her sene olduğu gibi ara tatilde yine kampa gidilecek. Gelecek misiniz? Ona göre isminizi yazıcam."
"Sen mi organize ediyorsun?"
Elif "evet. Her sene ben organize ediyorum. İzci sertifikam var o yüzden hocadan sonra kampta sözü dinlenecek kişi ben oluyorum. Hocalarda bana düzenletiyor."
Burak "havalıymış. Kaybolsak bulur musun?" hepimiz güldük.
"Valla sen kaybolursan elifi oyalar yine buldurtmam seni." dedim. Burak bana sırıtıp ayağa kalktı. Gitmeden önce elife geleceğini söyledi ve sınıftan çıktı.
Elif "eylül sende geliyorsun dimi çok eğleniriz."
"Dün akşam anneme sordum. Geliyorum." elif çok sevindi ve diğerlerine de sormak için uzaklaştı. Haftaya kampta çok eğlenecektik.

1 hafta sonra
Eşyalarımızı servise yüklemeye çalışıyorduk ama pek sığdığı söylenemezdi. Bugün kampa gidecektik ve bir hafta orada kalacaktık. Hepimiz çok heyecanlıydık özelliklede selin. Herkes kendi çadırını getirmişti. Çadırlar başka bir araçla önden gitmişlerdi. Şimdide servise herkes kendi eşyasını koymaya çalışıyordu. Çok bir ihtiyacım yoktu o yüzden orta boyda bir okul çantasını doldurmuştum. Elifte benim gibi bir çanta kullanmıştı ama selin küçük bir bavulla gelmişti ve orada her şeye ihtiyacımız olabilir demişti. Hepimiz gülmüştük. Elifse bizden biraz uzakta gelen kişilerin isimlerini kontrol ediyordu. Yanına gidip
"Elif ben binmeden önce lavaboya gidiyorum haber olsun tamam mı?"
"Tamamdır hayatım sen git. 15 dakikaya gideriz ona göre gel. Bir şey olursa mesaj atarsın."
"Tamamdır. Sen bana yer ayırırsın serviste."
"Tamam canım." elifin yanından ayrılıp lavaboya doğru ilerledim. Yaklaşık 10 dakikada işimi halledip üzerimi ve saçlarımı düzelttim. Lavabodan çıktığımda servisin dışında kalan son bir kaç kişide servise biniyordu. Onlarla birlikte bende bindim. Elif şoförün yanında oturmuştu. Yanına gidip kulağına eğildim.
"Ben nerde oturuyorum?"
Elif "canım bir tek burağın yanı boştu. Arka dörtlüde selinlerle biz oturuyoruz önümüzdede siz zaten."
"Tamam canım ben geçiyorum arkaya."
Elif "bende geldim şimdi zaten." arkaya geçip burağın yanına oturdum.
"Burak ben cam kenarında otursam olur mu?"
Burak telefondan başını kaldırıp bana döndü.
"Neden?"
"Ben cam kenarında yolculuk yapmayı seviyorum çünkü." Burak "hmm" diyerek bana döndü. Elindeki telefonu bıraktı.
"Valla bir öpücük verirsen neden olmasın?" diyerek sırıttı. Birden uzanıp yanağından öptüm. Selin bizi görüp 'ooo' lamaya başlamıştı bile.
"Öpücüğünü aldığına göre geçebilirim." dedim ve ayağa kalktım. Burak sırıtıp ayağa kalktı ve bana yer verdi. Cam kenarına oturduğum gibi camı açtım. Hava bugün çok güzeldi. Dedikleri gibi ısınmıştı ama çok da sıcak değildi. Tam sevdiğim gibiydi. Burak kulağıma eğilip
"Bu kadar kolay olacağını bilseydim daha önceden isterdim." dedi. Sanki duymamış gibi davrandım. O sırada araba hareket etmeye başladı elifte bize doğru geliyordu. Tam arkamda elif onun yanında serhat, mert ve selin olarak sırayla oturmuşlardı. Önlerinde sol tarafta biz sağ taraftada berke ile bir kız oturuyordu.

Bir kaç saattir yoldaydık. Hava biraz soğuk olduğu için pencereyi kapattım. Selin ve mert sarmaş dolaş telefonla oynuyorlardı. Serhat ve elif uyumuşlardı. Berke ve kızda muhabbet ediyorlardı. Burağa döndüğümde telefonuyla ilgilendiğini gördüm. Arabaya bindiğimizden beri elinden bırakmamıştı. Direk baksam kesin baktırmazdı. O yüzden uyumuş numarası yaptım ve kafam sanki yanlışıkla onun omzuna düşmüş gibi yaptım. Bir an kaskatı kesildiğini hissettim. Sonra rahatladı. Tek gözümü açtığımda notlar bölümünü açmıştı ve tam olarak şunları yazdı.

Eylül uyumadığını ve telefonuma bakmaya çalıştığını biliyorum. Hemen telefonumdan gözlerini çekmezsen seni öperim;)

Kafamı hemen kaldırıp cama döndüm. O sırada Burak bir kahkaha patlattı. Hatta o kadar sesli gülüyordu ki tüm servis bize bakıyordu. Elimle hemen ağzını kapatıp
"Serhat ve elif uyuyor sus." dedim. Burak başını sallayınca elini ağzından çektim. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Yol boyunca bu böyle devam etti. 'Sus' demek ve kötü bakışlar atmak dışında hiç bir şey yapmadan kamp alanına vardık. Herkes elifin ve hocanın gösterdiği belli yerlere çadırlarını kurmaya başladı. Selin ve ben, sağ tarafımızdaki çadırda mert ve Burak, sol tarafımızdaki çadırdada berke ve serhat kalacaktı. Bizim önümüzdeki çadırda da elif tek başına kalacaktı. Herkes çadırlarını kurmaya başlamıştı. Selin ve mert bizim çadırı kuruyorlardı bende önüne bir sandalye açıp oturdum ve onların komik kavgalarını izlemeye başladım. İkiside bir çadırı kurana kadar on kere kavga etmişlerdi. O sırada Burak bana seslendi.
"Öyle oturup gülmekle olmuyor. Gel de yardım et." oflayarak yerimden kalktım ve yanına gittim.
"Şurdan tut." diyerek bir geri gösterdi. Oradan tuttum. Çadırı bir sağa bir sola döndürmeye başladı.
"Ya Burak düzgün yapsana düşücem şimdi."
Burak "e kızım ne biliyim ben çadır kurmasını sabit durmaya çalış." bir kaç kere uğraştıktan sonra biraz daha sağa gitmemi söyledi. O sırada Ayağım çadırın demirine takıldı ve çadırın üstüne düştüm. Ardımdan da Burak üzerime düştü.
"Oha burak çok ağırsın kalk üzerimden." Burak tam kalkarken ayağı bir daha takıldı ve bir daha üzerime düştü. O sırada selin "ooo biz rahatsız etmeyelim sizi" gibi şeyler söylemeye başladı. Burak hemen üzerimden kalktı. Ardından beni de kaldırdı.
"Ben gidiyorum ya yapamıyorum işte. Selin ve mert bitirmiş söyle metre yardım etsin." dedim ve gidip sandalyeme geri oturdum. Arkamdan gülüp eliyle kafasının arkasındaki saçlarını karıştırdı. O sırada çetin ve tunanın ağaçların arasına doğru gittiklerini gördüm ve peşlerine takıldım.

Oy↙↙↙ ve yorum atmayı unutmayın. Umarım beğenmişsinizdir💙💙💙.

Çete GüzeliDonde viven las historias. Descúbrelo ahora