17. Bölüm : KISKANÇLIK

Start from the beginning
                                    

Sesim istemsiz kısık ve kırgın çıkmıştı. Bu dediğim sözler üzerinde etki bırakmış olmalı ki omuzlarımı tutan elleri gevşemiş, gözlerinde çözemediğim pişmanlık belirmişti. O belirti sadece bir kaç saniye sürdü. Hafifçe yutkundu ve dudaklarını dili ile ıslattı.

„Ben buyum." diye açıklama yaptı kısaca.

Hayır. Bu o değildi ve kendisi de çok iyi biliyordu!

„İyi birisi değilim, olamam da. Ben hep insanlara eziyet çektiren biri olacağım. Bunu değiştiremem, kimse değiştiremez." Ela gözleri kederi andırıyordu. Kendisi bile böyle olmak istemiyordu.

Çocuk mu kandırıyordu bu adam?

„İyi bir adam ol, Alihan." Fısıltı halinde söylediğim cümlemin ardından gözleri dudaklarımı buldu. Kafasını olumsuz halde salladı ve bir adım daha attı bana doğru.

Ne miydik? Yakın!

„Eğer iyi biri olursam..." Gözlerini kırpıştırdı ve ardından boğazını temizledi. „Sende benim yüzümden ölen o masum insanlardan biri olucaksın."

Kan akışım durmuş, aynı şekilde zaman da durmuş sırf o ve ben birbirimize bakıyorduk. Duygularını içinde yaşayan o adam bana içini döküyordu sanki. Gözleri onu ele veriyordu.

Kafasını Leyla'nın sözlerine takmıştı. Kim takmazdı ki zaten?

„Ve ben ölmeni istemiyorum, Liya..."

Fısıltı halinde gelen erkeksi sesi içimde bir şeylerin uçmasına sebep oluyordu. Kendimi ona kaptıramazdım!

„Bir an elimden kayıp gideceksin diye ödüm kopuyor lan. Neden böyle hissediyorum? Napıyorsun sen bana?"

„Alihan..." diye döküldü ismi dudaklarımdan. Ses tonum kısık ve yalvarırcasına çıkmıştı. Susmak zorundaydı! Yoksa ben gerçekten şuracıkta düşüp bayılırdım.

„Senden uzak kalamıyorum küçük. Olmuyor. Ve seni her üzdüğümde kendimden nefret ediyorum. Aynı şimdi ki gibi."

Ellerini üzerimden çektim ve ondan uzaklaşıp bakışlarımı başka bir noktaya çevirdim.
„Yapma!" diye çıkıverdi ağzımdan.
Gerçekten bana karşı boş değildi. Benden hoşlanıyordu, belki daha fazlası! Ama canımı yakmasına engel olamıyordu aynı şekilde. Sonra da pişman oluyordu.

„Neyi yapmayayım?"

Yutkunup gözlerimi gözlerine diktim ve cesaretimi toparlayıp konuştum. „Beni sevmen sana acıdan başka bir şey vermez. Beni bekleme. Çünkü duygularına karşılık vermeyeceğim Alihan."

Alt dudağını dişleyip çekici bir şekilde sırıtmaya başladı. Çoğu kadın bu hareketi görse üstüne atlayıp onu sömürürdü galiba.

Neyse ki ben kendime hakim olabiliyordum.

„Bundan bu kadar eminsin yani?"

Islak görünen dudaklarını birbirine bastırıp yüzüme yaklaştı. Öpeceğini sandım fakat o sadece yaklaşmış, ayartıcı ses tonu ve bakışları ile beni yola getirmeye çalışıyordu.

„Evet eminim. Sevilecek bir yanın yok. Hep zorbalık yapıyorsun."

Kararan gözlerinde ki geçen hisleri anlamak zordu. Bu dediğime sinirlenmişti.
Kahretsin. Bunu dememeliydim.

Mahkumiyet (+18)Where stories live. Discover now