🌙1

21K 1K 1.2K
                                    

Şirketin sadece yöneticiler için ayrılmış olan asansörüne binip 13. kata bastım. İlk önce kendi odama gidip ardından da babamın odasına geçecektim.

Şirketimiz Kore'nin en iyi on şirketinden biriydi. Oldukça da ünlü bir şirketti. Ben burda Başkan Yardımcısı olarak çalışıyordum yani babamın yardımcısı gibi bir şeydim. Üniveristeyi yarım bırakarak şirket işleriyle ilgilenmeye başlamıştım. Masa işlerini seviyordum.

Asansör 13. katta durunca kapılar yavaşça açıldı ve bende kabinden çıktım. Beni görünce eğilen çalışanlara bende kafamla selam verip hemen odama geçtim. Oldukça büyük ferah bir yerdi ve duvarlarının üçünün de cam olması daha aydınlık ve ferah gösteren şeydi. Tabiki ben dışarıyı görebiliyordum ama dışardan bakılınca odamın içi gözükmüyordu.

Masamın üzerine koyduğum dosyayı elime alarak tekrar odadan çıktım ve koridorun sonundaki babamın odasına doğru ilerledim. Kapının önüne gelince sekreter içeride bir misafir olduğunu söylemişti ama acilen vermem gereken bir dosyaydı.

"Kim var? Çünkü acilen teslim etmem gerek" dedim "Bay Jeon var" dedi. Umarım ki Jungkook değildir, umarım ki onun babasıdır. İçimden bunları geçirirken kapıyı tıklatarak içeri girdim. Maalesef ki yanılmıştım babamın masanın karşısındaki deri koltuklarda oturan Jungkook kalbimin ritmini anında bozmuştu. Giydiği siyah kumaş pantolon ve grimsi ekoseli bir ceket ile her zamanki gibi yakışıklıydı. Saçlarını sağ tarafa doğru taramıştı böylelikle alnı hafifçe açılmıştı.

"Ah Ji Sung dosyayı getirmişsindir umarım"diyen babama baktım. Elimdeki dosyayı sallayarak onun masasına bıraktım.

"Getirdimm"dedim. Babamla aram gerçekten çok iyiydi. "İşin yoksa kalmaya ne dersin?" diye bir teklif sundu babam. Büyük bir işim yoktu ama bunu reddedecektim.

"Teşekkür ederim ama HyuJin ile buluşacağım hem seninde misafirin varmış ben gideyim" dedim. Ve babama baş selamı verip odadan çıktım. Gerçekten onunla aynı ortamda bile bulunmak kalbim için oldukça zaralıydı. Odamdan alacağım bir şey olmadığı için direkt asansöre bindim çantamdan telefonumu çıkartıp HyuJin'i aradım ve buluşacağımız yeri sordum, bana konum atacağını söyleyerek kapattı.

Asansörden inip şirketten çıktım normalde bugün izin günümdü zaten sırf bir dosya için gelmiştim. Beni bekleyen şoför kapımı açınca başımla teşekkür manasında eğildim ve bindim. Şoförde sürücü koltuğuna geçince nereye gideceğimizi sordu HyuJin'in attığı konumu söyledim ve araba hareket edince arkama yaslandım.

Niye seni bir an bile olsun aklımdan çıkartamıyorum Jeon?

Bir süre sonra kafenin önüne gelince arabadan indim ve içeri geçtim masalara göz gezdirdim HyuJin gelmişti bile. Onun oturduğu masaya doğru gittim ve karşındaki sandalyeyi çekip oturdum. Benim geldiğimi görünce gülümsedi. "Ji Suunng bir an gelmeyeceksin sandım"dedi. Çok mu bekletmiştim?

"Trafik vardı"dedim. Çünkü gerçekten de öyleydi. "Ah bak ne diyeceğim bu akşam şirket yemeği varmış yani bizim eve davetliymişsiniz burdan direkt bizim eve geçelim mi?" diyen HyuJin'i sevinçle onayladım. Ailelerimizde en az bizim kadar yakındı şirketlerimiz de öyleydi.

🌙.

"Üstümdekileri değiştirseydim keşke" dedim. HyuJin üstüme baktı ve beni onayladı. "Gel benim dolabımdan bir şeyler seç" dedi ve giyinme odasına doğru ilerledi bende onu takip ettim. Genelde hep spor giyinen biriydim ama şirkette aynısı olmuyordu işte. HyuJin ise benim tam tersimdi. Giyinme odası hep taşlı, pullu, süslü elbislerle doluydu. Akşam yemeğine yarım saat kaldığı için hazırlanmaya başlamıştık.

HyuJin'in bana gösterdiği elbiseye baktım dizimin bir karış yukarısında bitiyordu çok hafif bir göğüs dekoltesi vardı ama rahatsız edecek kadar değildi düz siyah bir elbiseydi bunun dışında. Başımla onu onayladım. Bunu giyebilirdim.

🌙.

