Durarara

58 4 0
                                    


                                                            >>>>>Sorun Değil Biz Bir Aileyiz<<<<<


****yazardan****

         
İkebukuro bir çok tuhaflığa ve tehlikeye ev sahipliği yapmaktaydı. Bu tuhaflıklardan biri de bir Dullahan olan Celty Sturluson'du. Kimsenin onu sevmediğini , herkesin ondan korktuğunu düşünüyordu. Dahası başını kaybetmişti. Bu bir Dullahan için oldukça utanç vericiydi. Ama aynı zamanda onun için başından bile değerli bir şey bulmuştu: aşkını yani Shinra'yı.

       
 Kendisi kadar sıra dışı olmasa da Shinra da garip biriydi. Delilik derecesinde bir dehaydı. Ayrıca yeraltı dünyasının güvenilir doktoruydu. Yasadışı bir şekilde yaralanan insanları tedavi ederdi. Gününün çoğunu tehlikeli insanların yanında , tehlikeli bir şekilde yaralanan insanları tedavi ederek geçirir eve geldiğinde yorgunlukdan yere yığılacak duruma gelirdi. Celty onun asla bu durumdan şikayetçi olduğunu görmemişti , şimdi farketmişdi de Celty , Shinra'nın yüzü ne olursa olsun o gün ne yaşarsa yaşasın daima gülerdi. Bunu farkedince '' Ne kadar da şanslıyım. '' diye düşündü Celty. O ona sahipti.

****Celty****

Eve doğru motorumu sürerken aklıma Shinra'ya bir hediye almak geldi. Yolumu değiştirdiğimde İke'nin tehlikeli ama bir o kadar da kaotik güzelliğini düşünüyordum. Bu şehirden vazgeçemezdim. Yarım saat içinde hediyeyi almış ve eve ulaşmıştım. Hediyem basit ama bir o kadar da anlamlıydı. En azından ben öyle düşünüyordum. Gerçi Shinra'yı biraz bile tanıyorsam hediyeyi beğenmese bile gülümseyerek beğendiğini söyleyecekdi. '' Aptal '' diye düşündüm '' Sürekli gülümsüyor ''hemen sonra yaptığım hatayı fark edip kendi kendimi düzelttim'' Benim aptalım.''

Eve girdiğimde Shinra'yı heyecanla evin içerisinde koşarken bulmayı kesinlikle beklemiyordum. Shinra'nın beni  fark etmesiyle koltuklarımızın üzerinden  üzerime doğru çığlık atarak atlaması bir oldu. Panikle yan tarafa zıpladığımda  Shinra da yere yapıştı.

S: Ahh Celty senin beni tutman gerekiyordu. Off başımmm.

Aceleyle telefona yazmaya başladım:

C: Shinra ! İyi misin ? Bir yerin acıyor mu ? Özür dilerim !!!

S: Sakin ol Celty , iyiyim. Sorun değil.

C: Neden evin içinde öyle koşturuyordun ?

S: Hani geçen haftaki tatil ödüllü yarışma vardı ya! Kazandık Celty kazandık! Hey o yerdeki paket de ne ?

C: Ne!? Hayır , hediyen!? 

Shinra ilerleyerek paketi yerden aldı ve açtı. Gördüğü şeyle gözleri dolmuştu. Bu çok güzeldi.

C: Neden ağlıyorsun? Yanlış bir şey mi yaptım?

S: Tanrım hayır Celty bu çok güzel. Çok teşekkür ederim. Bu şey tatil haberinden bile güzel.

C: O tatile gitmiyoruz Shinra.

S: Ne , ama neden ?  

C: Gitmiyoruz işte. Nedenini boşver.

S: Bak göreceksin her şey çok güzel olacak. Her şeyi hazırladım bile. Tek yapmamız gereken bir hafta sonra yola çıkmak. Neden reddediyosun ki?

C: Çünkü benim kafam yok aptal!!!

Shinra konuşmaya devam edecekdi ama izin vermeyerek onu peşimden gelememesi için duvara gölgelerimle sabitleyip evden çıktım.

Benim bir kafam yokdu ki ona her gittiği yere eşlik edebileyim. Acaba onu bu halimle mutlu edebilir miydim ? Bunları düşünerek bir parkta ki boş yerlerden birine oturdum. Ne kadar öylece oturup bunları düşündüğüm hakkında hiç bir fikrim yok ama güneş doğarken yanıma oturan bedenle kendime gelmiştim. O tarafa döndüğümde oturanın İzaya olduğunu fark ettim. Harika. Bir o eksikdi. Tam defolup gitmesini yazarken ellerimden tutup beni durdurdu. Yüzüne baktığımda , yüzünde ki o boş ifade garibime gitmişti. Daha önce yüzünde hep o iğrenç sırıtışı olurdu. Konuşmaya başladığında sesi de normal değildi. Sanki biraz anlayışlı ? Şefkatli ? Bilemiyorum. Tek bildiğim bu konuşmayı yıllar sonra tekrar tekrar hatırladığımda ''İyi ki'' diyeceğimdi , ''İyi ki o gün yanımdaydı.''

Aoba (Anime)Where stories live. Discover now