47.BÖLÜM: ÖPÜCÜK

2K 90 14
                                    

Oy↙↙↙ ve yorum atmayı unutmayınnn. Sizleri seviyorum. İyi okumalar...

Hepimiz üzerimizi değiştirmiş içeride oturuyorduk. Saatlerce elifin sirke ve tuz yiyişine gülmüştüm. Şimdi elinde sürahi ve bardakla oturuyordu. Serhatta ona bakıp sırıtıyordu. Elife dönüp "eee sen bir şeyler yaptın serhat niye yapmadı?" diye sordum. Bunları söylerken serhat sus diye işaret yapsada söylemememi sağlayamamıştı. Elif birden yerinde doğrulup serhat kötü kötü bakmaya başladı.
Elif "sen de limon suyu içecektin hani?" diye sordu.
Serhat "ne gerek var şimdi bir tanem?"
Elif "kalk!" dediği anda serhat ayağa kalktı ve birlikte mutfağa gittiler. Bu eğlenceyi kaçıramazdım. Hemen peşlerinden gidip onlara baktım. Elif Buzdolabından limon suyunu çıkardı ve serhat verdi.
Serhat "kaşık vermeyecek misin?"
Elif "hayır. Direk Kadana dikiceksin. Aniden fazla iç de yüzünü bir göriyim."
Serhat "ya sen ne cani bir kız oldun? Ölmemi mi istiyorsun?" elif gülerek baş salladı ve telefonunu çıkarıp video çekmeye başladı.
Elif "iç!" dedi sert bir sesle. Serhat ikiletmedj ve yavaşça ağzına damlatmaya çalıştı. Elif şişenin arkasından hafifçe vurunca serhatın ağzı limon suyuyla doldu.
Elif "yut onu!" dedi hemen. Serhat başını olumsuz anlamda salladı ve elifin yüzüne limon suyunu püskürttü. Tam o sırada bir kahkaha patlattım. İkisininde yüzü mükemmeldi. Serhat elife hemen bir peçete verdi ve
"Özür dilerim elif. Bilerek olmadı." dedi. Elif yüzünü sildi ve öldürecekmiş gibi serhata baktı. Serhat kaçması gerektiğini anlayıp mutfaktan dışarıya çıktı. Hemen montunu ona verdim. Burak arabanın anahtarını serhata fırlattı. Serhatın anahtarı yakalaması ve evden çıkması bir oldu. Ardından hepimiz kahkaha atıyorduk. Elifde sinirle üst kata çıktı ve bir kaç dakika sonra üzerini değiştirmiş bir şekilde indi.
Elif "gelmedi mi hâlâ?" diye sordu.
Selin "kızım çocuğa nasıl baktıysan artık bir kaç gün buraya geleceğini düşünmüyorum." dedi ve hepimiz kahkaha attık.

Saat neredeyse sekize geliyordu. Serhat iki saattir ortalıkta yoktu. Elifin siniri dinmiş bir şeyler tıkınıyordu. O sırada kapı çaldı ve elif hemen yerinden fırladı. Hepimiz ne yapacağını anlamamıştık. Ben kapıyı açmaya gittiğimde elif elinde bir kova buzlu suyla çıktı. Serhat gülerek bize bakarken elifin attığı suyla şoka uğramış ve yere yığılmıştı. Hepimiz bir kaç dakika olanları idrak etmeye çalışırken elif o kadar içten gülüyorduki hepimiz birden gülmeye başladık. Serhat dirseklerine dayanarak bize baktı ve "hakettim." dedi. Elif daha sonra serhat yerden kaldırdı ve yanağından öptü. Bunca şeye rağmen hâlâ birbirlerini sevdikleri çok belliydi. Srrhatta elifin saçından öptü ve üst kata çıktı.

Serhat ve elif kapının önünü temizleyip yanımıza geldiler. Herkes kendi halinde takılıyordu. Burak birden ayağa kalktı ve benide bileğimden tutup kaldırdı.
"Noldu?" diye sordum.
Burak "gel benimle." dedi ve beni üst kata kendi odasına çıkardı. İçeriye girdiğimizde beni yatağına oturttu ve yanıma oturdu.
"Bir şey mi oldu Burak?"
Burak "bir şey olmadı. Sabahtan beri yalnız kalamadık birazda benimle ilgilen." dedi ve sırıttı. Bende güldüm ve ona döndüm.
"Nasıl ilgilenecekmişim?"
Burak "öpebilirsin mesela." dedi ve yaklaştı. Şuan suratımın domatese gibi kırmızı olduğunu biliyordum çünkü suratım dahil her tarafım yanıyordu. Burak biraz daha yaklaştı ve güldü. O sırıttıkça vücuduma bir karıncalanma hissediyordum. Tek bir gülüşü bile beni heyecanlandırıyordu.
Burak "utandın mı sen?" diye sordu.
"Ne alakası var?" dedim ve gözlerimi kaçırdım. Burak burunlarımızı değdirdi ve dudağımın üzerinden konuşmaya devam etti. O sırada çalan telefonuyla hemen önüme döndüm. Burak bir kaç küfür mırıldandıktan sonra telefonunu meşgule attı ve bana döndü.
Burak "nerede kalmıştık?" dedi ve yaklaştı. Otamatikmen gözlerim kapanırken içeriye paldır küldür birinin girmesiyle burağı ittirdim. O yataktan düşerken ayağa kalktım. Gelen mertti.
Burak "yavaş girsene lan öküx!" dedi ve ayağa kalktı.
Mert "abi oyun oynayacağıx da sizi cağırmamı söylediler." dedi ve dışarıya çıktı. Burağa hiç bakmadan mertin peşinden giderken onunda peşinden geldiğini biliyordum. Arkamdan gelip eliyle aralık olan kapıyı kapattı. Arkama döndüğümde çok yakındık.
Burak "başladığımız isi bitirmeliyiz bence." dedi ve gülerek yaklaşmaya başladı. Tam o sırada kapının çalmasıyla burağın sinirli yüzüne karşı güldüm.
"Evren beni öpmeni istemiyor sanırım." dedim ve kapı ve arasından çıktım. Burak sinirle kapıyı açtı.
Selin "hadi sizi bekliyoruz." dedi.
Burak "bizim az işimiz var bekleyiverin." dedi ve kapıyı selinin suratına kapattı.
Burak "başladığım işi yarım bırakmayı sevmem." dedi ve yanıma iki adımda geldi. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve eğilerek dudaklarımızı birleştirdi. Ellerimi nereye koyacağıma karar vermezken sağ elimi aldı ve saçlarının arkasına bıraktı. İki elimide boynuna doladım ve saçlarıyla oynamaya başladım. Burakta yüzümde olan ellerini beline indirdi. Bir kaç dakika sonra geri çekildi ve alnını alnıma yasladı.
"Çilekli... Güzelmiş." dedi ve tebessüm etti. Havuzdan çıktıktan sonra dudaklarım kurumasın diye sürdüğüm dudak kreminden bahsediyordu. Ellerimle saçlarıyla oynamaya devam ederken
"Aşağıda bizi bekliyorlar." dedim.
Burak " biz burada kalsak olmaz mı?" dedi ve burnundan öptü.
"Buraya birlikte vakit geçirmeye geldik Burak. Hadi inelim." dedim ve elinden tutup kapıya doğru sürükledim.
Aşağıya indiğimizde
Mert "sonunda gelebildiniz." dedi.
Burak "işimiz vardı." dediğinde dirseğimle karnına vurdum. Burak 'ah' dedi ve karnını tuttu. Herkes gülerken bizde koltuğa geçip oturduk.
"EE ne oyunu oynuyoruz?"
Serhat "valla ne oyunu bulduysam aldım. Monopoly var kızma birader var tavla var uno var. Hangisini isterseniz onu oynayalım." dedi ve bize baktı.
Elif "bence monopoly oynayalim." dedi. Hepimiz onu onayladık ve oyunu kurduk. Kızlarla yiyecek ve içecek bir şeyler getirdik ve oyuna başladık.

Oyunun sonunda kazanan buraktı. Hile yaptığından diğerleri şüphelensede yanımda oturduğu için hile yapmadığını biliyordum.
Mert "nasıl Burak yenebilir ya?" diye sordu.
"Omca şirket yönetiyor. Hesap kitap işlerinden çözmüştür oyununda." dedim. Hepsi beni onayladı. Bir kaç tur daha oynadıktan sonra kaldırdık. Çünkü biri hariç hepsini Burak kazanmıştı. Tek oyunu hileyle kazanmasına rağmen mert saatlerdir böbürleniyordu. Herkes yine kendi kafasına göre takılınca bende dönüo burağa sarıldım. Burak ilk başta şaşırsada hemen karşılık verdi. Elindeki telefona baktığımda saat onikiye geliyordu. Burak birden telefonunu kapattı ve ayağa kalkarak beni kucağına aldı.
"Napıyorsun Burak?" diye sordum. Bizimkiler bize bakıyordu.
Burak "uyumaya gidiyoruz." dedi ve üst kata çıkmaya başladı. Ne kadar bizimkiler olsa da utanmıştım. Üst kata çıktığımızda Burak benim odama girdi. Beni yatağın üstüne bıraktı ve
"Üstünü değişte gel." dedi ve göz kırparak odadan çıktı. Kesin kıpkırmızı olmuştum. Üzerini değiştirip yatağa geri oturdum. Gitmeli miyim? Diye düşünüyordum. Ne diyecektim ki gidip 'beni çağırmıştın geldim' mi? Ya öylesine söylediği bir şeyse? Diye düşünerek saçlarımı karıştırdım. O sırada birisi kapıyı çaldı. Ayağa kalktım ve kapıyı açtım.
Burak "nerede kaldın be kızım. İki saattir seni bekliyorum." dedi.
"Anca giyidim." dedim. Burak gülerek elimden tuttu ve beni kendi odasına götürdü. İçeriye girip yorganı açtı ve beni içine yatıdı. Daha sonra yatağın diğer tarafına geçti ve o da yorganın altına girdi. Karnımdan tutarak beni kendine çekti ve arkamdan sarıldı.
Burak "İyi geceler güzelim." dedi. Gülümsedim ve bende ona cevap verdim.
"İyi geceler sevgilim." ona sevgilim dediğimde güldü ve basını boynuma gömdü. Onu gerçekten çok seviyordum. Bunu o da çok iyi biliyordu.

Biraz geç geldi bu bölüm özür dilerim. Oy↙↙↙ ve yorum atmayı unutmayın. Sizleri seviyorum.

Çete GüzeliΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα