2. Bölüm : KURTARICI

Start from the beginning
                                    

Saçlarımı arkaya attım ve ofladım. „Tamam! Bugün gider miyiz?" Düşünür gibi yaptı ve bana döndü.

Bir şeyler düşünüp bu heriften kaçmak zorundaydım!

„Bakalım, işlerime ve senin davranışlarına bağlı." dedi ve bir şey dememe müsaade etmeden yukarı çıktı. Ben ise kalktım ve banyoyu aramaya başladım. Nihayet bulduğum da içeri girdim ve yüzümü yıkadım. Saçlarımı yukarıdan at kuyruğu yaptım. Banyodan çıktım ve tekrar salona döndüğümde yerim tekrar koltuğun üzerini buldu. Boynum çok ağrıyordu.

Acımasız herif bana bir oda bile vermemişti! Ev büsbüyüktü kesin boş odalar olucaktı!

Merdivenden ayak sesleri geldiğinde aşağıya indiğini anladım. Bakışlarım onu bulduğunda adeta buz kesildim. Alihan altında sadece bir pantolon ile geldi salona. Üst kısmı tamamen çıplak ve nemliydi. Havlu ile saçlarındaki ıslaklığını alırken saç diplerinden akan damlalar göğüsünde bitiyordu.

Bu kadar kötü bir adamın güzel olması diğer iyi adamlara çok büyük adaletsizlikti.

Tek bir bakışı ile istediği kadını ayar edebilirdi. Ta ki beni edemezdi. Sırf yakışıklı olduğu için sanki ona itaat mı edeceğim? O kadar da değil!

Asla!

Yanıma yürümeye başladı ve karşıma durdu. İfadesiz bi şekilde ona bakmaya devam ettim. Havluyu alıp omuzuna koydu. "Hadi o zaman. Eşyalarını alalım sonra benimle mekana geliceksin."

Hafifçe yutkundum ve ela gözlerine baktım.
„Mekan mı?"

„Evet."

Ofladım ve bakışlarımı çevirdim. Yeni duş aldığı için genzime onun erkeksi kokusu doluyordu. „Gelmek istemiyorum mekana. Evde kalmak istiyorum."

Alay eder gibi gülümsedi. „Hadi ya? Başka isteklerinizde var mı küçük hanım?"

„Beni zorlayamazsın." dedim kendimden emin bir şekilde.

Alihan elini kaldırıp iki parmağının sırtını yanağıma sürtmeye başladı yavaşca. Bi adım geri attım. Ne yaptığını sanıyordu?

„Dokunma!" dedim uyarıcı bi ses tonu ile. Serttim. Bi adım daha yaklaştı ve bu sefer biraz saç teli topladı ve parmağına doladı. Burnuna götürüp kokladı.

Ne yapıyordu bu adam! Kafamı geri çevirmem ile saçlarımın teli onun parmağından çözüldü.

„Nedense seni öldürmek istemiyorum, küçük. Yerinde bir başkası olsaydı inan bana ayaklarımın ucunda son nefeslerini alıyor olurdu." dedi kısık bir ses ile.

Kanım dondu. Bu halleri korkunçtu. Boğazımı temizledim ve korktuğumu belli etmedim. „Yapamazsın ki." dedim gülümseyerek.

„Öyle mi? Seni öldüremem yani?" dedi ve elini tekrar boğazıma doladı. Parmak boğumları boğazıma baskı uygulamıyordu, canımı yakmıyordu. Bana yakın olması beni rahatsız ediyordu.

„Ya da biliyor musun? Öldür beni. Hadi gerçekten öldür beni. Kurtar beni senin iğrenç ellerinden. Sana mahkum olmaktansa, ölmeyi tercih ederim!"

Karşımdaki adam sinsice gülmeye başladı.
„Merak etme, seni yavaş yavaş öldüreceğim. Kabusunun ta kendisi olacağım güzelim."
Yüzümde ki tebessüm yavaş yavaş soldu.

Mahkumiyet (+18)Where stories live. Discover now