3.3

24.6K 1.7K 948
                                    

medya beni çok etkiledi. neden?

Kendimi, biraz gergin hissediyordum.

Avuç içlerim kaşınıyor, yüzüm karıncalanıyordu. Gökyüzünde uçuşan kuşların seslerini bile duyacak kadar duyarlı hissediyordum kendimi, sanki az ötemdeki karınca topluluğunun adım seslerini kulak versem duyabilecektim.

Anlaşılan biraz gergin değildim.

Fazlasıyla gergindim.

Yüzümün önünde patlayan gerçekler, göğüs kafesimin altında yatan korkak kalple birleşince iğrenç bir kombin yaratıyordu.

Kusacaktım.

"Nerede kaldı bu?" Sancak'ın sabırsız sesi kulaklarıma ulaştığında gökyüzüne bakmayı kesip ona döndüm.

Kahve saçlarını eliyle sürekli dağıttığı için kabarık görünüyordu, yüzünde gördüğüm o dayanılmaz ifadenin bir benzeri benim yüzümü de süslüyor olmalıydı. Kahve gözleri ışıl ışıl bana bakarken omuz silktim.

"Bilmiyorum. Birazdan gelir herhalde."

Okulun çaprazındaki açıklık alan, temeli atılmış bir inşaatın durdurulması sonucu biz gençler için fazlasıyla kullanışlı bir hale gelmişti. Burada sigaramızı içer, geceleri buradaki alanda toplanıp eğlenirdik, genelde okulun partileri uygun bir mekan bulunamadıysa burada yapılırdı. Ancak alana dökülen beton ve etrafa yayılan içi boş fıçılar burayı fazlasıyla korkutucu yapıyordu. Özellikle evlerin arka cephelerinin buraya bakması sonucu duvarlara kazınan grafitilerde burayı cennete çevirmiyordu.

"Bana bak, bu fazla adamla gelmesin?" Akın yerde yatmış vaziyette beklerken güldü.

"Bi' saçmalama Sancak ya! Herifin okulda çıkmadığı kız mı kaldı? Bütün erkeklerin eski yeni demeden bütün sevgilileriyle çıktı okulda, onu düzgünce seven tek kişiler Sarp ve Kaya. Gelirse onlarla gelir."

Akın'ın bu mantıklı açıklamasıyla beraber düşünceler fare gibi beynimi kemirmeye başladı.

Okuldaki onca insandan sadece iki kişinin onu sevmediğine emindim. Doruk çevresi geniş birisiydi, sadece koridorda yürüse yanına en az beş kişi gelirdi. O halde Akın neden böyle bir yorum yapmıştı?

"Oğlum, Doruk'un bir sürü arkadaşı vardır lan!" Dedi Sancak'ta benim gibi düşünmüş olacak ki.

"Ya sen kör falan mısın amk?" Dedi Akın'da oturduğu yerde ayaklarını bir sağa bir sola sallayarak.

"Doruk zengin bebesi diye onca kişi etrafında amk, yoksa herkes arkasından atıp tutuyor. En basitinden soyunma odasında yaşadığımız şeyi hatırla Sancak." Sancak onayladı.

"Ama harbiden çok gıcık herif ya, böyle bir egoist, havalar falan." Kafam allak bullak olmuştu.

"Susun artık, herifin dedikodusunu mu yapacağız?" Diye söylendim. Gerçekten, onun hakkında konuşmak beni daha da germekten başka bir boka yaramıyordu.

"Kaptan sen biraz gerildin sanki?" Dedi Akın sırıtarak.

"Bak öyle gülme valla gelir yumruklarım seni." Kumral saçlarını attırarak kocaman gülen Akın'a Sancak'tan müdahale gecikmedi.

"Oğlum sus lan, Kaptan'ımız platoniğiyle dövüşecek." Orta parmağımı havaya kaldırdım.

"Dövüşmeyn guzum." Akın'ın yaptığı teyze taklidiyle gözlerimi abartılı bir biçimde devirdim.

"Şerefsizliğin kitabı olsaydı, birinci sayfada adınız yazardı. Susun." İkisi de kıkırdayarak birbirlerine beşlik çakarken onlardan uzaklaşarak bir daire çizdim.

Tam o anda sert adım seslerini işittim.

Başımı kaldırıp onu incelerken o, sanki podyumda yürüyormuş gibi bir ciddiyetle yolda sırt çantasını bıraktı. Sırt çantası beton zemine düşünce küçük bir tangırdadı ama ne onda ne de bende bir değişim oldu.

Yürüyüşü aynı aslan gibiydi; asil ve tehlikeli. Her adımında yer çatırdıyor, gökyüzünde şimşekler çakıyordu.

