19| 'Bir sözüne ölmek, güzeldir vesselam.'

Start from the beginning
                                    

Koluma tutunan ellerle durdum. "Düşmeyin diye," çatık kaşlarım ile gözlerine baktım ve taviz vermeden yürümeye devam ettim. İlerlerken gözüm yerde duran gazeteye çarptı. Bu sefer farklıydı, yaprağı koparılmış yola atılmıştı. Taehyung'un elleri arasından çıktım ve yerde duran gazete parçasını aldım.

Gardenya bu sabah basıma yine yazı vermişti. O kısım yırtılmış ve yere atılmıştı. Kim olduğunu bilmek ve onu bulmak çok istiyordum. Yazıları güzeldi ama ölümdü. Bu uğurda ölen onlarca yazar olarak kalacaktı tarihte. Belki ölümü benim elimden bile olabilirdi. Emin olduğum tek bir şey vardı, o da üzücü bir sona kurban gideceğiydi.

*"Daha ne kadar eğileceksin? Oğulların Güney tarafında kahpece vuruldu, eğilmediler! Sen daha ne kadar eğileceksin? Vatan evlatlarının sıcaktan nefesleri, susuzluktan ciğerleri kesildi. Eğilmediler! Sen daha ne kadar eğileceksin? Güney de bir adım geri atmamak için kendilerini siperlere bağladılar, eğilmediler! Sen daha ne kadar eğileceksin? Meydanda  senin gözünün önünde kurşunlandılar eğilmediler! Sen daha ne kadar eğileceksin? Sen o kanlı vatanın yatağına başını nasıl yaslayabileceksin? Şimdi senin yasın tutulmayacak, ama onlar balolar düzenleyecekler, senin askerlerine edilen ağıtları, onların dans müzikleri bastıracak daha ne kadar eğileceksin? Eğildin eğileceğin kadar, o denli eğilmişken yerlerde sürünen o vatanı almadan kalkma…"

-Gardenya

Yutkundum ve seslice ofladım. "Asla durmayacak!" Taehyung gözlerime baktı ve sinirle söylendi. İşte yine başlıyorduk. "Neden susacakmış? Neden sesini kesecekmiş? Denilenler, yazılanlar yalan mı? Neden biz susacak mışız?" Bunları ondan duymak beni yaralasa dahi haklıydı. Gözüm dönmüştü artık, elini sertçe tuttum ve sokaktan ellerini tutarak geçtim.

Elfida, kentin önünde ellerini tuttum.

"Teğmen napıyorsun delirdin mi?" Kimse umrumda dahi değildi. Kim görürse görsündü artık bu saaten sonra. Gerçi sokakta insan dahi yoktu. Bu saatler, güneş tepedeyken halk inzivaya çekilirdi. Evimin önüne geldiğimde asker çekildi ve şaşkınca bakışlar eşliğinde evin kapısını açıp Taehyung'u içeri serçe ittim.

"Neden öyle mi?!" Gür sesimi duyar duymaz geriledi. Ama sonra çattı o kaşlarını, dikti gözlerimi gözlerine. "Evet neden? Siz kimsiniz ha?! Kimsiniz?!" Paltomu hırsla çıkardım. Sinir tüm bedenimi ele geçirmişti. Ben dün, bu adamdan uzak duracağım demiştim değil mi? Asla, ölüm bile beni ondan uzak tutamazdı.

"Düşmansız bir arada duramayan bir millet olmuşsunuz siz. Birbirinizi sevmiyorsunuz aslında. Hiçbir hayaliniz, ülkünüz kalmamış. Hiçbir şey üretmiyorsunuz. Anca bir düşmanın varlığı hatırlatıyor size kim olduğunuzu!" Söylediklerim ile afallasa dahi kendini toparladı.

"Nefret insanı yer bitirir Teğmen. Sevdiğin birine içten içte kinlenmek seni yer bitirir. Ona hasetlenmek, onun yaptıklarını yapmak ve en önemlisi onu kopyalamak senin sonun olur. Siz de böylesiniz işte, bize özeniyor ve hayasız yaşamaya devam ediyorsunuz."

Boynumu kütlettim ve sakin olmaya çalıştım. Sırtımı arkamdaki duvara yasladım ve gözlerimi kapattım. "Seni istiyorum sadece. Otuz yıllık hayatımda bir tek seni diledim ben. Yemin ederim fazlasını hayal dahi etmedim. Seni istiyorum, sadece seni. Yalvarırım bana gel, yalvarıyorum sana sadece benim ol Elfida."

İçimdeki yorgunluğu bıraktım ortamıza. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Biliyordum, sessize çıkıp gidecekti. Birkaç dakika sessizliğin sonunda ayak seslerini duydum ve dudaklarım kıvrıldı. Gideceğine emindim, o bende hiç kalmazdı. Sonra ensemde bir el hissettim, gözlerimi yavaşça açtım.

Taehyung gülümsedi ve alınlarımızı birleştirdi.

Ben yüzünü öylece izlerken kalbim boğazımda atıyordu. "Zor, çok zor senin olmam. İmkansız ama tarifsiz bir o kadar." Sıcak nefesi yüzümü okşarken elimi beline yasladım ve içim kıpır kıpırken kendime çektim. Şimdi söyleyeceklerimin onu ikna etmeyeceğine emindim. Dediklerimin sonrasında yine çok farklı davranacağına emindim.

Elfida ✓Where stories live. Discover now