31. BÖLÜM

1.9K 138 0
                                    




Kızlar güya Burcu'nun acil telefonuyla güya yola çıkacaklar ve Selin'i yeni işyerine getireceklerdi.
Fırat, Serdar ve Yaren'e de ulaşmış, onları da davet etmişti. Serdar'ın isteksizliğine rağmen Yaren'in 'çok ayıp olur' ısrarı üstün gelmiş ve hazırlanmışlardı.

Aileler de haberleşmiş yola çıkmışlardı bile...Eylül de Zeynep ve Selin'i almıştı; hızla yeni ofise geçiyorlardı.

Selin yolda hayıflanıyordu: "Kızlar annem neden çağırmış olabilir? Kötü bir şey mi oldu acaba?"

"Yok canım," dedi Zeynep. "Belki Hakan Amcamın söyleyecekleri vardır."

Selin, "O mu yani acil olan? Evde de söylerdi öyle olsa!" derken Eylül otoparka girmişti bile...

"Şimdi öğreniriz," dedi can dostuna bakarak.

Birlikte asansöre bindiler. Zeynep Selin'i oyalarken Eylül 2. kat düğmesine basıverdi. Kapılar açıldığında Kerem ve Merve karşıladı onları.

Selin "Aaa, siz ne arıyorsunuz burada?" derken Kerem onun koluna girdi.

"Benimle gelir misin Selin yengecim?" dedi tatlı bir gülüşle. Nasıl itiraz etsindi ki! Bilmediği bir kapıdan içeri girince çevresinde tüm sevdiklerini gördü. Annesi, babası, Fırat ve bütün aileler; hatta Serdar ve Yaren bile buradaydı. İçinden 'ay doğumgünümü kutlamak için ofis kiralamışlar,' diye düşündü. Fırat 'danışmanlık' tabelasını henüz kapıya astırmamıştı. Bir tek o kalmıştı zaten.

Tek tek Selin'e sarılıp doğumgününü kutlayıp peşinden de hediyelerini verdi herkes; Fırat hariç...Ardından pasta geldiğinde masanın üzerine onu da yerleştirdiler.

Fırat aileleri geride bırakarak yavaş adımlarla öne çıkıp Selin'in yanına geldi: "Selincim, burayı beğendin mi?"

"Şeyy, çok güzel de doğumgünüm için burayı tutmanıza gerek yoktu ki! Annemlerin ofisinde de kutlama yapabilirdik..."

"Selincim orada yapmadık; çünkü biz burayı senin için yani senin psikolojik danışmanlık yapabilmen için tuttuk."

Selin, "Nee, sen ciddi misin?" dedikten sonra Fırat'ın başını olumlu anlamda sallamasından sonra anne ve babasına baktı. Onlar da gülümsüyordu. Demek ki Fırat'ın dediği doğruydu.

"Yani siz bana böyle bir yer buldunuz ve ben şimdi burada danışmanlık yapacağım, öyle mi! İstemem mi hiç! Ne kadar çok düşündüm nasıl çalışabilirim diye...Özel okullarda da çalışmak öyle zor ki!"

"Tamam işte! O zaman ilk 'evet'in olarak burayı kabul ettiğini düşünüyorum."

"Tabii ki ederim. Annemler de yanıbaşımda, harika olacak! Nasıl düşündünüz, ne ara yaptınız burayı?"

Burcu girdi araya: "Hepsi Fırat'ın fikriydi. Biz sadece ofisi bulduk."

Selin tekrar baktı sevgilisine: "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim!"

Fırat'ın işaretiyle herkes tekrar sessizleşti. İç cebinden çıkardığı kutuyla birlikte sevgilisinin önüne eğilip diz çöktü: "Selincim, benimle evlenir misin?"

"Efendim!" dedi Selin önce; algılayamadı soruyu. "Evet, evet! Evlenirim!" dedi ve sarıldı Fıratına...

Hakan o sırada 'kızımın ilk danışmanı ben olacağım herhalde,' diye düşünüyordu. Bundan sonra hep ikinci sıradaydı artık. Gözleri Yiğit'i buldu.

Yiğit de ona "Eee, bundan sonra böyle aslanım; ben size söylemiştim!" diye fısıldayınca ne yapacağını bilemedi.

Selin yüzüğünü görünce gözlerine inanamadı. Çok kibar ve göz alıcı bir taşı vardı. "Bu muhteşem bir şey! Çok çok teşekkür ederim," deyip minnetle baktı sevgilisine. Fırat onun elini öpüp pastayı kesmek için masanın önüne getirdi sevdiceğini. Alkışlar arasında bıçağı birer elleriyle tutup pastayı kestiler. Kızlar hemen servise başlamıştı.

AŞK REHBERİ/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now