yirmi dokuz

6.4K 763 1.8K
                                    

"tam olarak.. neyi öğrendin hyung?"

yavaş adımlarla jeongin'in yanına geçti. adım atmakta ve ayakta kalmakta zorlanıyordu.

"hayatımın yalanlarla dolu olduğunu."

jeongin bu söylediğinden tırsmıştı. "korkutuyorsun.."

büyük olanın gözleri sinirden dolmak üzereydi. hiçbir şeyi aklı almıyordu ve kafası fazla karışıktı.

"babam..." diye konuşmaya başladığında jeongin'in korkusu ve endişesi bir anda tavan yapmıştı. çünkü o adamın isminin geçtiği her şey kötü oluyordu.

"aslında... hayatımı karartan kişi oymuş."

"lütfen.. daha açık anlat hyung." elini omzuna götürdü.

"o gece..." kelimeleri birleştiremiyordu. "aslında..."

küçük olan hyunjin'in ufak çaplı bir travmada olduğunu düşünüp onu rahatlatmaya çalıştı.

"o gece aslında ne oldu?"

"aslında... sunyeon'u oraya... benim yanıma... para karşılığında göndermiş..."

jeongin buna inanmak istemedi. "para karşılığı mı?"

yorgun gözlerini jeongin'e çevirdi. "hayatımı mahvetmek için... ona para vermiş.. yüksek miktarda bir para... ve o gece yaşananlar benim suçum değildi. çocuğumun olmasına o neden oldu... onun yüzünden evlendim.. evlenmek isteyen bendim ama bunu sırf joonseo için yaptım... sunyeon öldü.. oğlumu elimden aldı... anne tarafını o kışkırttı.. tüm hayatımı elimden aldı..."

zorlukla ağzından çıkan cümleleri anlamaya çalıştı. kavrayamadığı kısımlar olsa da bundan bahsetmedi ve yaşadığı hayal kırıklığını bastırmaya çalıştı.

"bunları nasıl öğrendin?"

"hepsini yüzüme karşı itiraf etti. artık hayatımda kimsenin kalmayacağını söyledi. insan... öz oğluna bunları yapar mı jeongin? neden bir baba oğlunun hayatını mahvetmek ister? ben ona ne yaptım? neden benden nefret ediyor? anneme şiddet uyguladığında annemi koruduğum için mi? onu polise şikayet ettiğim için mi? annemi öldürmeye teşebbüs ettiğinde ona karşı çıktığım için mi? ya da annemi aldattığında bunu anneme söylediğim için mi?"

jeongin daha bilmediği çok şeyin olduğunu fark etti. yapabileceği tek şey ona destek olup bunların geçeceğini söylemekti.

"bunları düşünüp kafanı yorma. bunlar da geçecektir eminim. joonseo geri dönecek. ve ne o kadını ne o adamı asla hatırlamayacaksın."

hyunjin dolan gözlerini elinin tersiyle sildi. o anda aklına aniden bir şey takılmıştı. sinirliydi ve birden düşündüğü şey ile hem siniri hem de kaygısı arttırmıştı. kafasını korkarak yanındakine çevirdi.

"yoksa... sen de o herifin gönderdiği insanlardan biri misin?"

minik olan bunu beklemediği için ilk birkaç saniye hiçbir şey diyemedi.

"hayır hayır sen çok yanlış düşünüyorsun, ben.. değilim."

sesini yükseltti. "bana bak jeongin! sen de o adamın oyunlarından birisin değil mi? seni de hayatımı mahvetmek için gönderdi değil mi? sen de hayatıma gireceksin ve orayı darma duman edip gideceksin değil mi? sen de bana acı çektireceksin öyle mi?"

ona bağırması kalbini kırsa da bunu bilerek yapmadığını bilip onu bu düşüncesinden vazgeçirmeye çalıştı.

"hyung, sakin olmalısın. seni anlayabiliyorum ama ben gerçekten öyle birisi değilim. ben onun gönderdiği birisi değilim." omzuna koyduğu elini çekti.

little me | hyuninWhere stories live. Discover now