BÖLÜM 11

5.1K 233 19
                                    

Yolu yarılamaya başlamış olan yazarlarınızdan selamlar,

Deriz ki, keyifli okumalar.

Erhan

Telefonunu dokuzuncu çaldırışımdı, herhalde. Emin değildim açıkçası. Zira altıdan sonra saymayı bırakmıştım. Kız olan arkadaşlarım listemdeki bir numaralı hatunu kaybetmiştim. Yani ondan bir ses duyana dek aramaya devam... Umarım şarjı benim aramalarıma dayanır.

Nihayet on ya da on birinci dıt sesinde pes etti ve telefonunu açtı kayıp güzelimiz. 

"Efendim Erhan?"

"Hele şükür! Neredesin, çabuk söyle seni almaya geliyorum."

Bir yandan konuluyor bir yandan da yeni yıkanmış bir kot pantolonu üzerime geçirmeye uğraşıyordum. Ancak Seher'in bir sonraki cümlesi yaptığım her iki şeyi de yarıda kesmeme sebep olmuştu. 

"Önemli bir şey yok. Gelmene gerek de yok."

Sesinin sakinliğine mi söylediklerine mi daha fazla kızsam karar veremedim. 

"Seher! Buhar olup uçmadın ya! Yirmi dakika önce salonumdaydım yirmi saniye sonrasında ise kapı bacayı açık bırakıp ortadan kayboldun. Sence de bu durumda tuhaf bir leyler yok mu?"

Öfkeli bir şekilde tişörtlerimin bulunduğu dolabı açtım. 

"Ha! Çok çok özür dilerim, Erhan. Hızla çıkınca kapıyı çekmeyi unutmuşum."

Bu kız beni delirtmek üzerine bir tez filan mı yazıyordu!

"Çıldırtma beni! Sence sorun ettiğim şey bu mu? Neyse sakinim, sakinim..."

Tak diye yapıştırdı cevabı.

"Hayır, değilsin."

Ben de aynı hızla bir atıldım.

"Evet değilim. Çünkü ne düğü belirsiz biriyle ortadan kaybolup beni delirten bir arkadaşım var. Sakinlik şu an bana en uzak şey!"

Kısa bir of nidasının ardından yeniden sesi duyuldu telefonda.

"Her neyse şu an pek müsait değilim. Sonra konuşsak olur mu?"

"Hayır."

"Harika. Sonra görüşürüz öyleyse." dedi ve telefonu kapatıp aramızdaki iletişime benzer tuhaf şeye son verdi. Elimde tişört öylece kalakaldım. Yeminle sınanıyordum. Hayatımdaki kadınlar neden böyleydi. Hayatımdaki kadınlar demişken bugün Demet ile buluşacak mıydım düşüncesine takıldı aklım. Sanki konuşmuştuk ama ne dediğini bir türlü hatırlayamıyordum. Sağ olasın Seher'ciğim iki gram aklım vardı onu da başımdan aldın. Neyse ne deyip hazırlanmaya başladım. Nasıl olsa kaçak kızımız elbet eve dönecekti. Eşyaları evimde rehindi. Burada boş boş oturup onu bekleyeceğime en az onun kadar sinir bozucu iş olarak adlandırdığım hayatımdaki diğer kadının yanına gidecektim. Hem ne derlerdi çalışırken zaman çabuk geçerdi. Yoksa o insan sevdiği işi yaparken mi zamanın çabuk geçtiğiydi... 

Normalden farklı olarak kot tişört kombinimi bozmadım. Bu defa o cadı için kendime özenme gereği duymadım. Normal halimde gidecektim. Nasıl olsa alışveriş yaptırıp duruyordu. Bu halim bakkal çırağı görüntüsüne daha uygundu. O an yine beni araması takıldı aklıma. Niye aramıştı bu kadın beni ya! Kesin bir şey istemişti de! Ne acaba? Evden çıkmadan bir daha arayayım en iyisi diye düşünüp rehberden telefon numarasını seçtim. Telefon uzun uzun çalmaya başladı. Çaldı. Çaldı ve çaldı ama ne yazık ki açan olmadı. Allah Allah! Niye açmadı acaba? Merakla tekrar arama görseline dokundurdum parmağımı. Her cevapsız kalışımın ardından bu hareketi bir döngü gibi tekrarlamaya devam ettim. Hatta bir ara yanlışlıkla Seher'i mi aradım diye düşünmedim de değil. Ne de olsa bugün merakta bırakma kraliçesi oydu. Yok, doğru yani Demet'i aramıştım her seferinde. Belki de banyoya filan girmişti ve telefonunu duymuyordu. Gerçi günümüzde insanlar tuvalete, banyoya da götürüyorlardı bu mereti. Kendimden biliyordum. Yine de Demet Hanım'ın gizemli havasına yakışmazdı bu davranış o yüzden ona biraz zaman tanımaya karar verdim ve mutfağıma yöneldim. Kahvaltı niyetine güzel bir kahve yapacaktım kendime. Kahve makineme su ve birkaç ölçek kahve ekledikten sonra düğmesine basıp beklemeye başladım. 

TUTSAKTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon