17. BÖLÜM

2.7K 160 2
                                    



Sabahın erken saatlerinde önce Selin uyandı. Yarım saatliğine başını dayamıştı sadece Fırat'ın göğsüne; hava hala aydınlıktı. Saat kaç olmuştu ki! O kıpırdanınca Fırat da açtı gözünü. Aslında bir iki saat oluyordu uyanalı; ama Selin'le daha fazla beraber yatma fırsatını kaçıramazdı. O yüzden ağrılarına rağmen hiç sesini çıkarmadan beklemişti.

Selin kafasını kaldırıp ona baktı önce; sonra canının acıdığını tahmin edip fırladı yataktan: "Ben, biz ne zamandır böyleyiz?"

"Panik yapma güzelim, dün akşamüstünden beri...Günaydın bu arada! Öpücüğüm yok mu?"

"Allahım, dün akşamüstü uyudum, şimdi mi kalkıyorum yani ben! Sen iyi misin? Canın acımıştır mutlaka! Niye beni uyandırmadın? Ay, o sırada gelenler olmuştur mutlaka! Bizi böyle yatarken gördüler! Ay kime ne diyeceğim ben şimdi!"

"Canım benim, sakin ol biraz. Sorularına yetişemiyorum ki nasıl cevaplayayım?"

Selin baştan aldı: "Canın yanıyor mu; hemşire çağırarayım mı?"

"Sen varken canım yanar mı benim hiç! Bomba gibiyim!"

"Gerçekten mi? Omzun acımış, hatta çürümüştür bence!"

"Çok abarttın bence! Alt tarafı biraz uyuşuk! Ne var bunda?"

"Biraz mı? 12 saati geçmiş biz uyuyalı! Ay kim gelip bizi böyle gördü acaba?"

"Aşkım, kim görürse görsün; sence benim umurumda mı!"

"Senin umurunda olmayabilir; ama ben yok sayamam bunu! Zaten mutlaka söylerler."

"Kimse görmemiştir bence! Görseler de söylemezler, merak etme...Bu arada hayatımın en huzurlu uykusuydu. Sen nerelerdeydin bugüne kadar?"

Selin yüzünde büyük bir gülümsemeyle baktı ona: "Benim için de öyle! Ben biraz hareketliyimdir aslında uyurken; ama baksana hiç kıpırdamamışım!"

"Hımm, demek öyle! Bunu kayıtlara geçiyorum hemen!" dedi Fırat muzır bir tebessümle...

O sırada Selin'in açık bıraktığı oda kapısı tıklatıldı. Mine Hanımla Ferhat Bey içeri giriyordu. Ferhat Bey konuştu ilk olarak: "Günaydın gençlik! Nasılsınız bakalım?"

Fırat yanıtladı: "Şimdi Selin'e onu söylüyordum baba! O yanımdayken bomba gibiyim!"

Mine Hanım gülümsedi: "Ah aşk! Bizde öyleydik bir zamanlar!"

Selin utancından ne yapacağını bilemiyordu. Yanakları kızarmıştı yine. Muhtemelen dün akşamki 'huzurlu uyku'yu öğrenmişlerdi.

Ferhat Bey eşine döndü: "Şimdi farklı mıyız hayatım? Sor bak bana! Ben de bomba gibiyim senin yanında!"

Hepsi birden gülüştüler. Selin de tutamamıştı kendini. Onun çekingenliğini fark eden Mine Hanım: "Selincim rahat ol bizim yanımızda! Bundan sonra sen bizim kızımızsın! Ne düşünüyorsan söyle, nasıl davranmak istiyorsan öyle davran!"

Selin gülümseyerek başını salladı ona. Bu konuşmanın hemen ardından Burcu ve Hakan çaldılar kapıyı. Burcu elindeki çiçekleri bırakıp Fırat'ı öptü yanaklarından. Hakan da "geçmiş olsun" diyerek yerini aldı. Fırat'ın yatağını biraz dikleştirdiler. Ağrıları birazcık da olsa azalmıştı.

Mine Hanım Burcu'ya döndü: "Ben de seni arayacaktım canım. Malum tarih almamız lazım sizden!"

Bu söz üzerine Hakan dahil herkes gülümsedi yine. Kendi kendine söz vermişti; evlatlarını üzmeyecekti bundan sonra. Hem o gönüllü olmasa da her şey olacağına varıyordu. Kızların İtalya gezisinden sonra tüm ailelerin hayatı kökten değişime uğramıştı; devamı da gelecekti.

AŞK REHBERİ/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now