16

2.4K 293 67
                                    

Özümün gökyüzüne kaçmasıdır sevmem. ☁️

İkili SeokJinin yatağına uzanmış, Taehyungun hazırladığı CD'den sırasıyla şarkıları dinliyorlardı. Hem huzurluydular hem de kaygılı.

SeokJin her şeyi anlayacağını söyledikten sonra odaya babası uğramıştı. Oğluyla kendi kendine konuştuktan sonra ikiliyi yalnız bırakmıştı. SeokJin ise anlatacaklarını kimsenin duymaması, konuşmalarını kimsenin bölmemesi için evdekilerin uyumasını beklemeleri gerektiğini söylemişti. Öyle de olmuştu. TaeHyung her ne kadar merak etse de SeokJine hak vermişti. Şimdi müzik dinleyerek evdekilerin uyumasını bekliyorlardı.

TaeHyung çaktırmadan saati kontrol ettiğinde on ikiyi geçtiğini görmüştü. Normalde bu saatlerde üçüncü uykusunu görüyor olurdu ama şuan merakı uykusunun önüne geçmişti.

SeokJin ise tedirgindi. Anlatmak tekrar yaşamak gibiydi. Korkuyordu. Üzülüyordu. Boğuluyordu. Ama anlatırsa rahatlayacağına inanıyordu. Özellikle bu kişi TaeHyung olunca üzülse de ağlasa da hemen yanında durup gözyaşlarını sileceğinden adı gibi emindi.

Yanında yatan çocuğa çevirdi gözlerini. Farkında olmadan şarkıyla uyumlu bir şekilde kafasını sallıyor, ara sıra gülümsüyor ara sıra tepkisiz kalıyordu. SeokJinin yüzüne gülümsemenin yerleşmesine neden oluyordu. TaeHyung farklıydı. SeokJin için TaeHyung herkesten daha farklıydı. Yanında olduğu için şükrediyordu.

Saati tekrar kontrol ettiğinde evdekilerin yatmış olacağına kanaat getirip elindeki kumandayla müziği kapatmıştı. Kendini müziğe kaptıran TaeHyung ise sesin kesilmesiyle bakışlarını SeokJine çıkarmıştı. SeokJinin yüzündeki ciddiyeti görünce zamanı geldiğini anlamıştı. Birazdan tüm merakı son bulacaktı. Yattığı yerden toparlanıp SeokJinin yanında bağdaş kurdu. SeokJinde elleri yardımıyla kendini yukarı doğru çekip sırtını yatak başlığına dayamıştı.

Bir süre birbirlerine baktıktan sonra SeokJin boğazını temizleyip lafa girmişti.

"TaeHyung birazdan anlatacaklarım aramızda kalmalı. Sana güveniyorum."

TaeHyung hızlıca kafasını sallamıştı. "Elbette."

SeokJin ise derin bir nefes alıp konuşmaya devam etmişti.

"Altı sene öncesiydi. Annemle babamın arasında hiçbir problem yoktu. Hiçbir sorunumuz yoktu. İyiydik, huzurluyduk, mutluyduk."

SeokJinin yüzünde oluşan samimi gülümseme Taehyungu da gülümsetmişti.

"MinAh babamın şirketinde çalışan sıradan biriydi. Gittikçe ailemizle yakınlaşmaya başlamıştı. Annemle alışverişe çıkar, akşam yemeklerinde bize katılırdı. Neredeyse aile dostu olmuştuk. Ya da ben öyle sanıyordum."

Gülümseme yerini acı bir tebessüme bıraktığında SeokJin boğazının düğümlendiğini hissetmişti. Gözlerini kapatıp bir süre bekledikten sonra devam etti.

"Bir gün yine aile kahvaltımızı yapmıştık. Babamla beraber evden çıktık. Beni okula bıraktı, kendisi ise işe geçecekti. Okula girmeden önce önemli bir dosyayı unuttuğumu fark etmiştim. Dersime de daha vardı. Taksi çevirip eve geri döndüm. Annem ortalarda görünmüyordu. Çok umursamadım. Odamdan dosyayı alıp evden çıkıyordum ki nedense içimden annemi görmek geldi. O an ona sarılmak istemiştim."

Sesinin titremesine engel olamamıştı. Gözleri hızlıca dolarken elleri titremeye başlamıştı. TaeHyung hızlıca SeokJinin elleri kavrayıp üzerine minik bir öpücük kondurfu. Bu bir nevi yanında olduğunu belli etme yöntemiydi. İşe de yaramıştı. SeokJin onun desteğini iliklerine kadar hissediyordu.

KOMOREBI |TAEJIN|Where stories live. Discover now