-11-

2.2K 63 7
                                    

Bu bölüm pek hareketli geçmiyecek hatta belki sıkıcıc geçicek ama yine de bu bölümde karakterleri tanıtıcam. İyi okumalar... Çok geç geldiği için uzun yazdım ama :)

Gözlerimi açtığımda evde kanepede yatıyordum. Yine kabus gördüğümü düşünerek kanepeden kalktım.
"AAAAAAAAAAAAAAAAAAA >o<"
Evimde tanımadığım herifin teki vardı.
X: Hey sakin ol."
Ben: Sen de kimsin
X: Ben Andrew. Şey okulda olanlardan sonra seni evine getirdim.
Adresimi nerden bulmuştu ki ? Evan yüzünden bana yapılanlardan sonra neden hala neden beni evime kadar getirme zahmetine katlanmıştı ?Aklımda bir soru volkanı patlayıvermişti ama biriyle başlamalıydım.
Andrew: Ben gitsem iyi olur. Yarın okulda konuşabiliriz.
Dediğinde panikledim onunla şimdi konuşmak istiyordum.
"Dur, lütfen dur. Ben banyo yapıp üstümü değiştirmeliyim ama yani dur tamam mı seninle şimdi konuşmak istiyorum"
Bütün sözcüklerim birbirine girmişti bir anda ama yine de kendimi ifade edebilmiştim.
Andrew:Yarın okulda konuşuruz. Aile ortamından pek hoşlanmam ve saat akşam yedi yani ailen eve gelebilir.
dedi ve ayağa kalktı. Onunla konuşmak istediğim şey kısa değildi 15 dk lara sığdırmak istemezdim.
Ben:Endişelendiğin şey buysa yanlız yaşıyorum. Konuşmak istediğim şeyler tenefüslere sıkıştırmak istediğim şeyler değil. Tabiki eğer başka bir işin varsa...
Andrew: İptal edilemiyecek bir işim yok madem bu kadar istiyorsun. Bekliyorum.
dedi içim rahatlamıştı. Saat geç olmuştu acıkmış olucağını düşündüm.
Ben: Teşşekkür ederim. Acıkmış olmalısın. Buz dolabında birşey yok ama sipraiş edebilirsin.
dedim ve hızla 2. katta ki banyoma çıktım. Hızlıca banyo yapıpı
üzerime rahat birşeyler giyerek aşağıya indim. Andrew hala aşağıdaydı. Mc donalds dan yemek sipariş etmiş ve bitirmişti şimdi ise çöplerini toparlıyordu. O yediklerini toparlarken bende kahve makinesie kahve koydum ve iki kupa kahve yaptım.Bunu görünce baktı ve hafifçe gülümsedi
Andrew: Konuşacaklarım bütün gece sürebilir demenin kısa yolu demek. Öyle olsun bakalım.
dedi. İkimizde işimizi bitirince salona geçtik. Ev karanlıktı şehirin ışıkları evin içini dolduruyordu. Loş ışıkta mavi gözleri parlıyordu ve bakışları içime işliyodu.
Andrew: Konuşmak istediğini sanıyordum.
diyerek dikkatimi dağıttı. Elime kahve kupasını aldım ve bağdaş kurdum. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başladım.
+Orda tam olarak ne oldu ?
-Nerde ?
+Kafeterya da işte. Herşey rüya gibiydi daha doğrusu kabus. Uyandığımda sadece kabus gördüğümü sanmıştım hatta şu an ise pek birşey hatırlamıyorum. Hatta hiç birşey.
-Veronica' ya ne yaptın ?
+Sadece ona hasta olduğumu söyledim anlıyacağından emin olduğum bir şekilde. Kafeterya da ne oldu ?
- Bütün olay boyunca orda değildim.
+Orda olduğun süre boyunca ne oldu.
-Nora ve Serrena seni masanın üzerine çıkartmıştı. Veronica ise yüksek bir sesşe senin günlüğünü okuyordu sonra ağ-"
+Tamam ! Geri kalanını hatırlamak istemiyorum.
dedim. Gözümden istemsizce birkaç damla yaş inmişti.
-Seni oradan çıkarttık ve günlüğünü de geri aldım merak etme artık bizimlesin.
+Sinizle miyim ?
-Evet.
+Aslında yanlız iyiyim.
- Bize güvenebilirsin.
+Size neden güveneyim ki.
-Bak güvenini kazanabileceksem eğer şöyle yapalım önce sen bana istediğin her soruyu sor cevaplayayım sonra sıra bana gelsin. Ben sorayım sen cevapla.
+Kabul.
dedim ve ayağa kalktım kahvem bitmişti. Onun bardağını da alıp mutfağa götürdüm. O da peşimde mutfağa geldi ben kupaları lavaboya koyarken tezgaha yaslandı
+Başla. Sor.
-Neden birliktesiniz ?
+Kiminle ?
-Yanş neden 6' ınız da birliktesiniz. Eminim hepinizin hayatı birbirinden kötüdür.
+5 inize de aynı şeyleri söyledim ve şimdi sana da söylüyorum. İnsanlardan nefret ettiğini ve kimseye güvenmediğini biliyorum ve herkesin sana bunu söyleyip seni bombokluğun içinde bıraktığını da ama bize güvenebilirsin. Sana hasta olduğunnu unutturabiliriz. Hatta buna hemen bile başlayabilirim.
dedi. Salone geri döndüm ve kanepeye tekrar oturdum. Bir sigara alıp yaktım.
+Bu gece sadece konuşmak istiyorum.
dedim usulca sigara içmeyeli çok olmuştu. YYavaşça üfledim dumanını.
+Sorularıma devam edeebilir miyim ?
Elbette dedi ve ceketinin cebinden bir sigara çıkartıp yaktı.
+Sen de hasta mıydın ?
-Evet seninle aynu hastanedeydim.
+Seni gördüğümü hatırlamıyorum.
-Ortak alana çıkmazdın ki.
+Neden oradaydın.
+Doğru. Neden oradaydın peki ?
- Küçük bir tramva sadece.
+Geçmiş olsun.
-Sağol
+Peki ailen hala hayatta mı?
-Evet
+Peki Kyle ın nesi var peki ?
-Şizofreni ama erken teşhis şu an iyi.
+Herkesin hastalığını sayar mısın? Tek tek sormaktan sıkıldım.
-Juliet sadist. Angel ise madde bağımlısıydı. Evan' ın da bipolar bozukluğu ve anksiyete vardı.
+Evan dışında herkesin sadece bir sorunu mu vardı ?
-Evet
+Hala hastanede olan bir arkadaşın var mı?
-Evet.
+Adı ne ?
+Miguel.
-Peki ne hastası
+Bunu sana söyleyemem.
-Bunu sana söyleyemem.
+Her soruma cevap vereceğini sanıyordum.
-Nekrofili.
+Ow. Onunla tanışabilir miyim ?
- Hayır neden onunla tanışmak isteyesin ki. Soruların bitti mi ?
+Hayır
-Devam et o zaman.
+Beni ordan çıkardıktan sonra ne yaptın ?
-Telefonundan evinin adresini buldum ve seni buraya getirdim.
+Günlüğümü okumadığını umuyorum.
-Hayır okumadım ama Veronica zaten okulun yarısına okudu.
+Peki evi gezdin mi?
-Hayır.
-Peki o zaman son sorum. Neden bana yardım ettin ?
+Bilmem çok umutsuz görünüyordun. Acınası haldeydin.
-Vay be sağol çok açık sözlüsün.
+Bilmiyorum.
-Neyi ?
+Neden sana yardım ettiğimi. Her neyse soruların bittiyse ben başlayabilir miyim ?

