1.9

24.3K 1.6K 210
                                    

Kramponlarımın iplerini sıkı sıkıya bağlarken karnım içeride parandeler atarak beni kusmakla tehdit ediyordu. Sanki bir kutu hamburgeri tek seferde yemişim gibi saçma bir histi ama nedenini biliyordum sonuçta.

Aptalların lafına uymayı bırakmalıydım.

Takımımı böyle bir iddia uğruna satmamalıydım. Ben onların kaptanlarıydım ve Tanrım ne kadar da ahlaklıydım.

Herifin tekiyle iddiaya girmiştim!

"Kaptan! Koç bunu sana vermemi söyledi." Elime aldığım belgelerden birkaçını imzalayıp geri kalanını oturduğum yere koydum.

"Tamamdır Yasin, siz geçin sıraya bende geliyorum." Beni dinleyip diğerlerini toplamaya başladığı sırada hemen kağıtları aldım ve kendi dolabımı açıp onları çantama tıkmak üzere fermuarı çektim.

Mesaj sesi gelince biraz duraksadım. Hemen elim o eski telefona gitti ve baktım.

doruk: kaybetmeye hazır mısın?

bilinmeyen: ben kaybetmem.

Telefonu kilitleyip çocuklara yetişmek üzere soyunma odasından çıktım ve hemen onların önüne geçip sahaya çıkmak üzere son kez ısınma hareketleri yaptım. Herkes bana uyarken ben tüm hırsımla takıma döndüm.

"Bu maçı kazanmak zorundayız!" Diye bağırdım. Çocuklar kafalarını sallarken kaleci Hamza;

"Kazanacağız Kaptan!" Diye bağırdı. İri yarı vücuduna küçük bir yumruk attım ve gülümsedim.

"Şüphem yok." Kazanmak zorundayız. Zorundayız yoksa ben büyük rezil olacağım.

*

Maç alanı mini bir stadyumdu. Rakip okulun güzel bir sahası olduğundan her sene burada yapardık bütün maçları.

Ancak ilk kez bu kadar gergindim. Sancak yanıma yaklaştı:

"Senin sorunun ne?" Sahanın bir ucundan bir ucuna hafif tempoda koşarken önüme çıkan bariyerleri geçtim.

"Bir iddiaya girdik. Doruk'la." Kaşları çatılırken boşta duran toplardan birisini sürerek yanımda devam etti.

"Ne iddiası bu?" Tam o anda birisi 'Şşt!' dedi. Tel örgülere baktığımızda Kaya'nın delici bakışlarla Sancak'a seslendiğini fark ettim.

"Gelsene buraya bi!" Dedi Kaya. Sancak'la ikimizde oraya yürüdük.

"Ya oğlum soracağım soracağım sürekli araya bir şey girdi." Dedi Kaya.

"Senin şu eski hat var ya," Diye devam edince karnım kasıldı. Sancak'la bakıştık.

"Evet?"

"Heh işte onu kim aldı ya?" Bakışlarım Kaya'nın arkasındaki Doruk'a takıldı. Bizi büyük bir şevkle izliyordu.

"Hayırdır?" Dedi Sancak.

"Lazım." Derken Kaya, Doruk'la bakışlarımız buluştu. Bu ilk kez olmuyordu, çoğu zaman aynı ortamda bulunurduk. Ama ilk kez bu kadar uzun süre birbirimizi inceledik sanırım.

Bakışları yüzümden giydiğim krampona kadar beni süzerken bende giydiği beyaz tişörtten belli olan zayıf kaslarını ve ince bacaklarını süzdüm. Oturduğu yerde öyle rahat gözüküyordu ki, hiç o rahatsız yerlere oturmayan bir insan onu bulutlara oturmuş zannedebilirdi.

Tekrar gözlerimiz buluştuğunda tek gözünü kırparak 'hayırdır' işareti yaptı. Bende aynısını yaparken Sancak koluma vurdu.

"Hadi gidelim, burada işimiz bitti." Başımla onaylarken Doruk'la bakışlarımızı koparıp yürümeye başladım.

Kazanmak zorundaydım.

*
küçük küçük bölümler:)

animosity |boyxboy|Where stories live. Discover now