7. Bölüm "DOĞUM GÜNÜ"

132K 4.8K 1.1K
                                    

7. Bölüm "DOĞUM GÜNÜ"

🎼

Ölü bir ruhun arafta kalması gibi bedenim de dünya ve ahiret arasında sıkışıp kalmıştı.

Nefessiz kaldığım her an öldüğümü hissederken canımı acıtan her bir yenilgide yaşadığımı fark ediyordum.

Bu tam anlamıyla bir çaresizlikti ve bu çaresizlik sadece beni kalın duvarları arasında sıkıştırmayacaktı. O duvarların ardında bir kişilik daha yer vardı ve yerini ayrılan o kişi, kendi ayakları ile bana gelmişti...

Bahar'ın tüm itirazlarını kulak ardı ederek aklıma koyduğum düşüncelere tutundum. Onlardan vazgeçmemek için Bahar'ı yolcu ettiğim gibi hızlıca odama giderek gece için hazırlıklarımı tamamlama uğraşına girişmiştim.

Ya bu işi kabul edecek, yaşamıma devam edecektim ya da her şeyden vazgeçip kaçtığım dipsiz kuyuya geri dönecektim.

İkinci seçenek nefesimin kesilmesinde büyük rol oynarken, kararımın doğruluğundan emin oldum.

Sadece düşüncelerim doğrultusunda, tüm mantıklı düşüncelerimi geriye iterek hazırlanmış, aynanın karşısında, yalanlarını doğruları olarak kabul ettirecek olan dudaklarımı kırmızıya boyuyordum.

Telefonuma düşen bildirim sesiyle birlikte, dudaklarıma sürdüğüm kırmızı ruju masamın üzerine bırakarak telefonu avuçlarım arasına aldım.

Mesaj ondanı; Aybars

"Hazır mısın?"

Müsait olmadığımı düşünerek mesaj atmış olduğu yönünde ona bir incelik yakıştırması yaptım zihnimde. Bu düşünce gülümsememe neden olurken bir yandan da gerginliğim almıştı sanki.

"Evet, geliyorum." Diye cevapladım onu. Her ne kadar gelip gelmeyeceğimi sormadan direkt hazır olup olmadığını sorsa da...

"Üzerin giyinik olsun mümkünse."

Gelen cevap biraz önce gülen yüzümün hızlıca buruşmasına neden oldu. Sanırım onunla bir adım atmaya kendimi ikna ederken bu hâllerine de ikna ettirmeliydim kendimi... Mümkün olduğunca onu umursamamaya çalışarak telefonumu çantama attım.

Aynanın karşısındaki aksimin bana memnun olacağım bir görüntü sunduğundan emin olduktan hemen sonra aldığım derin bir soluğun ardından ağır adımlarım eşliğinde dışarıya çıktım. Kalbimde kendini belli eden huzursuz çırpınış vardı ve bu oldukça canımı sıkıyordu.

Tedirginliğimi tüm gücümle geri plana iterek siyahlarla kaplı, iç kısmının görünmesine asla izin vermeyen araca doğru ilerledim.

Dudaklarımı ısıra ısıra, "Kötü çocuk arabası," diye mırıldandım içimden.

Hemen evin önünde bekleyen araca yaklaşmamın ardından ön kapı açıldı. Kaşlarım aheste bir biçimde havalanıp yeniden inerken iri yapılı adam, arka koltuğun kapısını hızla açarak içeriye geçmemi bekledi.

Bu kez kötü çocuğun kötü oyuncağı, diye geçirdim içimden. Hiçbir nezaket gösterisine girmeden ifadesiz yüz hatlarımı koruyarak siyahla kaplı araca girdim ve takındığım tüm tavrım, arabanın içine girdiğimde yaşadığım küçük çaplı bir şaşkınlıkla yerle bir oldu.

ONA İNANMA Où les histoires vivent. Découvrez maintenant