37

1.5K 183 370
                                    

Çünkü tekrar yarım kalmaktan korkuyoruz.☁️

SeokJin saati kontrol edip önünde bekleyen taksilerden birini durdurdu. Havaalanının girişe oturup bekleyen JungKook'u eliyle çağırıp ufak valizini taksi şöförüne verdikten sonra arabaya oturdu. Uçak rötarlı kalkış yaptığı için planladığı saatten yaklaşık 3 saat gecikmişti. JungKook da arabadaki yerini alınca şöföre okulun adresini verip yola çıktılar.

SeokJin geri dönmüştü. Kimseyi bıraktığı gibi bulamayacağının farkındaydı ama sözünü tutup geri dönmüştü. 3 yıl 3 asır gibiydi. Taehyungu çok özlemişti. Gerçi onu o geceden itibaren özlemeye başlamıştı. Her gün onu arayıp iletişim kurmaya çalışmıştı ama anlaşılan sandığından daha da çok kırmıştı sevgilisini. Yine de vazgeçmemişti. Zaten bu kararı da Taehyung için vermişti. Ona bir şey olmasındansa kendisine kızgın olmasını tercih ederdi.

Artık yürüyebiliyordu. Yürürken bacaklarında tutulma yaşıyordu, destek alması gerekiyordu fakat bu önemsiz bir ayrıntıydı. Ayağa kalkabilmek, adım atabilmek, bacaklarını hissetmek onun için mucize gibiydi. Bu mucizeyi de başarmışlardı. İntikam için daha güçlü geri dönmüştü.

3 yıl boyunca sadece tedavisiyle ilgilenmemişti. Okulunu da bitirmişti. Ülkesinde eğitimini geçerli hale getirmesi için de kısa süreli bir programa katılıp sertifika alması gerekiyordu. İşler yolunda giderse, bunu da yapmayı planlıyordu.

Tabi hepsinden önce kendini açıklaması ve affettirmesi gereken birisi vardı. O yüzden de şimdi okula gidecekti. Serginin açılışı yaklaşık bir saat önce yapılmış olmalıydı. Onu okulda yakalayıp kendini bir an önce açıklamalıydı. Kolay olmayacağını tahmin ediyordu fakat elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdı.

"Hyung, geldik."

SeokJin kafasını cama çevirip tanıdık okulu izledi. Bahçesi oldukça kalabalıktı. Şöförün yapmacık öksürük sesiyle cüzdanından ücreti çıkarıp adama uzattı.

"İyi günler." diyerek taksiden indi. O sırada JungKook'ta valizleri indirmiş, SeokJinin yanındaki yerini almıştı.

"YoonGi hyung mesaj atmış. Girişteki bankta bizi bekliyorlarmış hyung."

SeokJin kafasını sallayıp JungKook'un koluna girdi. Evet yürüyebiliyordu fakat bir yerden destek alması gerekiyordu. Yeni yürümeyi öğrenen bir çocuk gibiydi. Bacak kasları çok zayıftı. Bu yüzdende uzun süre desteksiz adım atamıyordu.

"Sana değneklerini almamız gerektiğini söylemiştim hyung."

SeokJin omuzlarını silkti. "Onlara ihtiyacım yok. Tek başıma yürüyeceğim. Ha eğer koluna girmemden rahatsız oluyorsan iş değişir."

JungKook gülümseyip SeokJinin omzuna yumruğunu geçirdi. "Saçmalama hyung, senden rahatsız olsam 3 yıl seninle nasıl kalırdım?"

SeokJin diğer eliyle JungKook'un saçlarını karıştırıp yavaş adımlarına ayak uydurdu. Okulun kapısında sergi için dağıtılan broşürlerden alıp kapağındaki tabloyu inceledi. Böylesine zarif bir tablo anca onun elinden çıkabilirdi. Altında yazan ismini görüne gururla gülümsedi.

"Aa ordalar! YoonGi hyung!"

JungKook elini kaldırıp arkadaşlarına seslenmiş, diğerlerinin ilgisini üzerine çekmişti. Onları gören dörtlü oturdukları banktan kalkıp hızlıca yanlarına gelmişlerdi.

"Gel buraya tavşan, ne kadar özledim seni haberin var mı?" Hoseok JungKook'u kolundan hızlıca çekip sarılmıştı. JungKookla uzun yıllardır beraberlerdi. Paylaşımları çok fazlaydı bu yüzden bu üç yıl içinde en çok o özlemişti JungKook'u.

KOMOREBI |TAEJIN|Where stories live. Discover now