BÖLÜM 15,5

4.5K 189 21
                                    

Merhabalar ve keyifli okumalar, 

Görsel temsili Demet kızımız...

Erhan

Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Yanlış yolunda gitmeyen çok şey vardı. Demet gitgide uzaklaşıyordu benden. Yine yanlış... Hiç yaklaşmamıştık ki birbirimize. Bir an yaşanıyor ardından o an hiç yaşanmamış gibi yabancılaşıyorduk. Her Allah'ın günü onu göre göre ona alışmıştım. Ondan hoşlanmıştım. Kabullenme sancılı bir yolculuk olsa da nihayet itiraf edebilmiştim, ondan hoşlandığımı. Peki, sonra ne olmuştu? Birdenbire görüşme sıklığımızı azalttı. Fakat Pasaklı sayesinde yakın olduğumuz bir an yaşadık ama sonra yine duvarlar ördü önüme. Başta da söylediğim gibi yolunda gitmeyen çok şey vardı.

Pasaklının yanıma gelmesiyle çift kişilik yatağımdaki pozisyonumu değiştirdim. Küçük burnunu usulca koluma sürttü ve sevilmek istediğini belli etti. En azından birileri ilgimi istiyordu. Bu çaresizlik moralimi bozdu. Eskiden böyle miydim, Demet'ten önce... Her günü başka bir hatunla noktalıyordum. Şimdiyse en son ne zaman biriyle birlikte olduğumu bile hatırlayamıyordum. Bu işten önceydi sanırım. Yani Göktuğ'un bana bu görevi vermesinden önce... O kadar uzaklaşmıştım konudan. Ama içimden de gelmiyordu. Yeni biriyle tanışmak, yeni biriyle bedenlerimizin kaynaşması fikrindense her yanı ayrı bir gizem barındıran Demet ile bir şeyler yaşamak istiyordum. Neyse artık kendimi tehdit etmeden rahatça itiraf edebiliyordum bunu kendime. Bu aslında dün gece başlayan bir şeydi. Onu evde bulamayınca ve sonra birden mutfakta belirince küçük çaplı bir şok yaşamıştım ve yaşadığım bu şoktan olsa gerek gidip ona sarılmıştım. Şaşırmıştı Demet.

"Erhan sen iyi misin?" diye sormuştu.

Kollarımla sımsıkı sardım onu ve hayatımda hiç olmadığım kadar iyi hissettim kendimi. Profesyonellikten kilometrelerce uzaklaşmıştım. Umursamadım. Kendimi küçük düşürmüştüm yine umursamadım. Tek düşündüğüm o anın bende yarattığı ulaşılmaz huzur hissiydi. Demet'in alev rengi saçlarının arasındaydı parmaklarım. Kokusu, sıcaklığı, yumuşacık teni içimi eritecek denli büyülüydü. Bir zaman sonra onu duydum, beni saran efsundan kurtulup.

"Erhan, bence sen iyi değilsin. Bir otur istersen ben de sana bir su getireyim."

Ne kadar istemesem de sarılmayı ve aramızdaki onun açısından olan garip durumu sona erdirdi. O mutfağa doğru ilerlerken arkasından seslendim.

"Neredeydin?"

Kahkahasını işittim.

"Evdeyim, nerede olabilirim ki?"

Yanına gittim. Bardakların olduğu raftan yarım litrelik kocaman bir bardak aldı eline ve onu sürahiyi buğulandırmış soğuk suyla doldurdu. Suyu bana doğru uzatırken insanın içini eritecek denli güzel bir gülümseme vardı yüzünde. Konuyu kapatıp her şey yolunda gibi davranabiliriz diyordu bakışlarıyla sanki. Kapatmadım. Kırgındım ona özellikle beni bu kadar meraklandırdığı için. Yalan kızgındım çünkü çok çabuk kurtulmuştu kollarımın arasından.

"Mutfağa baktım Demet. Yoktun."

Arkasını döndü ve sürahiyi dolaba geri yerleştirdi. Bana bakmadan konuştu bu kez.

"Hem sen eve nasıl girdin, yani neden girdin ki?"

Beni görebilmesi için önüne geçtim. Cebime soktuğum anahtarı ona doğru uzattım ve:

"Saksıdaki anahtarı buldum, şans eseri. Kapıyı çaldım açan olmadı. Telefonunu aradım bu kez de. İçerde çaldığını duyunca senin için endişelendim."

Elimdeki anahtarı hemen aldı. Sanki bende kalması bir bombanın fitilini ateşleyecekmiş gibi davranmıştı. Sol eliyle yüzündeki yarayı kaşıdı ve gözlerimin içine baktı. Mavi gözleri öyle büyük bir hüzün barındırıyordu ki tek kelime edemedim bir süre. Ne olmuştu şimdi? Ne yapmıştım da üzmüştüm onu. Hâlbuki şüphelerimi de daha dile getirmemiştim. Soracaklarım hazırdı oysa. Madem evdeydin nasıl kapıyı duymadın, çalarken bir kırmadığım kaldı ya da madem evdeydin ben evi karıştırırken nasıl tedirgin olmadın küçük bir kedi bile ölesiye korkutmuştu seni? Böyle uzayıp gidiyordu sorularım ama hiçbirini sormaya dilim varmadı. Önümde ağladı ağlayacak gibi duran bu kadını daha fazla üzmeyi kaldıramazdım. O denli kırılacakmış gibi duruyordu ki ne oldu diye bile soramıyordum. Bana sonsuzluk gibi gelen bir sürenin sonunda nihayet konuştu.

TUTSAKOù les histoires vivent. Découvrez maintenant