-Bölüm 12-

3.6K 227 37
                                    

Bütün gece uyumayıp Adnanın görüntülerini izlemiştim. Fark ettiğim şey ise Necla'yı gerçekten çok seviyormuş. Necla'nın üzerine döktüğümüz her suda Adnanın ağzından çıkan küfürler mutlu olmama yetiyordu. Kendimi Adnanın canını yakmaya adamıştım. Hatta bir ara aklımdan Adnanı öldürmemek bile geçti. Bu acıları sonsuza dek yaşaması belki en iyisidir. Aynı bizim gibi...

Sabaha karşı uykusuzluk başımı ağrıtmaya başlayınca kendimi yatağa attım. Geri kalkmam ise 10 saniye sürmüştü. Hem kıyafet bunaltmıştı hem de kısa bir duş çok iyi olurdu. Üstümdeki dar kıyafetten kurtulur kurtulmaz kendimi banyoya attım. Suyu ılığa ayarlayıp fıskiyeden akmasını sağlamıştım. Suyun başımdan aşağıya akması, Necla'nın çığlıklarını hatırlamama sebep olmuştu. Ve o anda bir şey fark ettim. İçimde bir yerlerde çok küçük bezelye tanesi kadar küçük bir pişmanlık vardı. Ardından Salih amcanın sözleri aklıma geldi. "Kızım sen babanın cesaretini annenin sevgisini aldın. Senin önünde kim durabilir."

Annenin sevgisini...

Ben babamdan bir mafya liderinde olabilecek özellikleri almıştım. Korkusuz, cesaretli, acımasız, kendine güvenen... Ama annemden ise beni yumuşatacak olan özellikleri almıştım. Sevgi dolu, şefkatli, merhametli, acıyan, insanlara güvenen... Her zaman duygularımı kontrol etmeyi başarmıştım ben. Peki ya şimdi bu pişmanlık neyin nesiydi?

Daha fazla bu saçma şeyleri düşünmek istemediğinden hemencecik duşumu alıp banyodan çıktım. Üzerime rahat bir şeyler giyip hemen kendimi yatağa attım. Saat 04.30'du ve kesin bir kaç saat sonra Deniz ya da Rüzgar beni uyandırmaya gelecekti. O yüzden hiçbir şey düşünmeden hemen uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda kendimi bir ormanda buldum. Ne işim vardı benim burada? Arkamdan bir ses "Hadi Gece öldür artık şunu. Neyi bekliyorsun?" dediğinde hemen arkama döndüm. O an elimde tuttuğum silahı fark ettim. Arkamda ise bir adam vardı. Yüzü tam olarak belli olmuyordu ama sesi çok güzeldi. Yeniden bana "Hadi Geceee" dediğinde "Tamam" diyip önüme döndüm. Önüme dönmem ile büyük bir şok yaşamam uzun sürmedi. Önümde, kanlar içinde yerde yatan bir Deniz ve dizlerinin üzerine çökmüş bana nefretle bakan bir Rüzgar vardı. Ben daha şoktan kurtulamadan parmağım istemsizce tetiğe iki kere bastı ve Rüzgarı kalbinin üzerinden iki kere vurdum. Ben yeni bir şoka girerken arkamda ki adam bana belimden sarılmış ve "Aferin sana Aşkım" demişti.

Gözlerimi yeniden açtığımda yatağımdaydım ve ter içindeydim. Gördüğüm rüya, kâbus ne demeliyim bilmiyorum ama beni çok etkilemişti. Ben hiç rüya görmezdim bu da neydi şimdi?

Yatakta doğrulduğum sırada gözüm saate takıldı. Saat 01.00'ı gösteriyordu. Hemen elime telefonumu aldım ve saatin 13.01 olduğunu gördüm. Kimse beni uyandırmamıştı. Ya Denizle Rüzgarın başına saksı düştü ya da bir şey olmuştu. Yavaş adımlarla yataktan çıkıp üzerime gündelik kıyafetlerimden birini geçirdim. Saçım darmaduman olduğu için gelişi güzel bir topuz yapıp aşağıya indim.

Evde ben, korumlar ve hizmetçilerden başka kimse yoktu. Korumalardan birini yanıma çağırıp merakımı giderdim hemen.

- Rüzgar ile Deniz neredeler?

- Bilmiyorum efendim ama büyük ihtimalle Rüzgar bey sahil kenarına gitti.

- Peki ya Deniz?

- Şey.. Deniz bey...

- Kız tavlamaya değil mi?

- Sanırım efendim.

- Tamam sağol.

Telefonumu cebimden çıkartırken mutfağa doğru yürüyordum. Acıkmıştım. Telefonum elimde yemek masasına oturunca hizmetlilerden biri hemen yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladı. Bende, Rüzgar ile Denize ayrı ayrı "Nerdesin?" diye mesaj attım.

Mafya Kızı/ASKIDAWhere stories live. Discover now