"İlk önce senin saçını yapayım kendiminkini iki dakikada hallederim" dedi HyuJin. Sadece maşa çekmesini istemiştim çok da abartılı olmaya gerek yoktu. "Acaba belirli bir nedeni var mı akşam yemeğinin?" diye sordum. Yoksa öylesine bir araya gelmek için hazırlanan bir şey miydi? HyuJin, bilmiyorum ve umursamıyorum dercesine omzunu silkti. "Jungkook geldi mi eve?" diye sordum. HyuJin ise geldiğini söyledi.

"Neden vazgeçmiyorsun senin canını yakmıyor mu karşılıksız bir sevgi?" dedi. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Abini vazgeçemeyecek kadar çok seviyorum HyuJin" dedim. Saçlarımı yapmayı bitirince bana sarıldı. "Kim bilir belki onu değiştirirsin Ji Sung" dedi. İmkansız gibi görünsede gülümsedim. Deneyecektim en azından.

🌙.

Ortamın garip sessizliği gerginliğimin artmasına neden oluyordu. Jungkook tam karşımda oturduğu için zaten yeterince gergindim. Büyük salonda sadece çatal, kaşık sesi duyuluyordu. Bayan Jeon sessizliği bozup konuşmaya başlayınca babam ve Bay Jeon dışında tüm gözler onu buldu. "Ji Sung, bugün ayrı bir güzel olmuşsun" diyince kaşlarım havaya kalktı. Niye durduk yere ban iltifat etmişti ki şimdi?

"Teşekkür ederim efendim, o sizin güzel görüşünüz" dedim. Bir işler dönecekti ama ne olduğu hakkında en ufak bir bilgim bile yoktu. "Ee Jungkook sen ne yapıyorsun nasıl gidiyor şirket işleri?" diye soran babama anlamaz gözlerle baktım.

Daha bugün odasında konuşuyorlardı. "İyi gidiyor efendim şimdilik bir sorun yok" dedi. Ne kadar da kibardı, ne kadar da etkileyici bir sesi vardı. "Ji Sung hoşlandığın biri var mı?" diye soran Bay Jeon'a şaşkınlık ile bakakaldım. Neydi bu böyle?

HyuJin hemen olaya el attı. "Baba niye durduk yere kızın özel hayatını soruyorsun ki?" dedi. Bay Jeon tam konuşacağı sırada Jungkook chopstickslerini masaya bıraktı biraz sert olmuştu. "Üstü kapalı bir şekilde konuşmak yerine sadede gelir misiniz?" dedi.

Sormak istediğim ama buna cesaret edemediğim şeyi soran Jungkook'a verecekleri cevabı merakla bekliyordum. Bay Jeon derin bir nefes aldı.

"Şuan iki şirketinde hisseleri pek iyi durumda değil bir şeyler olması gerekiyor ki yükselsin bizde biraz düşündükten sonra Jungkook ile Ji Sung'un kısa bir süre sevgili gibi davranmasında sakınca olmayacağını ve şirket hisselerinde de etki edeceğini düşündük" dedi. Şoktan dolayı elimden düşen kaşık ile kısa süre masadaki gözlerin hepsi bana döndü. Bir şey demedim daha doğrusu diyemedim.

HyuJin'e baktığımda onun da en az benim kadar şaşkın olduğunu gördüm. Jungkook ellerini yumruk yapmış ve gözlerini kapatmıştı. Sinirli olduğu zaman, yanlış bir hareket yapmaması ya da söylememesi için kendine böyle zaman tanıyordu.

"Şirket hisseleri için kullanabileceğiniz bir oyuncak değilim" dedi Jungkook. Ortam gerginleşiyordu. "Size sormuyoruz Jungkook, size haber veriyoruz" diyen Bayan Jeon'a şaşkınlık ile baktım ardından Bayan Jeon'u onaylayan anneme. Ne oluyordu cidden. Jungkook sinirle masadan kalkıp salondan çıktı. İçimden bir his peşinden git diyordu diğer bir his ise otur oturduğun yerde diyordu.

Ama ben birinci hissimi dinleyerek masadan kalktım ve hızla salondan çıktım. Tam o sırada dış kapıdan çıkan Jungkook'a seslendim ama arkasını dönmedi kapıyı kapatmadan hemen yanına gittim ve bileğinden tuttum. Sinirle bana doğru dönünce gözlerindeki bakıştan korktum. Bileğimdeki elimi tuttu ve indirdi tekrar arkasını döndü ardından bahçe kapısından çıktı.

Ayağımdaki topukluları umursamayarak arkasından gittim. Nefes nefese tekrar bileğini tuttuğumda beni hızla kendisine çevirdi. Hızla göğsüm onun göğsüne çarpınca ona ilk defa bu kadar yakın olmamdan dolayı çıkacak gibi atan kalbimin duyulmaması için dua ettim.

Eli hala bileğimdeyken ve yüzlerimiz arasında santimler varken fısıldadı. O an keşke peşinden gitmeseydim de dediklerini duymasaydım diye geçirdim içimden.

"Senin gibi bir kızla asla çıkmam Ji Sung geçici ve sahte olsa bile"

Answer ❦︎ |JJK|✔ [Tamamlandı] Where stories live. Discover now