🌙 1.9

10.2K 609 176
                                    

Lütfen satır aralarını sahipsiz, kelimelerimi boynu bükük bırakmayınız...

Beğenmeniz dileğim ile...

🌙

Marketin tamamında turlayan adımlarım nihayet vuslatını arzuyla gözlediğim bir sevgili gibi çikolata reyonunda durakladığında yer çekimine meydan okumaktan aciz dudaklarım hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. İşaret parmağımı çeneme ritmik hareketlerle dokundururken bakışlarım raflardaki ambalajların üzerinde gezindi. Aradığım çikolatanın benim boyumun yetişemeyeceği uzunlukta, en üst rafta durduğunu fark ettim ve alt dudağımı büzdüm. Elalarımı çikolatadan koparıp çevremde birkaç tur dolaştırdım, ancak yardımıma yetişecek kimse yoktu.

Omuzlarımı umursamazca silktim. Siyah spor ayakkabılarımın parmak uçlarında doğrulup elimi mümkün olduğunca çikolata paketine uzatmayı denedim. Sağ elimin parmak uçları pakete dokunduğunda motivasyonum bir miktar daha kamçılandı, sanki. Parmaklarımın uçlarına daha çok yüklendim, paketi kavramam imkansız gibi görünse de alacağıma dair inancım öylesi büyüktü ki...

Sarf ettiğim efordan ve sahip olduğum kararlılıktan olsa gerek kaşlarım çatılmış, gözlerim kısılmıştı. Mimiklerim zorlanmanın verdiği ifadeye bürünmüş, ancak henüz istediğim çikolataya yetişememiştim.

Parmak uçlarım bir kez daha parlak ambalaj ile temas haline geldiği an, elimin hemen yamacından paketi kavrayıp bulunduğu yerden alan yabancı bir elin varlığı ile duraksadım. Gelişini hissetmediğim kişinin kimliğini öğrenmek adına arkamı dönmeye yeltenirken parmak uçlarımda dengede duran bedenim sendeledi. Sıska varlığımın yerle bir olacağını sanarak göz kapaklarımı birbirine sıkıca bastırdım, kaçınılmaz son olan düşüşümün vereceği acıyı en hafife indirgemeyi umuyordum.

Boşluğa devrilen bedenim, soğuk zeminle buluşmasına ramak kala, belimden kavrayan kuvvetli bir tutuş ile havada asılı kaldı. Bel oyuntuma, tıpkı; tanamlayıcı parçasını yitirdiğim bir puzzle gibi yerleşen parmaklardan tenime işleyen kesif sıcaklık göz kapaklarımı aralamama yetti.

Ve nefesim kesildi.

Dudaklarımdan asıldığım son oksijen bulutu; eski ve kokuşmuş bir paçavra gibi soluk borumu tıkanıp kalırken elalarım, önceleri yalnız cam paravanların ardından seyredebildiğim zehirli sarmaşıkların çepeçevre kuşattığı mavi irislerine dokundu.

Bu...

Bu, Kamer'di...

Mükemmeliyet kalıbından yaratılmış çehresinde ürkekçe yarım tur gezindi, hârelerim. Bahşedilen bir nimetin tadına varmadan onu bırakmak nihayetinde bir israftı. Kemikli yüz hatlarını tavaf eden elalarım onu rahatsız etmiş olsa gerek, belimdeki eliyle zorlanmadan bedenimi dikey konuma getirdi ve ayaklarımın üzerinde durabildiğimden emin olduğunda aramızdaki mesafeyi araladı.

"Damla!"

Ve aynı anda arka tarafımdan celladımın mide bulandırıcı seslenişini işittim. Öfke mimiklerime hücum ederken inatla bakışlarımı Kamer'den koparmadım. Mavileri sağ omzumun üzerinden arkadan yaklaşan adımların sahibine odaklandı. Elindeki çikolata paketini hârelerini varlığıma bir kez daha dokundurmadan uzattı. Kemikli parmaklarının mengenesindeki çikolatayı dikkatle aldım. Fısıldadım. "Teşekkür ederim."

Mavileri çikolatayı kavrayan elime anlık ilişti, yüzük parmağımda durakladı. "Bir daha boyunun yetmeyeceği şeyler için kocanı çağırmayı unutma küçük."

Ve gitti.

"Damla!"

Ardından adımladığı yollara imreniyle canhıraş tutunan elalarımı öfkeyle yanı başımda beliren adama çevirdim. "Damla değil. Katre! Kat-re!"

Sıska yüzünde hayli az yer kaplayan küçük gözlerini küçümser bir tavırla sinirli ifademde gezindirdi. "Her ne halt olduğu umrumda mı sence?" dedi, içi kofalmış, anlamsız bir kibir yüklüydü.

Hırsla bir soluk koyverdim. "Tıpkı seninle ilgili hiçbir haltın benim umrumda olmayışı gibi."

Cevabını beklemeye tenezzül dâhi etmeden bedenime temas eden Kamer'in sıcak dokunuşlarının izleri silinmeden eve gitmek adına adımlarımı marketin çıkışına yönelttim.

Kamer, bana dokunmuştu...

Ve benimle konuşmuştu...

Sanırım ömürlük dozumu almıştım, bugün...

🌙

Panzehir 🌙 Texting Where stories live. Discover now