FİNAL/SON

44.1K 2.7K 4K
                                    

Son part🥺

Ama arayı açmayalım diğer kurgum Nilüfer'de buluşalım ❤️❤️ hayalleriminbaskenti

Bölüme başlamadan önce size Aybars'ın annesi Güzin karakterinin hastalığı ile ilgili küçük bir bilgi vermek istiyorum. Güzin karakterinin hastalığının ismi; Capgras sendromu.
Şöyle ki bu hastalar her şeyi, herkesi orijinalinin birer kopyası olarak görüyor. Hastalığın en açık tanımı bu ama ben yine de aklınızda soru işareti kalmasın diye size gerçek bir hastanın günlüğünden küçük bir not bırakıyorum.

"Aşağıda küçük bir derenin aktığı, ağaçlık ve dik bir yamaca gelene kadar yürüdüm. Orada oturup biraz dinlendim. Sonra saatimi inceledim. Bunun benim saatim olmadığını düşündüm, polis tarafından yapılmış iyi bir taklitti. Bu yüzden onu da dereye attım."

Size veda için de uzunca bir yazı hazırlamıştım ama hiç düşünmeden o yazıyı sildim. Çünkü ben size veda etmek istemiyorum. Siz benim en güzel ailemsiniz❤️

Hepinize teşekkür ederim.
İyi ki benim dünyamın başkentine düştü yolunuz. :)

Başka Arven başka Aybarslarda görüşmek üzere❤️

🎼

Şöyle bir şiiri vardır, Cemal Süreyya'nın;Bazı adamlar, incitmeden sevemezdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Şöyle bir şiiri vardır, Cemal Süreyya'nın;
Bazı adamlar, incitmeden sevemezdi...
Kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında...
Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi...

Belki de bu şiir, dünya üzerinde onun karakteri için yazılmış en doğru, en anlamlı şiirlerinden bir tanesiydi.

İncitmeden sevemezdi. Daha doğrusu hiç sevemez, sevmeyi bilmezdi. Bir insanı sevebilmek için önce başka bir insan tarafından sevilerek, sevilmeyi öğrenmek gerekmez miydi?

Kirli sakallarının çevrelediği yanaklarının içini dolduran havayı usulca dışarıya üfledi.
"Sikeyim!" Parmakları arasında tuttuğu sigaranın yoğun dumanı, uzun sayılabilecek bir süre içinde, odadaki havayla iç içe girerek isli görüntüsünü kaybetti. Fakat ardında bıraktığı ağır koku, sigaranın içindeki tütünün hiçte masum olmadığının kanıtıydı.

Loş odanın içinde gezinen bakışları yeniden önündeki kağıtları bulunca ağır bir küfür daha savurdu. Arven ile ilk kez karşılaştıkları odadaydı. Masasının üzeride, odanın içindeki gibi buruşturulup atılan kağıt yığınları ile doluydu. Parmakları arasına kıstırdığı sigarayı yeniden dolgun dudakları arasına götürdü. Yanaklarını içine göçtüren derin bir soluk çekerden kısılı bakışları odanın iki duvarı üzerine yerleştirilmiş dikdörtgen, sütun şeklindeki cam fanuslara kaydı. Cam fanuslar kapıdan içeriye girildiği anda sağ ve sol duvardan başlayarak u şekilde Aybars'ın oturduğu masanın arkasındaki duvarda birleşiyordu. Sütunların ayrıldığı tek nokta masanın sağ tarafında kalan devasa yağlı boya tablosuydu. Yüksekliği odanın tavan kısmına kadar uzanan tablo, üzerine resmedilmiş kan kırmızısı şarap ile dolu, içerisine koca bir notasının sıkışıp kaldığı kadehi sergiliyordu. Kadehin etrafı, kırmızı renkli şarap kadar kesin tona sahip olan siyah renk ile boyanmıştı. Kadehin ince uzun ayağı, şarabın içine sıkışıp kalan notanın ağırlığı karşısında ortadan ikiye ayrılarak kadehin üst kısmının hafifçe eğik durmasına neden oluyordu. Kadehin eğikliği sebebi ile içindeki şarap, deniz dalgası gibi kadehin kenarından taşarak çerçevenin alt kısmını kırmızı, kanlı bir göl haline getirmişti.

ONA İNANMA Where stories live. Discover now