6.Bölüm "Vazgeçiş"

293 40 89
                                    

Derin bir nefes alarak anın şokunu atlatmaya çalıştım.  Bir şey olmamıştı. Bu olmayacağı anlamına gelmiyordu ama 3  dakika içerisinde beni farkedememişlerse bu saatten sonra farkedemezlerdi. Yani en azından Min Jae'nin söylediği buydu. 

Uygulama ağı normal olarak kullanmanın dışında bu ağa bağlı bazı şeyleri görebilme ve kısmi olarak kontrol edebilmeme de izin veriyordu. Riskli işleri sonraya bırakıp öncelikle dünya genelinde ne olduğunu görmek istedim. Ama burada durum bu haldeyse tüm dünyada da böyle olması gerekmez miydi? Yine de bir umutla arama motoruna Son Haberler gibi bir şey yazdım.  Ancak bakamadan ışıklar açıldı. Telefonu üstümdeki eşofmanın cebine koydum.

Herkes yataklardan kalktığında ben de ranzadan aşağı inmiştim. Günlük kıyafetlerimizi giyerken telefonu zor bela bir şekilde yeni giydiğim pantolonun beline sıkıştırdım. Cebime koysaydım yine bir yerlere düşürebilirdim. Bu riski yeniden almak aptallık olurdu. 

Günlük işleri yapmak için yürürken aklım planlarla doluydu. John ile bir şekilde iletişime geçmem gerekiyordu ama bunu yüz yüze yapmak çok zordu. Tamam oldukça dikkat ediyorduk ama yine de bu çok tehlikeliydi. Cep telefonunu yanında getirdiğini söylemişti. Nefes verdim.  Onun telefonunu da ağa bağlayamaz mıydım ki? Belki de uygulamayı biraz daha karıştırmalıyıdım. Min Jae uygulamayı biraz daha karıştırırsam farklı şeyler bulabileceğimi söylemişti ama aynı zamanda bana sormadan o farklı şeyleri denemeye kalkma da demişti. 

Açıkçası bu uygulamayı sadece Min Jae'nin yanındayken bir kaç kez kullanmıştım. Los Angeles'a geldiğimizden beri de hiç girmemiştim bile. Bu yüzden farklı olarak ne özelliklere sahip olduğunu bilmiyordum. Ama sanırım artık denemenin vakti gelmişti. Beni yakalayacak bir siber suçlar bürosu falan da kalmamıştı. Ne kaybedebilirdim ki?

Acaba şu an Min Jae ne haldeydi? Min Jae geceleri uyumak yerine ne olduğunu bana söylemediği işlerle uğraşırdı. Bu yüzden onun da uyanıklardan biri olma olasılığı çok yüksekti. Ama acaba yakalanmış mıydı? Birden dehşete kapıldım. Ya öldürülmüşse? Sonra belli belirsiz kafamı iki yana salladım. Min Jae dikkatli biriydi. Yakalanmazdı. Ama daha sonrasında uyumuş da olabilirdi. Gerçekten... bilemiyordum. 

Düşüncelerimle çok meşgulken birden telaşlandım. John nerdeydi? Onu gördüğümde direkt yüzüne baktım. Açık konuşmak gerekirse onu da kaybetmekten korkuyordum. Ancak neni gözlerini kırparak selamlayınca rahatladım. Bende aynı şekilde karşılık verdim.  İletişim kurabilmemiz için bir çare bulamamış olmam canımı sıkıyordu. Egzersiz yaptıktan sonra yemekhaneye ilerlerken sırada yan yana gelmeyi başardık. Yemeklerimizi aldıktan sonra da yan yana oturduk. Yemek yerken hala bir şeyler bulmaya çalışıyordum.

Eğer John'un telefonunu da ağa bağlamayı başarabilirsem iletişim kurabilirdik. Ama nasıl yapacaktım ki? Çatalımı tabağımdaki havuca batırırken birden aklıma uygulamayı paylaşmak geldi. Ama olur muydu ki? Bir şey yokmuş gibi yemeğimi yemeğe devam ederken sağ elimle telefonu belime sıkıştırdığım yerden çıkarttım. John ise kaşlarını çatıp bana baktıktan sonra önüne döndü. "Ne yapıyorsun?" diye fısıldadı. Omuz silktim. Bu hareketlerim rahatlıktan değildi. Aksine çok rahatsızdım. Uyumadan ne kadar dayanabilirdik ki? 

Telefonu açtım. Uygulamaları paylaş tuşuna bastıktan sonra seçenekler arasında FHT uygulamasını aradım. Tabii ki yoktu. Bu normal bir uygulama değildi. Ne bekliyordum ki?  Nefes vererek telefonumu aldığım yere geri koydum. Yemelerimizi bitirdikten sonra tabakları bir köşeye yığıp sıraya geçtik. Aklıma gelen başka bir fikri John'a söylemek için biraz ilerlemeyi bekledim. 

"Bu konuda bana güvenir misin bilmiyorum ama.." diye başladıktan sonra duraksadım. Devam etmem için bir anlığına bana baktı.  "Aklımda bir fikir var. İletişim kurabilmemiz için. Bunun için bana telefonunu verebilir misin?" diye hızlıca sordum. Dik duran omuzlarını hafifçe serbest bıraktı. Yüz ifadesinden düşündüğü belliydi ; hafifçe kaşlarını çatmış, gözlerini kırpıştırarak doğru seçeneği bulmaya çalışıyor gibiydi. Apaçık bir şekilde onu incelediğimi farkedince önüme döndüm. Kendimi kurşuna dizdirmeye falan çalışıyordum sanırım. 

Zifiri Karanlıkta Gezinenler (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now