3

3.9K 313 211
                                    

Bugün doktorluğumda 7. günümdü.

Her şey istediğim gibi ilerliyordu ve bu beni umutlandırıyordu. Aslında daha da ileriye gitmek istiyordum. Daha iyi olmak, daha mutlu olmak istiyordum fakat hayatımdaki bazı yaralar hiç mi hiç iyileşmiyor.

Şu an odamdaydım ve Hanji'nin bana hastaların sonuçlarını getirmesini bekliyorum. Yedi günün ardından hastalarda herhangi bir davranış değişikliği veya bozukluğu var mı, yok mu diye kontrol edecektim.

Çayımdan bir yudum alarak, masamın sağındaki pencereden dışarıyı izlemeye başladım. O sırada kapı açıldı. Ben ise dışarıyı izlemeye devam ediyordum.

"Tch, seni bekliyorum yarım saattir."

Kim geldiyse, ses çıkarmıyordu.

"Hanji?"

Kapıdan tarafa baktığımda Hanji'nin değil, Eren'nin geldiğini gördüm.

"Ah, sen miydin Eren?"

Eren güldü.

"Bu tarafa bakmazsan tabiki görmezsin, doktor."

Elleriyle oynarken bir yandan da bana gözlerini dikti.

"Sen, neden benim doktorum değilsin?"

Levi bir kaşını kaldırdı.

"Ne gibi? Neden seninle ilgilenen ben değilim mi demek istiyorsun?"

Eren kafasını salladı.Uzun saçlarıyla oynadı.

"Evet, diğer herkes dışında bir tek sen benim odama gelmiyorsun. Sen daha iyi birisi gibi duruyorsun."

Güldüm.

"Eren, senin iyiliğin için söylemiştim onu, bunu dedim diye iyi biri olacağımı kim söyledi?"

Eren muzipçe güldü.

"Bunu birisinin demesine gerek yok, doktor. Belli olan bir şeyin bir daha ispatlanmasına gerek olmadığı gibi."

Büyük ihtimalle, onun doktoru olmamı istiyordu. Gerçi, seçmesinin nedenini anlıyorum. Diğer doktorlar sanki onlara hayvanmışçasına eziyet ediyorlardı.

"Pekala, Eren. Ben Hanji ile konuşacağım. Eğer izin verirse senin doktorun olurum. Eğer izin vermezse de bir daha odandan çıkma."

"Ah, pekâlâ."

O sırada Hanji geldi. Gözlerini sonuna kadar açtı.

"Tanrı aşkına, Eren! Bana hücrenden çıkmayacağına söz vermiştin!"

Eren ellerini sıkarken umursamazca cevap verdi.

"Sende Levi'ın doktorum olacağına söz vermiştin."

Hanji bir anda durdu, gözlerini bana çevirdi. Sonra güldü.

"Neyse, neyse! Konumuz bu değil! Levi, al şunları bir göz gezdir bakalım."

Elindekileri bir hışımla çekip biraz öfkeli bir şekilde ona baktım. Her ne olursa olsun, yalan söylenmesinden nefret ettiğimi biliyordu.

"E-eh! Eren'cim. Gel hücrene geçelim!"

Eren kolundan tutan Hanji'yi ittirdi.

"İstemiyorum."

Hanji'ye odadan çıkmasını söyledim. Eren'i karşımda ki sandalyeye aldım.

"Anlat bakalım, Eren. Seninle randevulu bir hasta ve psikolog gibi konuşacağız."

Eren kıkırdadı.

"Ah, doktor. Yoruldum, sürekli aynı duvarın önünde uyanmaktan, bana hep aynı şeylerin söylenmesinden bıktım."

Elimde ki deftere birkaç şey yazdım.

"Anlıyorum, peki tam olarak ne zamandır bu durumdasın?"

Eren saçlarını geriye attı.

"Nasıl bu durumdasın diye sormalısın, bence. Ne de olsa benim hayatım bundan ibaretti."

Deftere biraz daha yazdım.

"Peki Eren. Madem bir şeyler yolunda gitmiyor, sen çabalıyor musun?"

"Çabaladıkça battığımı anladım. Akışına bıraktım her şeyi."

Son kez bir şey yazarak ayağa kalktım.

"Gel Er-"

Kuracağım cümlenin yarım kalması, Eren'nin bana sarılmasıydı. Bu tür sevgi gösterilerini sevmezdim. Hemen onu ittirdim.

"Ne yapıyorsun?"

Eren hızlıca koşarak, koridorda ayak sesleriyle yankı yaptı.

Umutsuz Vaka | Ereri ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin