18. BÖLÜM

2.5K 156 0
                                    


Sarp tam Serdar'a dönüp 'delikten bakalım' diyecekti ki abisi kapıyı ardına kadar açtı. Karşılarında kızların babaları duruyordu. Hatta tehlikeyi duyan Emir bile Manisa'dan kalkıp gelmişti. Serdar hepsini içeriye aldı. Tek tek görüşüp 'hoşgeldiniz' dediler.
O sırada dikkatlerini çeken bir şey oldu: Babalar her zamankinin aksine güleryüzlüydüler. Rahatça koltuklara oturduktan sonra şöyle bir süzdüler etrafı. Yiğit de ilk defa geliyordu damadının evine. Gerçi işyeri de burasıydı. Karşılıklı iki daire alıp birleştirmişti Serdar. Epeyce kolaylık sağlamıştı bu durum ona...

Gençler de diğer koltuklara geçtiler geniş salonda. Önce şöyle bir öksürüp Yiğit söz aldı: "Tekrar merhaba gençler! Sanırım neden geldiğimizi tahmin ediyorsunuzdur. Gönül isterdi ki güzel bir sebeple görüşelim bu akşam da; ama maalesef Fırat vurulduğundan beri işler değişti..."

Burada Hakan girdi devreye: "Vuran herifi tanıdığınızı; hatta Selin'in eski erkek arkadaşı olduğunu söylemiştiniz. Kafamıza takıldı bu konu akşamdan beri...Ne oldu da siz bu işi onun yaptığına karar verdiniz?"

Volkan atıldı: "Biz o arada yaşananları da bilmiyoruz tabii...Ne zaman gördünüz bu adamı? Ne konuştunuz? Neden biraraya geldiniz?"

Serdar'la Sarp bu sorular üzerine başlarını Baran'a çevirince o da kendini açıklama yapmak zorunda hissetti. En baştan itibaren sebepleriyle birlikte anlatacaktı yaşananları...Yavaş yavaş başladı konuşmaya: "Biz bu adamla öyle randevulaşıp buluşmadık hiçbir şekilde," diyerek...

Sözleri bittiğinde babaların gençler hakkındaki düşünceleri daha da olumlu bir şekle bürünmüştü. Onların evlatları için ne çok fedakarlık yapmışlardı...Demek ki gerçekten aşık olmuşlardı bu çocuklar biricik kızlarına...

O sırada tekrar çalan kapıyla Kerem de geldi. Hakan Kerem'i görünce onun da Merve'ye olan bakışlarını bildiğinden baştan aşağıya inceledi müstakbel küçük damadını. Kerem de abileri gibi gayet saygılı bir şekilde hepsiyle selamlaşıp yerine oturdu. Az çok biliyordu konuşulanları. Serdar aralarında hiçbir sır kalsın istemiyordu. O nedenle ellerinde ne varsa, ne yaşadılarsa her şeyi anlattılar sevgili kayınpederlerine... Bu arada çay da ikram etmişlerdi. Hakan yaşananların bir ucunun istemeden de olsa kendilerine dokunmasından ötürü yardım etmek istiyordu onlara. Baran'dan video görüntülerini istedi, adresi aldı. Ertesi gün hem onun hem de Volkan'ın adamlarından bir grup gidecekti araştırmaya. Gençler ne kadar ısrar etse de geri çekmediler bu planlarını.

Sohbet sırasında başka konulara da geçildi. Babalar fazla çaktırmasalar da damatları sevmişlerdi. Hiçbirinde bir kusur bulamadılar; tam da istedikleri gibiydiler aslında. Fırat'ın konusu kapandıktan sonra bir iki saat daha oradan buradan konuştular.

Kalkmadan Yiğit Serdar'a dönerek: "Damat," dedi. "Nişanı yaptık. O gün de dediğim gibi arayı fazla açmayalım diyorum. Düğün için bir tarih var mı aklında?"

Serdar da zaten bunu bekliyordu: "Evet efendim, eğer müsade ederseniz ben dört beş haftalık bir süre içinde yapalım diyorum."

Volkan şaşırdı: "O kadar da demedik! Yangından mal kaçırır gibi, bu acele ne oğlum!"

"Yok yok," dedi Yiğit. "Doğru söylüyor Serdar. Madem ki bir karar verildi, sonuca da varılsın."

Hakan,"Sen bilirsin," dedi.

Baran'la Sarp Serdar'a doğru 'hadi iyisin' bakışı attılar.

O sırada Volkan Sarp'a döndü: "Delikanlı, Zeynep'le aranızda bir şeyler olduğunu anlamadım sanma! Bir ara buluşup konuşacağız seninle!"

Sarp mahcup bir ifadeyle baktı ona: "Evet efendim, biz...Şey..."

"Tamam, anladım ben. Haftaya bir gün arayacağım seni, haberin olsun..."

AŞK REHBERİ/TAMAMLANDIजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें