-Bölüm 9-

10.5K 436 41
                                    

Uyandığımda çoktan sabah olmuştu. Derin bir uykunun sonrasında kendimi çok dinç ve enerjik hissediyordum. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Ama daha sonra kararımdan vazgeçip duş almaya karar verdim.

Güzel bir duş aldıktan sonra içi siyahlarla dolu olan dolabıma yöneldim. Siyah gömlek, siyah dar paça kot pantolon, siyah dolgu topuk ayakkabı ve siyah deri ceket. Şu boktan hayatımda sadece siyahlar beni mutlu edebiliyordu zaten.

Telefonumu kapattığım aklıma gelince gidip telefonuma baktım. Gazelden 2 cevapsız arama 5 mesaj vardı her zamanki gibi.

Ve Ufuk... 26 cevapsız arama 32 mesaj. Anlaşılan bu çocuktan kurtulmam o kadar da kolay olmayacak.

Telefonumu daha fazla umursamayıp kendi işime geri döndüm. Hafif bir makyaj yapıp saçlarımıda taradıktan sonra Deniz ve Rüzgarı kontrol etmek için odamdan çıktım. Rüzgar çoktan uyanmış kahvaltısını yapıyordu. Deniz ise kameraların başında uyuyordu bu sefer. Yaşı benden büyük ama bi bebekten farkı yok.

Denizi Rüzgara bıraktım ve bende dışarıya biraz kafa dinlemeye çıktım. Ona laf anlatmaktan sıkılmıştım artık. Beni dinlemiyor olabilir ama Rüzgarı dinlemek zorunda sonuçta abimiz.

Arabama binip nereye gittiğimi bilmeden sürmeye başladım. Ruhumu ve beynimi dinlendirebileceğim bir yer arıyordum. Bu şehrin saçma gürültüsünden uzak bir yer.

Şehrin dışına doğru sürüyordum. Sonunda ormanlık alana gelmiştim. Arabayı ormanın içine sürdüm ama ne mümkün rahatlayabilmek.

Arabadan inmiştim önümde iki araba daha vardı. Arabalara doğru ilerlemeye başladım. İlk araba boştu ama içinde kan izleri vardı. Ne olur olmaz diye silahımı elime aldım. Diğer arabanın yanına ilerledim ama o da boştu. Etrafa bakarken birden bir silah sesi geldi. Hemen sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım. Ormanın içinde baya ilerlemiştim. Temkinli bir şekilde yürümeye devam ediyordum ama bir hareketlilik fark edince hemen ağaç ve çalıların arkasına saklandım.

Kafamı ağacın arkasından biraz uzatıp hareketliliğin olduğu yere baktım. Ayakta duran yedi adam vardı. Yerde ölü bir şekilde yatan bir adam ve diz çökmüş bir adam daha. Onu bırakmaları için adamlara yalvarıp ağlıyordu. Hiçbirinin yüzünü tam olarak göremiyordum. Ben adamlara doğru biraz daha ilerlerken diğer adamında kafasına çoktan sıkmışlardı.

Daha henüz iki adım atmıştım ama hemen beni fark ettiler. Eski yerime geri saklandığımda ise ateş etmeye başlamışlardı.

Ahh! Lanet olsun! Kolum! Vurulmuştum. Koluma baktığımda kurşunun kolumda kalmış olduğunu fark ettim. Kolumdan elime doğru kanlar süzülüyordu. Bir taraftan da adamlara ateş ediyordum. Hepsi açıkta olduğu için vurmak o kadarda zor değildi. İki tanesini indirmiştim bile. Son altı mermim kalmıştı, sadece bir ıska hakkım vardı. Dikkatli bir şekilde ateş etmeye devam ettim ve biri daha gitti...

Çok sık ateş ediyorlardı hatta nefes bile aldırmıyorlardı. Ve ben kan kaybetmeye başlamıştım bile. İkisinin mermisi bitmişti ve şarjörlerini yenilerken onları da halletmiştim. Geriye sadece iki adam ve üç mermim kalmıştı. Çok fazla kan kaybediyordum. Ve en sonunda birini daha halletmiştim.

Bir tane adam kaldı. Kan kaybım çok olduğu için dengemide yavaş yavaş kaybediyordum. Acıya dayanıklıydım ama kan kaybının getirdiği etkiler daha kötüydü.

Nişan almakta gerçekten zorlanıyordum. Ah hayır! Iska. Sadece bir mermim kaldı ve adamı vuramazsam ölücem. Ahh evet! İste çok güzel bir fırsat mermisi bitti. ATEŞ! Tam kafasından. Evet! Oldu. Onu da vurdum. Kurtuldum.

Mafya Kızı/ASKIDAWhere stories live. Discover now