altı

7.9K 936 952
                                    

"hyung? iyi misin?"

bir hışımla girdiği odada, yatağın kenarında sırtı dönük bir şekilde sessizce oturuyordu.

cevap gelmediğinde kapıyı kapatıp çekingen bir şekilde yanına oturdu.

"hyung!"

"hm?" demişti. sadece.

"iyi misin? yani daha demin olanlar neydi pek algılayamadım ama."

"yanıma oturur musun jeongin?" dedi bu sefer kafasını çevirerek.

yavaş adımlarla hyunjin'in yanına geçti.

gözlerini silmekte olan hyunjin'in yüzün baktı. karanlık odada yüzünü aydınlatan tek şey parti odasından gelen mavi-mor loş ışıklardı.

"sana bunları şu an anlatmak istemezdim ama..." diye başladı uzun konuşmasına hyunjin. "bir gün eninde sonunda anlatacaktım zaten." partiden gelen müzik sesi boğukça yankılansa da bu odayı pek etkilemiyordu.

"sana daha önce eski eşimden hiç bahsetmemiştim değil mi?" nefesini verdi. "19 yaşındaydım. yani, senin yaşlarında. daha gençtim, biraz da aptaldım. aynı böyle bir partideydim. yalnız başıma gitmiştim partiye. hayatımda ilk defa gidiyordum hem de. pek öyle partici biri değildim. ancak.. içkiyi fazla kaçırmış olmalıyım ki ne oldu, gerisinde neler yaşandı hiç hatırlamıyorum. sadece sabah... yanımda tanımadığım bir kızla uyanmıştım." akan göz yaşlarını sildi.

"yaşananları az çok tahmin edebilmişsindir. işte ondan sonra hayatım karardı. kız hamile kaldı. joonseo'ya... daha bitmedi, ona evlenmemiz gerektiğini söylemiştim. zorla da olsa evlendik. düğün falan yapmadık. sadece belgelerle evlendik. tam 20 yaşındaydım evlendiğimde. birbirimizi asla sevmedik, benden hep nefret etti. bebeği aldırmasına asla izin vermedim. baba olacaktım çünkü, kötü bir yolla da olsa baba olacaktım. o çocuğun genlerinde bana ait bir şeyler olacaktı..." gülümsedi. "bu sırada ailem tabii ki bunları öğrendi... babam beni neredeyse evlatlıktan reddetti. evlendiğimde babamın şirketinde yardımcı olacaktım ancak beni en düşük mertebeye verdi. yardımcısını ise kuzenim yaptı. bu benim için sorun değil, onun parasında gözüm falan yok." kafasını eğip parmaklarıyla oynamaya başladı. "annemi çok severim, annem bana hep destek çıktı. bu durumdayken beni destekledi, evlenmemizi en çok isteyen oydu. ama hiçbir şey burada bitmedi, tam tersi tam burada bir şeyler başladı."

jeongin anlattıklarını soluksuz dinliyordu.

"eski eşim, sunyeon... onunla asla birbirimize aşık olmadık. evlendikten sonra asla aynı yatakta yatmadık. ama oğlumun annesi olduğu için katlandım ona. zaten çocuk doğduktan sonra boşanacaktık. çocuk ise annenin de isteği ile bende kalacaktı. ama bir şeyler ters gitti... joonseo'nun doğacağı gün... onu hemen hastaneye götürdüm. saatlerce bekledim orada. oğlumu bekledim. ve nihayet geldi... dün gibi hatırlıyorum bebekliğini. ama..." birkaç dakika bekleyip duygularını kontrol etmeye çalıştı. "sunyeon ölmüştü jeongin. joonseo'yu doğurduktan sonra ölmüştü. joonseo'yu hemen küveze aldılar. yaşadığım şoku ve üzüntüyü anlatamam. ona ne kadar aşk duyguları beslemesem de benim oğlumu taşımıştı karnında ve... benim yüzümden ölmüştü." nefesini verdi. "joonseo'ya süt annelik yapacak birkaç kadın bulmuştum orada, sağolsunlar bana yardımcı oldular. joonseo biraz büyüdükten sonra da senin olduğun apartmana taşındık."

"ben..." dedi jeongin nefesi kesilmiş gibi. "ben çok üzüldüm hyung."

kollarını yanındaki adama dolayıp ona rahatlatıcı birkaç cümle söyledi.

"sen dünyanın en güçlü babalarındansın hyung. lütfen kendini kötü hissetme. ben her zaman yanındayım..."

kollarını ona dolayan çocuğa karşılık olarak sıkıca sarılan hyunjin, gözünden akan birkaç damlanın ardından sözlerine devam etti. "işte bu yüzden... bu yüzden içki içmene asla izin vermiyorum jeongin..."

little me | hyuninWhere stories live. Discover now