-Bölüm 14-

3.2K 139 18
                                    

Rüzgâr'ın Ağzından

Deniz, Gece'nin aradığını söyleyip gitmişti. Sanırım Gece yine başını belaya sokmuştu. Bende adamları geri yollamıştım. Rüya ise daha hâla kendine gelememişti. Deniz bana haber vermeye içeriye girdiğinde ise hemen arkama saklanmıştı. Daha henüz hiçbir şey anlatmamıştım. Nasıl anlatacağımı da bilmiyordum. Açıkçası pek de güvenemiyordum. Her şeyi öğrendikten sonra elimden kaçıp Adnan'a gidebilirdi yine. O zaman hem benim için hem de onun için hiçte iyi olmazdı. Gece bizi gözümüzün yaşına bile bakmadan vururdu.

Nerdeyse 2 saattir odada öylece duruyorduk. Ben kenarda ki tekli koltuklardan birinde otururken, Rüya ise yatakta yatıyordu. Sanırım uyumuştu. Uzun süredir hareketsiz yatıyordu ve nefes alışverişleri normaldi. Bense öylece onu izliyordum. Uyurken sanki daha bir güzeldi. Kırılgandı, savunmasızdı ve masumdu. Uzun güzel siyah saçları bir kaç saat öncesine nazaran çok daha dağınıktı. Ağlamaktan gözlerinde ki makyaj akmıştı ama buna rağmen güzelliğinden zerre bir şey kaybetmemişti.

Bir anda nefes alışları hızlanmaya başlamıştı. Yüzünde ki o uykulu ifade yerini korkunç bir ifadeye bırakmıştı. Kâbus görüyor olmalıydı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kalkıp hemen yanına gittim. Yatağın kenarına oturup uyanması için onu yavaşça sarsmaya başladım. En sonunda çığlık atarak nefes nefese uyanmıştı. Korkarak benden uzaklaşıp ağlamaya başlayınca, içim acımıştı. Kendimi öldürmek istiyordum resmen. Bunları yaşamamalıydı, bu olayların içine girmemeliydi bu kız.

Rüya'nın bu evde daha fazla kalmasını istemediğimden, kendi evime götürmeye karar vermiştim. Rüya küçük hıçkırıklarla ağlamaya devam ederken ben Erol'u aramak için odadan çıkmıştım. Erol'dan arabamı getirmesini ve gelirken de bir kaç parça kadın kıyafeti almasını istemiştim. Odaya geri döndüğümde ise Rüya ağlamaya devam ediyordu. Onu nasıl mutlu edeceğimi hiç bilmiyordum. Yanına gidip yatağın kenarına oturdum. Ellerimi yanaklarına koyup gözyaşlarını sildim tekrar ve tekrar. Hiç mi tükenmezdi bir insanın gözyaşları? Her damlasında canım yanıyordu sanki. Daha fazla dayanamadığım için Erol gelene kadar bir şeyler yapmaya karar vermiştim. Ve aklıma gelen fikirle konuşmaya başladım.

- Hey. Şarkı söylemeyi sever misin?

- Ne?

- Şey.. şarkı.. söylemeyi yani sever misin?

Dediğim şey karşısında biraz afallamıştı ama dikkati de dağılmıştı. Artık olanları düşünmüyor gibiydi. Soruma yoğunlaşmıştı.

- Bak, adamım arabamı getirecek ve bir kaç saat sonra bu evden gidecez. O gelene kadar burada sıkılıp oturmak yerine beraber şarkı söyleyebiliriz. Ne dersin?

- Ben... şarkı söylemeyi pek beceremem.

- Merak etme, benimde çok yetenekli olduğum söylenemez. Hadi, bir şarkı seç.

Kafası tamamen dağılmıştı. Fikrim birazda olsa işe yaramıştı. Hem birlikte şarkı söylemek ne kadar kötü olabilirdi ki?

O bir şeyler düşünürken bende merakla onu izliyordum. Sanki hafızasında bir şeyleri yokluyor gibiydi. Nasıl bir şarkı seçeceğini merak ediyordum. Ben onu izlerken o bir anda seçtiği şarkıyı söylemeye başlamıştı. Sesi... o kadar harikaydı ki, etkilenmemek elde değildi. Büyülenmişçesine onu dinliyordum. Bu şarkıyı biliyordum.

"Bana öyle bakma.. Anlayacaklar.
İkimize karşı bu dünya.. Bizi anlamayacaklar.
Bana öyle yaklaşma
Bana öyle dokunma..
İkimize karşı bu dünya.. Bizi anlamayacaklar."

Mafya Kızı/ASKIDAWhere stories live. Discover now