-Neden hastanedeydin ?
+Hasta olduğum için.
-Hahahha çok komiksin ne hastalığın var ?
+Anoraeksikya, mazoşistlik, anoraeksikya.
Andrew' un yüzünü buruk bir ifade kapladı ve "Geçmiş olsun" dedi.
+Ölüyorum...
dedim. Sesim çatallanmıştı. Gözümden istemsizce bir damla yaş aktı. Birden içime bir yorgunluk çöktü. İçimi yoğun bir ağlama isteği kapladı. Dizlerimi kendime doğru çektim ve cenin pozisyonu aldım. Ağlamak istemiyordum. Andrew' un ayağa kalktığını duydum muhtemelen gidecekti ama yine de kafamı kaldırmadım. Kendimde başımı kaldıracak gücü bulamamıştım. Ayak seslerini dinledim koltuğun arkasına geçmişti bile gidiyordu. Başımı yine kaldırmayı başaramadım. Kapı sesini bekliyordum. Ama kapı sesi gelmedi. Biraz daha öyle sessizce durdum. Gözümden yaşlar dökülmeye başladı, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum sonra dokunuşunu hissettim. Sıcaklığı bir anda bütün vicuduma yayıldı. Nasıl olduğunu anlamadan kendimi onun kollarında buldum. Neden ve ya nasıl bilmiyorum ama kendimi güvende hissediyordum. Bu duyguyu o kadar ama o kadar çok özlemiştim ki. Başımı onun göğsüne yasladım ve bu duygunun getirdiği rahatlıkla yine küçük gözyaşları döktüm. Kalp atışlarını dinlemek hayatımda daha önce duymadığım bir hissi üzerime salıyordu. Yavaşça başını eydi ve fısıldayarak sordu.
+Odan nerede ?
Hayır şu an konuşmak istemiyordum. Konuşursam hissetiğim o mükemmel duygular yok olacakmış gibi hissediyordum. Ben de konuşmadım ve elimle merdivenleri gösterdim. Kolumu zar zor kaldırabilmiştim. Duygularımın vicudum üstündeki hükmü yasaktı ağlamak beni ciddi anlamda bitkin hale getiriyordu. Andrew hiç zorlanmadan beni yukarı taşıdı.
+Karşıda ki kapı mı ?
Dedi yine fısıldıyarak. Neden fısıldıyordu bilmiyorum ama böylesi daha iyiydi. Başımı evet anlamında salladım. Beni odama götürdü, yatağına yatırdı ve üzerimi örttü.
"Iyi geceler Simone"
Dedi yine fısıldayarak. Gidiyordu, gitsin istemiyordum.
+Gidiyor musun?
-Evet
+Soruların bitti mi ?
-Aslında hayır ama sonra da devam edebiliriz.
+Soruların bitmeden gitme...Adil olmaz.
-Tamam o zaman
Dedi ve ayak ucuma oturdu
+Yalnız bir sorunumuz var.
Meraklı gözlerle ona baktım. Sorun neydi ki?
+Sorularım uzun sürebilir hatta sürecek. Saat geç olmadan eve gitmeliyim.
-Bekleyen biri var öyleyse.
+Aslına bakarsan yok.
-Burda olmak seni huzursuz ediyor öyle değil mi ?
+Aslına hayır ama doğru gelmiyor diyebilirim. Karışık bir durum.
-Sevgilin olması karışık bir drum değildir.
+Hayır, hayır :D sevgilim yok.
+Neden sadece yanıma oturup sorularını sormuyorsun ?
-Üzerimdekiler pek de rahat sayılmaz.
+Pentegon un yedeklerinden alabilirsin.
Dedim dolabı göstererek. Ayağa kalkıp dolaba doğru yürüdü.
-Pentegon da kim ? Yoksa sevgilin mi ?
Dedi gülerek
+Sevgili mi ? Ben daha kendimi sevemezken nasıl birini gerçekten sevenilirim, birine nasıl aşık olabilirim ? Hem zaten sevgili demek sorun demek. Yıpranmak ve tekrar tekrar çökmek çökmek demek. Yani hayır Pentegon sevgilim değil , şöförüm. Ayrıca sevgilim falan da yok.
Dedim bu konu derin bir konuydu bunu tartışmak istemediği için konuyu değiştirdi
-Hey, burası çok büyük nerde bu kıyafetler ?
+4. Kapak 2. raf da duruyor.
-Tamamdır.
Diye seslendi. 5 dk sonra odaya geldi. Pentagon ' un kıyafetleri ona büyük gelmişti. Bana baktı ve sordu
+Sence de bunlar bana 2-3 beden büyük değil mi ?
-Sanırım öyle
Dedim ve ikimizde gülmeye başladık. Gülüşü çok güzeldi.
+Telefonunu kapat
Dedi nedenini anlamadım ama yine de kapattım. Oda kendi telefonunu kapadı ve yanıma gelip yorganın altına girdi.
+Başla bakalım sorularına...

~   HASTA 1 ~Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz