53. Bölüm "DÖRT KURAL"

63.5K 3.1K 1.6K
                                    

Kitabı ilk yayımladığım dönemde bu bölüm okuyucuya çok karışık gelmişti ama merak etmeyin diğer bölümleri okudukça her şey yerli yerine oturacak. :)

Oy vermeyi unutmayın. 🥺❤️
Instagram/wattpad: hayalleriminbaskenti

53. Bölüm "DÖRT KURAL"

Koca bir karanlığın içinde kalmış, küçük bir kız çocuğuydum ben.

Birikmişler vardı içimde. Küçük, dağınık bir kız çocuğuydum ben.

Kıyafetlerimi katlamaya gerek görmeden dolabıma sıkıştırırdım. Bir dağ gibi birikmelerine neden olur, kapalı kapılar arkasında kimse görmez sanırdım. Bilmezdim ki gizlilerimi patlayacakları güne hazır hale getirdiğimi.

Her şeyi geri itmeye çalışırdım. Küçük bir kız çocuğuyum ben.

Kırıldın, geriye at. Hakarete uğradın, geriye at. Şiddet gördün, geriye at. Alı koyuldun, geriye at.

Zihnimin içinde, tırnak aralarına kurumuş kanların izi kazınmış bir el dolaşıyordu. Parmaklarını dikenli düşüncelerimin aralarına daldırıp, kurumuş kanının yeniden can bulmasını sağlıyordu.

Yarı baygın gözlerimi usulca yerde kanlar içinde yatan iki bedenden çektim. Ağır ağır etrafıma baktım.

Koca bir karanlık.

Gün ışıklarına rağmen koca bir karanlık. Gecemi aydınlatan tek şeydi, ayak uçlarıma doğru yayılan kanın kırmızı rengi.

İçime çektiğim titrek bir nefesin ardından bir adım geriledim. Gözümün önündeki görüntüler yoğun bir titreşim içindeydi. Bütün bedenim sarsılırken, takırdayan dişlerim, karanlığımdaki tek sesti.

Kıyafet dolabımın, güçlükle kapattığım dolap kapağı gıcırdayarak açılmıştı. İlk kıyafet çekilmiş, etek uçları yerleri süpüren gece karası bir elbise seçilmişti. Geri de kalan tüm gece karası elbiseleri sere serpe yere saçan...

İlk tokatımı bu salonda yemiştim. Bedenim ilk kez burada çürüklerle tanışmıştı. Merdivenler, yatak odası, banyo... hepsinde vardı karanlık. Mutfak harabeye dönmüş, yerler kan gölü olmuştu.

Kaçamıyordum. Etrafımı saran karanlıktan, boğulmam için çaba harcayan kan gölünden kurtulamıyordum.

Ayak uçlarıma bulaşan ıslaklık ile başımı usulca önüme eğdim.

İkinci kez kanı bulaşmıştı tenime. İkinci kez şahit olmuştum bir ölüme. İkinci kez zorluyordu aklım sınırlarını.

Koca bir karanlığın içinde tek başıma yapayalnızdım. Sesi mi duyan birileri olur muydu? Olmazdı.. Çığlıklarımın tek şahidi yine bendim.

Ayak parmaklarıma bulaşan kanın yakıcı hissi ile mühürlenmiş dudaklarımın arasından çaresiz bir inilti döküldü. Hareket yetisini kaybederek, yere çivilenen ayaklarımın etrafı kırmızı kanlarla sarıldı. Şimdi kulaklarımda uğuldayan tek ses; derin nefeslerimdi. Ve saniyeler sonra karanlığımı yaracak güçlü çığlıklarım...

Kimse duymuyordu beni. Beynimin içinde sürekli uğuldayan sesler yankılanırken, beni kimse duymuyordu. O halde tüm sesleri susturmalıydı. Ellerimi yavaşça yukarıya doğru kaldırıp, avuç içlerimi kulaklarımın üzerine kapadım. Gözpınarımdaki yaşlar, şahit olduğu intiharı taklit ederken kurumuş dudaklarımı aralayarak yavaşça diz çöktüm.

ONA İNANMA Where stories live. Discover now