49.BÖLÜM: OJE

1.7K 80 25
                                    

İyi okumalar💙💙💙

Kızlarla elifin odasına çıkmış ve yatağa kendimizi atmıştık. Bu gece birlikte takılacaktık. Serhat ve mert sürekli içeriye girmek için bahane bulsada onları içeriye almamıştık. Bu gece kızlar partisi yapacaktık. Hepimiz eşofmanlarımızı giyimiş ve atıştırmalıklarımızı yanımıza almıştık.
Elif "eee hangi filmi izleyelim?" diye sordu.
Selin "valla ağlamak istiyorum ben duygusal bir film olsun."
"Clouds diye bir film varmış herkesi ağlattığını duydum." dedim.
Selin "ben onu izledim ama isterseniz bir daha izleyelim." dedi.
Elif "hayır ya hic birimizin izlemediği bir film olsun." dedi.
"Aşk ve gurur izleyelim mi? Dönem filmlerine bayılıyorum. Bu da onlardan biri." dedim. Kızlar bu fikre hayır diyemedi ve filmi açtık.

Bir kaç saat sonra odadan çıktık. İceceğimiz bitmişti. Selin tuvalete gidecekti. Elif de içecek almaya bense çarpılmamak için yere Döktüğümüz cipsleri temizleyecektim. Kızların çıkmasının ardından kapı kapandı. Sanırım yine serhat 'bende kızım bensiz olmaz' diyerek içeriye girmeye çalışacaktı.
"Serhat çıkar mısın?" diyerek arkamı döndüm ama gelen buraktı.
Burak "ben geldim güzelim." dedi ve bana arkamdan sarıldı. Kafamı geriye atarak omzuna koydum.
"Noldu ?" diye sordum.
Burak "seni yanına gelmem için illa bir neden mi olması lazım. Seni görmek istedim." dedi. Güldüm ve ona döndüm.
"Bugün çok mu sevgi pötürcüğü olduk acaba?" dedim. Burak yüzünü ekşiterek "o ne demek kıxım?" dedi. Onun bu yüz ifadesine güldüm ve yanağından öptüm. Daha sonra kolundan tutarak onu odadan dışarıya sürükledim. O kadar ağırdıki tüm gücümü kullanarak bir kaç adım ilerletmiştim. En sonunda kolunu bırakıp arkasına geçtim ve ittirmeye başladım. Bu işey yaramıştı çünkü şuan dışarıda bana bakıyordu. Ciddi bir ifadeyle
"Bu kızlar gecesi siz gelemezsiniz." dedim.
Burak "burası benim evim kızım. İstersem gelirim." dedi. Kaşlarımı satarak burada baktım.
"Burak ya!" dedim. Burak güldü ve yanağımdan hızlıca bir öpücük alarak aşağıya indi. Bende arkasından gülerek kapıyı kapattım.

Kızlarla bir kaç saat sonra evdeki olağanüstü sessizlik yüzünden dışarıya çıktık. Bu kadar sessizlik normal değildi. Aşağıya indiğimizde hepimiz kahkaha atmaya başladık. Hatta elif gülerken merdivenin ucundan bile düşmüştü. Bu manzara harikaydı. Serhat ve mert burağı sandalyeye bağlamış ve ağzını bantlamışlardı. Mert burağın saçlarını yaparken serhatsa selinin ojesini burağın parmaklarına sürüyordu. Artık ne kadar süredir böylelerse Burak karşı koymayı bırakmış televizyondan mac izliyordu. Bizi gördüklerinde serhat koşarak yanımıza geldi.
"Selin senin ojeni kullandım helal et." dedi. Selin daha çok gülmeye başladı.
O sırada mert burağın üstten bağladığı saçlarının önüne çıtçıtlı bir toka taktı ve "bitti." diye bağırdı. Hemen telefonumu çıkartıp burağın fotoğraflarını çekmeye başladım. Burak o sırada kıpırdanmaya başladı. Bağlı olmasa hepimizi öldürebilecek durumdaydı. Hemen çektiğim bir kaç fotoğraflarını snapchatteki gizli galerime kaydettim. Çünkü çözülünce kesin silecekti. Bu kozları kaybedemezdim. Fotoğraflarını çektikten sonra yanına gittim ve hızlıca ağzındaki bantı açtım. Burak bir kaç küfür mırıldandı ve
"Kızım yavaş açsana!" diye bağırdı. Arkasına geçip hemen ellerini çözdüm. Hâlâ gülüyordum. Burağın hem el bende ayak tırnakları oje içindeydi. Serhat ırnağı dışında her yere oje sürmüştü . Hemen burağı çözdükten sonra yanağından öptüm. Çok sinirliydi ve bu sinirle katil olabilirdi. Biraz yumuşar gibi oldu ama bu yumuşama serhat ve merti gülüşürken görene kadardı. Burağın onlara bakarak ayağa kalkması bile onların koşarak yukarıya kaçmalarına yetmişti. Burak tam yukarıya çıkarken elif önünü kesti.
Elif "Burak merti bilmem ama serhat öyle bir dövki bana muhtaç kalsın." dedi. Burak elife güldü ve "memnuniyetle" diyerek yukarıya çıktı. Selin burağın arkasından endişeli bir şekilde yukarıya çıkarken elif masadaki cipsi aldı ve televizyonun karşısına oturdu. Bunlar sevgiliyken böylelerse düşman olsalar serhat yaşamıyor olurdu büyük ihtimal.

Akşam yemeğine oturduğumuz da elif serhatın ojeli parmaklarına bakıp gülüyordu. Selinse mertin kısacık kalan saçlarına. Burak mertin saclarinin yarısını kesmişti. Serhatinda tırnaklarına oje sürüp tüm asetonlari kendi odasına almıştı.
Serhat "elif yeter gülme artık. Sinirlerimi bozuyorsun!" dedi. Elif gülerek "bozulursa nolur ojeli tırnaklarınla tırmıklar mısın?" dedi ve sesli bir kahkaha attı. Serhat sabır dilerken masadaki herkes onların haline gülüyordu. Yemeklerimizi yiyip kalktıktan sonra eşyalarımızı toplamaya çıktık. Yarın geri dönüyorduk. Bir hafta çok cabuk geçmişti ve hayatımda geçidiğim en güzel günler arasına kesinlikle girecekti. Eşyalarımı toplarken odaya Burak girdi.
"Biliyorsun biraz daha kalabilirix burada." dedi. Dolabın önünden kalktim ve yanina gittim.
"Sacmalama Burak bu yıl sınava girecegiz. Daha fazla derslerden geri kalamam." dedim.
Burak "sen nasıl istersen öyle olsun güzelim." dedi ve alnımdan öpüp geri çekildi. Ona sıkıca sarıldım ve eşyalarını toplaması için odasına gönderdim. Yaklaşık bir saat sonra herkes hazırdı. Son kez evi kontrol ettik ve kapıyı kilitleyerek arabalara doğru gittik. O sırada mert durdu ve bize seslendi.
Mert "gençler!"
Serhat "noldu kardeşim?"
Mert "buraya kadar onca geldik. Bir hatıra fotoğrafımız olmasın mı?" dedi ve güldü. Hepimiz gülerek mertin yanına geçtik. Aramızda en uzun boylu olan Burak olduğu için telefonu o aldı ve bizde arkasına dizildik. Bir kaç selfy çektikten sonra arabalara bindik ve evlerimizin yolunu tuttuk.

Eve vardığımda annem beni kapıda karşıladı.
"Hoşgeldin kıxım. Tatil nasıl geçti?" dedi ve elimdeki çantamı alıp kapının kenarına bıraktı. Ayakkabılarımı çıkardım ve anneme kocaman sarıldım. Onu özlemiştim. Kamp, hastane,tatil,dedemler derken onu çok ihmal etmiştim. Annemde bana sıkıca sarıldı ve içeriye geçtik.
Annem "eee ne oldu anlat bakalım." dedi.
"Anlatırım anne ama ondan önce üstümü değiştiriyim, eşyalarımı falan yerlrştiriyim." dedim. Annem kafasıyla onayladı ve ayağa kalktı.
"Sen işlerini yaparken bende en sevdiğin kurabiyeden yapiyim o zaman." dedi ve mutfağa gitti. Ona gülümsedim ve çantamı alıp üst kata çıktım.

Aşağıya indiğimde annem kurabiyeleri masaya koymuş televizyonu kurcalıyordu. En sonunda bir film açıp durdu. Kurabiyelerin yeni fırından çıktığı her halinden belliydi. Kokusu buraya kadar gelmişti. Annemin yanına koltuğa kendimi hızlıca attım ve kurabiyelerden bir tane ağzıma attım. Gerçekten muhteşem olmuşlardı.
"Annecim sen bırak işini. Gel seninle pastane açalım. Bak gerçekten çok kazanırsın." dedim ve güldüm. Annemde bu söylediklerime güldü ve bir tane kurabiyeyi o da ağzına attı.
Annem "eee anlat ne yaptınız?" dedi ve televizyonu kapattı. Oturduğum yerde dikleştim ve anneme dönerek anlatmaya başladım.
"Şimdi gittik tamam mı. Kocaman havuzu, bahçesi falan olan bir eve geldik."

Yaklaşık bir saattir anneme olanları anlatıyordum.
"Anne o kadar komiktilerki serhat elifin korkusuna eve gelememişti. Gelduğindede kocaman bir buzlu su kovası yedi. Yüz ifadesi harikaydı." dedim. İkimizde kahkaha atıyorduk.
Annem "ben burağın fotoğrafını bir daha görmek istiyorum. Çok komikti." dedi ve kahkaha atmaya başladı. Burağın fotoğrafını ona bir daha gösterdim ve ikimizde daha çok gülmeye başladık. Annemi çok seviyordum. Onunla dedikodu yapmak bir ayrı güzeldi ama.

Bölümler biraz geç geliyor farkındayım ama bu aralar pek yazasım gelmiyor. Bölümleri yazdıkça atıuorum. İyi okumalar💜

Çete GüzeliWhere stories live. Discover now