55. Bölüm "UNUTURSAM HATIRLAT"

58.7K 3.3K 1.2K
                                    

Spoiler vermeye devam eden okurlarım anlatmaktan çok hoşlanıyorsa ben çıkayım aradan☺️☺️☺️☺️☺️

Finale az kaldı spoiler vermeden almadan okuyunuz lütfen 🥲
Instagram/wattpad: hayalleriminbaskenti

55. Bölüm "UNUTURSAM HATIRLAT"

🎼

Kalan olmadın
Giden olmadın
Bana bir kere
Gülen olmadın
Kalan öyle ben
Giden öyle sen
Bu gidişle ben
Biterim anladım
🎼

Usulca esen rüzgara karıştı, uçuşan saçlarım. Kırgınlıklarım savruluyordu etrafa. Yanaklarımda hafif bir sızı vardı. Uzun süredir gülümsememiş dudaklarımın cezasıydı bu sızı. Memnuniyetle karşıladım en güzel acımı.

Yüzümün etrafında uçuşan saçlarımı ellerimle üstün körü düzelttim. Aybars, kucağındaki yavruyla seyirlik bir manzaraya eşdeğerdi.

"Kucağında küçücük kaldı." Dedim, gülümsemeye devam ederken. Kollarını biraz daha sıkılaştırırsa yavru köpeği görünmez kılacaktı.

Aybars, hızlı bir bakışı üzerime atarak tekrar göğsünde yatırdığı yavruya baktı.
"Zaten küçücük değil mi?"

"Küçücük." Oturduğum yerde hafifçe hareket ederek Aybars'a yaklaştım. "Canını acıtmazsın, değil mi?" Aybars'ın ters bakışlarını farkederek hızlıca konuşmaya devam ettim. "Yani çok küçük ya, belki istemeden canını acıtırsın."

Bakışları hızlıca yumuşadı. Gözlerime bakıyordu ama derinleşen bakışlarına farklı görüntüler asılı kalmış gibiydi. Dudaklarının ucunu yukarıya doğru kıvırdı.

"Ben de çok korkmuş..." aniden duraksadı. Kaşları hızlıca çatıldı. İnceleyen bakışları yüzümü arşınladıktan hemen sonra sesini temizlemek ister gibi hafifçe öksürdü. "Korkmana gerek yok" diyerek bakışlarını kaçırır gibi kucağındaki yavru köpeğe çevirdi.

"İki hayvan, anlaşırız biz."

Gözlerimi irice açtım. Bu ondan beklemediğim ve en mantıklı olan tespitiydi. Gülmemek için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Dengesizdi o. Gülmem için böyle söylemişti ama güldüm diye de kızması ihtimaldendi.

Başımı diğer tarafa çevirerek omuzlarımdaki ceketle oyalanır gibi bakışlarımı Aybars'tan kaçırdım.

Biraz olsun kendimi toparladığımda "Artık eve gitsek mi?" Diyerek yeniden Aybars'a döndüm. "Hava soğudu sanki."

Dingin bakışlarım, Aybars'ın girdaba dönüşen gözlerinde kayboldu. Ona rağmen ona karşı bu kadar savunmasız olmayı sevmiyordum.

"Ne zaman gideceğiz?" Dedi, sorulmasından korktuğum soruyu dile getirerek.

Huzursuzca kıpırdandım.
"Şimdi işte."

Evimize ne zaman gideceğimizi soruyordu ve benim buna verecek bir cevabım yoktu. Bilmemezlikten geldiğimi anlamıştı ve bana yeniden cevap vermeye gerek duymadı.

Sessiz kaldı ve kara gözleriyle tenimi yakmaya devam etti. Bedeni koca bir alev kapanıydı. Gözleri baktığı her yeri küle çevirecek bir güce sahipti.

Hükmettiği alevler, tenimi küle çevirirken bakışlarımı kucağındaki yavruya çevirdim. Aybars'ın şefkatli dokunuşu üzerindeydi. Bembeyaz kısa tüyleri Aybars'ın kemikli parmaklarının aralarını süslüyor, minik bedeni tattırdığı huzurun iki katını yaşıyordu.

ONA İNANMA Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα