11. BÖLÜM

3.9K 193 15
                                    


Serdar bir gün önce yaşadıklarını düşünüyordu. Yaren'e doğru düzgün bir evlenme teklifi etmeden 'seni istemeye geliyoruz' deyip çıkmıştı. Başını ellerinin arasına alıp "Ben ne yaptım!" dedi kendi kendine. Bir an önce güzel bir teklif hazırlığı yapması lazımdı. Bu konuda kimlerden yardım alacağını da biliyordu. Önce Sarp'ı aradı; beş gün sonra dönüyordu kuzeni İtalya'dan.

Zeynep'in dediği gibi Baran'ın mekanında ayarlanacak olan yemekte Yaren'e evlenme teklifi etmeye karar verdi. Ardından son on beş günü düşündü. Allahım neler olmuştu! İtalya'ya gitmeden önce biri bunları yaşayacağını anlatsa hayatta inanmazdı. Çok çabuk alınan kararlar vardı bu kısa zamanda. Geriye dönüp şöyle bir düşündü. Bu kararlar içinde memnun olmadığı var mıydı? Şu anda mutlu muydu, değil miydi? 'Yok' dedi içinden, 'düşünmeye bile değmez.' Şu andaki mutluluğunun, heyecanının tarifi yoktu. Geçmiş yıllar boyunca hep eksik kalmıştı sanki; ilk defa Yaren'le tamamlandığını hissediyordu. En güzeli de buydu işte: Aşık olmuştu...

Aklını biraz toparlayınca 'Bir de Baran'la konuşayım' diye düşündü. Saat daha erkendi. Uyuyamayacağını anlayınca kalkıp bahçedeki hamağa yerleşti. Belki temiz hava evlilik teklifi planı için daha iyi gelir, beyin hücrelerini çalıştırırdı. O arada kuzenleri de uyanır, beraber yaparlardı organizasyonu.

Yaren de yatağında düşüncelere dalmıştı. Bir gün önce Serdar'ın söyledikleri geldi aklına: "On gün sonra istemeye geleceğiz," demişti. Eee, bu kadar mıydı yani! 'Bir yüzük alıp bir teklif yapsaydı keşke' dedi kendi kendine...Ama o öyle romantik bir tip değildi ki. 'Sen onu öyle kabul ettin kızım' diye düşündü. Sonra hayatındaki diğer erkeklerle eşleştirdi Serdar'ı. Evet, babasına gerçekten çok benziyordu. Güldü kendi kendine...Her şeye boşverdi, şu hayattaki en güzel şey aşık olmaktı...

Diğer tarafta Baran yeni kalkmış, odasının penceresinden bakıyordu. Bahçede Serdar'ı görünce yanına indi.
"Günaydın taze damat! Uyuyamadın mı yoksa?"
Serdar zoraki güldü: "Ha ha ha! Oğlum senin gözünün yaşına bakmayacağım, görürsün bak!"
Baran şaşırdı: "Abicim ne yaptım ben sana? Dünden beri bi sinir bi sinir!"
"Oğlum ben dün ne yaptım yaaa!"
"Ne yaptın abi?"
"Kıza paldır küldür 'seni on gün sonra istemeye geliyoruz,' dedim."
"Eee?"
"Oğlum nerede evlilik teklifi?"
"Nerede abi?"
Serdar hamaktan toparlanıp söylendi: "Dalga mı geçiyorsun benimle! Oğlum, niye hatırlatmadınız lan bana! 'Böyle mi söylenir abi' demediniz!"
Baran daha da şaşırdı: "Abicim niye dalga geçeyim yaaa! Sanki ben her gün birine evlilik teklifi mi yapıyorum! Hiçbirimiz akıl edemedik demek ki!"

O sırada Fırat gelip oturdu bahçedeki sandalyelerden birine: "Abicim ne bağırıp duruyorsunuz? Duyan da kavga ediyorsunuz sanacak!"

Baran atıldı: "Fırat Abim, bu taze damat kendi beceriksizliğini bizim üstümüze atmaya kalkıyor! Neymiş efendim, dün ona 'evlilik teklifi yap' dememişiz..."

Fırat yine gülmeye başlamıştı.
Serdar ona da terslendi: "Al işte yine gülüyor! Oğlum dün niye akıl vermedin bana!"

Fırat cevapladı: "Oğlum bende vardı da senden mi esirgedim! Kızlar aldılar aklımızı işte, ne yapalım! Önümüzdeki maçlara bakacağız. İstanbul'a gidince ayarlarız bir şeyler..."

Serdar onayladı onu: "Ben sabah Sarp'la konuştum. Perşembe günü geliyor. Ya perşembe ya da cuma akşamı Zeynep'in dediği gibi bir yemek yeriz Baran'da. O arada bir 'teklif planı' ayarlamamız lazım benim için."

Fırat da Baran da Serdar'a biraz daha yaklaştırdılar sandalyelerini ve planı konuşmaya başladılar.

Kızların herbirinin evinde tatlı bir telaş vardı bu sabah. Ertesi gün İstanbul'a gitmek için yola çıkılacaktı. Anneleriyle beraber hem bavullarını hazırlıyorlar hem de evlerini topluyorlardı. Bir daha ne zaman gelecekleri belli değildi sonuçta. Tatil bitiyordu. Hepsi işlerine dönmek zorundaydı İstanbul'a varınca. Bunun moral bozukluğu vardı bir de tüm büyüklerin üzerinde.

AŞK REHBERİ/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now