22. Bölüm "İsyan"

91 16 71
                                    

Şarkı | Light Switch - Charlie Puth

Bizi üç gruba ayırıp 'diğer' askerlerden kaçınmamıza yardımcı olmak için onları takip etmemizi söylediklerinde az önceki şüphem azaldı. Eh bizi kaçındığımız şeyin kucağına atıp atmayacaklarını bilmiyorduk ama yalan söyleyemediklerini tahmin ediyordum. Edin ile bakıştık. Kısa bir anlaşmadan sonra bizle birlikte yürüyen 8 kişiyle Eugene'i takip ettik. Benim dün gece kaldığım tek katlı evlerin oraya gelene kadar koştuk.

Eugene durup soluklandıktan sonra "Acele edip buradaki evlere dağılın, askerlerin çoğu az önceki yeri aramaya gittiği için buralar şimdilik boş ama her an başka askerler gelebilir. Hepiniz aynı eve girmeyin farkedilmeniz daha kolay olur." diyerek bizi orada bıraktı ve tahminimce görev yerine ilerleyip sokağın köşesinde gözden kayboldu.

Edin de mecburi olarak araca geri dönmesi gerektiğinden ona kısaca el salladım. Buluşacağımızı nasıl anlayacaktım bilmiyordum. Ama o aklımı okumuş gibi "Buluşacağımız zaman mutlaka haberin olur." Dedi. Sorumu tam yanıtlamasa da başımı salladım ve önceden girmiş olduğum eve ilerleyip elimdeki kilitle hızlıca açtım.

Tam kapıyı kapatacakken çoğu kapı kilitli ya da kapılmış olduğu için yolun ortasında ne yapacağını bilemezcesine duran kızı gördüm. Elimi sallayarak dikkatini çektim ve onu içeri çağırdım.

"Çabuk!" diye fısıldadım. İki-üç sarsak adımdan sonra hızla koştu, o içeri girince hemen kapıyı kapattım.

Pek konuşkan bir kız değildi. Ağır hareket eden, asık suratlı bir kızdı. Siyah kısa saçları ve düşük gözleri vardı.

Bozulmamış bir şeyleri dolaptan çıkarttık, biraz çay demledim. Her şeyi salondaki sehpanın üstüne koyup yemeğimizi yedik. Sessizce çayımızı yudumlarken birden konuşmaya başladı.

"Adım Duru. Senin?"

"Mia." diye yanıtladım onu. Ben onu incelerken "Türk'üm, öğrenci değişim programıyla gelmiştim." diye açıklama yaptı. Benimde aynı durumda olduğumu söyledim.

Sessizliği itici ya da konuşmayı sevmeyen biri olmasından ziyade çekingen olmasından kaynaklanıyordu. İlk onu gördüğümdeki izlenimim o yavaş yavaş alçak bir sesle konuşmaya başladıktan sonra tamamen değişmişti. Sakin ve tatlı bir kızdı.

Biraz eski hayatlarımızdan bahsettikten sonra konu nasıl uyanık kaldığımıza gelince şöyle anlattı.

"Ben aslında başta onlardan biriydim. Buradakilerden öğrendiğim kadarıyla 1 hafta kadar bilincim yerinde değilmiş. Ama bir dönem sinyaller kapatıldı." dediğinde bu kısımda başımı salladım.

"Bu Leonid'in dediğine göre, az önceki konuşmayı yapan adam, onların çıkarttığı bir kargaşadan kaynaklanıyormuş. Yönetici gruplarıyla bir anlaşma yapmak istemişler. Söylediklerine göre bu görevde halkın görüşlerinin sorulmadığını ileri sürüp oylama yapmaları gerektiğini ve bu esnada da sinyallerin ve denetlemelerin( denetlemeden kastı insan avıydı sanırım) durdurulmasıymış. Bir kaç gün boyunca gerçekten de tüm işlemler durdurulmuş ve oylama yapılmış. Ancak Orejana halkının, yani buradaki nüfustan bahsediyordu herhalde çünkü gezegenlerinde hala çok fazla insan bulunduğu ve çoğunluğunun bu görevi reddettiğini söylemişlerdi, her neyse işte Orejana halkının çoğu bu oylamada açık konuşacak olursak katlin devam etmesini savunmuşlar. Leonid bu olayların nasıl başladığı bilinmese de yalan yanlış bir sürü şeyin ortada dolandığını ve buradaki askerlere de her şeyin abartılarak anlatılıp manipüle edildiklerini de ekledi."

Nefes verip başımı iki yana salladım.

Daha sonra konuşmasına devam etti.

"Çok büyük ihtimalle burada ne olduğundan tamamiyle haberi olmayan Orejana halkına da doğru olmayan şeyler anlatıldığı için oylamada hükümetin tarafını tutmuşlar. Düşünsene bize bunları yaşatan halkın kendisi bile sebepleri tam bilmiyor. "

Zifiri Karanlıkta Gezinenler (Düzenleniyor)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang