52

1.6K 192 401
                                    

Bir bulut ol, yağmuru bahane et gel. ☁️

"Bu doğru mu?"

Utançla kafamı kollarım arasına alıp açıklama işini SeokJine bıraktım. Hayret nidaları salonda yükselmişti. Bir an önce buradan yok olmak istiyordum.

"Imm evet, doğru."

SeokJinin sesinden sonra gözlerimi sıkıca kapadım. Beklediğim olmuştu. Hepsi bir ağızdan bağırıp tezahürat yapıyor, vücuduma ve kafama şaplaklar atıyorlardı. Klasik bizimkilerdi yani. Vücudumdaki vuruşlar artınca geri atak yapıp hepsine tekme atmaya başladım. Neyse ki ben de en az onlar kadar güçlüydüm ve hepsini kendimden uzaklaştırmıştım.

"Ay bir rahat bırakın ya! Evet onu öptüm onu! O an içimden geldi ve yapıştım dudaklarına. Pişman da değilim. Yine olsa yine yaparım. Hatta şuan o küçük şeytanı yere fırlatıp SeokJinin kucağına oturmak, boynuna sıkıca sarılmak istiyorum! Bu aralar neden bu kadar açık sözlüyüm onu da bilmiyorum. Birazdan bu söylediklerime de pişman olacağım. Düşünmeden konuşmaktan nefret ediyorum. Sizin bu abartılarınızdan da nefret ediyorum. Şu küçük şeytanın sürekli SeokJinin kucağında olmasından da nefret ediyorum. Beni her yerde uyandırmasından da nefret ediyorum. SeokJin senden de nefre- ay hayır senden nefret etmiyorum. Seni çok seviyorum."

Hiç durmadan konuştuğumdan dolayı boğazım acımıştı. Yutkunup derin bir nefes verdim. Birkaç gündür bana ne olmuştu bilmiyordum. Aklımdan geçen her şeyi söylüyordum ve buna asla engel olamıyordum.

Herkes şok olmuş bir şekilde birbirine bakarken gözümün yanıyla SeokJinin ayağa kalktığını görmüştüm.

"Tamam daha fazla utandırmayın bebeğimi. Gel buraya." Yanıma gelip kollarını açtığında utansam da bakışlarımı yüzüne çıkardım. Öyle güzel gülümsüyordu ki bakışları altında yatan tüm duyguları hissedebiliyordum. Diğerlerine bakmadan kollarımı boynuna sarıp bacaklarımı beline doladım. Kokusunu derince içime çektim. Çok özlemiştim.

"Biz çıkalım isterseniz. Çocuk da var malum."

"Gerek yok biz biraz odada konuşacağız." YoonGi hyung onayladığına dair bir şeyler mırıldanırken onları dinlemedim. Gözlerim kapalı hala ona sarılıyordum. Salondan çıkıp aynı pozisyonda odasına girmiştik. Kapıyı kapattıktan sonra dudaklarını boynumda hissettim. Belimdeki ellerini daha da sıkılaştırdı.

"Taehyung, seni çok özledim." Ellerimle ensesindeki saçları okşadım. Yanağına sulu bir öpücük kondurup geri çekildim. Tek elimi yanağına yerleştirip yavaşça okşadım. O hala ayaktaydı ve ben de hala onun kucağındaydım. Çok ağır olmasam da bacaklarını zorlamak istemedim. Yavaşça kucağından indim. Arkasında duran yatağa doğru itip oturmasını sağladım. Ben de yanına oturacaktım ki kolumdan tutup beni kucağına çekti. Şaşkın bir şekilde suratına bakarken gülümseyip ellerini belime yerleştirdi.

"MiSoo'yu sürekli kucağımda olduğu için kıskandığını söylemiştin. Bence burası senin için daha konforlu." Ufak bir gülümseme yollayıp kafamı omzuna koydum. Kesinlikle burası daha konforluydu.

"Haklısın sanırım. Bundan sonra tüm gün kucağında oturursam üç yıllık açığımızı kapatmış olabiliriz."

Kafamı geri kaldırıp hunharca yanaklarını sıktım. Üç yıldır şunu yapmayı bekliyordum. Acıdığına dair mırıltılar çıkardığında yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirdim. "Tabii bu sana olan kırgınlığımın geçtiği anlamına gelmiyor Bay Kim."

Dolgun dudaklarını büzüp gözlerimin içine baktı. Bilerek yaptığına yemin edebilirdim. Yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Mutlaka kendime engel olmalıydım.

KOMOREBI |TAEJIN|Where stories live. Discover now