kavramaya çalışırken Can'ın beni saf dışı bırakmayı düşündüklerini söyledi. Bu cümleden
sonra bende ipler koptu işte. Bu çok sinir bozucu çok. Ben çocuk değilim. Bir korumaya
da bakıcıya da ihtiyacım yok!
O sinirle " Ben de sizinleyim tamam mı? Beni öyle saf dışı falan da bırakamazsınız. Sizin
Korumanıza da ihtiyacım yok!" diye bağırdım.
Ayağa kalktım hızlıca kapıya doğru giderken ayağım kaydı neredeyse yüz üstü yere yapışacaktım. Can ani bir refleksle beni dirseklerimden yakaladı. .
Çok sinir bozucu bir bakış attı. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Dudakları biraz daha yukarı kıvrılsa dişleri meydana çıkacaktı. Bembeyaz, inci gibi dişleri olmasına rağmen onları sadece yazlıktayken görebilmiştim. Neden daha dikkatli olmam ki? Ağızlarına laf verdim işte şimdi gerçekten korunmaya ihtiyacım var gibi gözüküyordum.
Tripli tripli yatağa geri oturdum. Yüzümü iki elimin arasına alıp olayı kavramaya çalıştım fakat
Anlamadığım çok kısım vardı.
Burak "Ben acıktım, bir süre daha bir şeyler yemezsem açlıktan sizi yiyeceğim. Yemekten
sonra ayrıntılı konuşuruz." Diyerek ortamın havasını değiştirdi.
"Ben hazırlarım."
"Biz de yardım edelim." dedi Burak.
Can hariç hepimiz mutfağa geldik. Can'ın gelmediğini fark edince yanına gittim.
Dalmış, hareketsiz oturuyordu. Önünde diz çöküp ellerini tuttum. Gözlerimin içine baktı.
Yemyeşil...
Ellerini güven vermek için tutuyordum. "Her şey güzel olacak Can. Hepsi geçecek söz veriyorum."
Gözlerimin içine daha derin bakmaya başladı. Bütün düşünceleri bu bakıştan okunabilirdi. Ellerimi
daha sıkı tuttuğunu hissediyordum.
"Her şey güzel olacak." dedi. Ellerimi yavaşça bıraktı. Ayağa kalktık. Ben önden, Can arkamda odadan çıktık ve merdivenlere doğru ilerledik.
"Ah, Can!" diye bağırdım. Korunmaya ihtiyacım olduğunu yeniden kanıtladım. Ayağımın takılmasıyla beraber yine tam merdivenlerden yuvarlanıyordum ki Can belimden yakaladı bu sefer. Yüreğim ağızıma geldi, gerçekten düşsem bu sefer büyük zarar görebilirdim. "Gökyüzüne Sığının." dememiş miydim? Bakın ben sığınıyorum ve beni koruyor...
"Sen küçük, sakar ve dikkatsiz bir çocuksun. Ben de sana bakıcılık yapacağım. 'bücür'." dediğinde hem utanmıştım hem de sinirlerim bozulmuştu. Bücür ne ya? Yine mi en başa dönüyoruz?
"Sakar olabilirim, ama bana bücür demeyi kes deveciğim. Ben artık senin sevgilinim yani." dediğimde yine sırıtmaya başladı.
"Evet sevgilim olman, bücür olduğun gerçeğini değiştirmiyor hâlâ sarışın inatçı, mızmız bir bücürsün."
"Ha ha ha, çok komik." dedim ben de dalga geçerek.
"Şimdi bundan daha önemli bir konumuz var. Burak'ı bilmem ama Furkan mutfağa girdiyse yandık. Nursena Abla birazdan burada olur onu bekleseydik keşke. Manisa'dayken Furkan bir kere patates kızartmak için mutfağa girdi, ama itfaiyecilerin kucağında çıktık dışarı."dedi gülerek. Gülmek ona çok yakışıyordu ve galiba bunu ben, biz sağlıyorduk.
YOU ARE READING
SİL BAŞTAN
General Fiction"Aşkın içinden mi cinayet doğar? Cinayetin içinden mi aşk?" • • • İsteksiz bir şekilde hızlıca yemeğimi yedikten sonra, "İyi geceler baba, ben odamdayım." dedim ve merdivenlere yöneldim. "İyi geceler oğlu...
13.Bölüm "İntikam."
Start from the beginning