Sıra kot ceketindeydi. Onu da üzerinden attığında yüzündeki ciddiyet kırılır gibi oldu. Son beş adım kala gömleğinin kol düğmelerini çözerek önümde durdu.

Herif yürümemişti amına koyayım, ayak üstü modellik yapmıştı.

"Hayrola?" Dedi kollarını sıvarken. "Tek gelmeye götün yemedi mi?" Ne zaman konuşsa dilindeki metal pirsing gözüme çarpıyordu. Yutkundum.

"Sancak, Akın..." Diye söze girdim ona bir şey deme gereği duymadan. "Gidin."

İkisi de ortamdaki elle tutulur gerginlikten kaçmak için yer arıyordu zaten, o yüzden çantalarını omuzlarına astıkları gibi koşar adım alanı terk ettiler.

"Aferin." Köpek eğitiyordu şerefsiz.

"Kes." Bende onun gibi üzerimdeki ceketi çıkartırken beni izlemeye başladı. Delice bakan gözleri vücudumda dolaştı ve neredeyse kahkaha diyebileceğim şekilde güldü.

"Komik bir şey mi var?" Dememe kalmadan çeneme attığı yumrukla yere yayılacak gibi oldum, neyseki çabucak toparladım. Bunu beklemediğim için acının çenemde sızlamasını dinledim bir süre.

"Senin benimle derdin ne lan!" Diye bağırdı bir anda. Dolmuş gözüküyordu, en baştaki o gülümseyen yüzünden eser yoktu şimdi.

Bir yumruk daha attığında onu durdurmama olanak bile vermeden karnıma tekmesini de indirdi. Karnımdan başlayan acı bütün üst bölgeme yayılırken inledim ve toparlanmak için bekledim ama çok ani attığı ilk yumruk bile hâlâ sızlıyordu.

"Bana bak orospu çocuğu! Eğer susuyorsam eğer kimseye yaptığın bu sikikliği anlatmıyorsam sırf biraz bile olsa seni düşündüğümden anladın mı? Hani sen beni zerre kadar sevmiyorsun falan ama benim iki hafta bile olsa yalandan konuştuğum kişiye karşı hâlâ biraz saygım var–" Tükürür gibi yaptığı konuşmaya hiç takılmadan gözünü hedef alarak bir yumruk geçirdim.

"Senin acımana ihtiyacım yok lan züppe!" Diye bağırdım bende. Yana çevrilen kafası bana döndüğünde sol gözü kızarmıştı çoktan.

Beklemeden bir yumruk daha geçirdi yüzüme. Tenin tene çarpma sesi insandaki bütün insanlığı götürürken acı bir bağırış kopardım.

"Seni siktiğimin piçi! Ben züppeyim de sen nesin lan!? Egoist piç!" Görüşümü kazandığım an üzerine atıldım ama yana kayarak benden kaçtı. Bu kez tekmeyle ona çelme taktım ancak bu onu yere düşürmedi. Aksine ona yaklaştığım için bir yumruk daha yedim ve bu sefer ki dudağıma indiği için metalik tadın damağıma yayıldığını hissedebiliyordum.

Yere tükürerek bu histen kurtuldum. Ardından beklemeden bir yumruk da ben attım.

"Senden neden nefret ettiğimi soruyordun değil mi?!" Ellerimi iki yana açarak bağırdım. " Dokuzuncu sınıfı hatırlasana Doruk! Şu lanet okula ilk geldiğim günü hatırlasana lan!"

"Ne olmuş lan o gün?!" İkimizin de öfkesi çığ gibiydi ikimizi de önüne katmış ve büyüdükçe büyüyordu.

"Siktiğimin herifi sen yaptığın neyi hatırlarsın ki lan!" Bir yumruk atmak için hamle yaptım ama beni engelledi.

"Döksene içini!" Yumruğumu sıkıca avcunun içine almış ve sıkarak beni acı içinde bırakıyordu. "Tuta tuta bu hale gelmişsin alçaldıkça alçalmışsın oğlum! Bir kere adam ol ve söyle! Ne yaptım söyle!"

"Bırak!" Dedim elimi çekmeye çalışırken ama enerjim bitmişti çoktan.

"Söyle!" Diye hırladı.

"Hatırla!" Birbirimizin yüzüne bağırdığımız cümleler tükenince bir sessizlik çöktü. O an, duru bir mavisi olan gözleri çalkalandı.

"Hatırlat."

*
size bir şey söyleyeyim mi?
ben bile doruk'un yağız'a ne yaptığını bilmiyorum OWNDLANFLQNFOQNDLQNCLQNDLQNDKWMDQKCAKLEC

şimdi yatçam düşüncem bulcam bb.

animosity |boyxboy|Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon